bugün

doksanlı yılların kudretli dgm savcısı nusret demiral'ın bir röportajında yaptığı açıklamalardan biridir. ayrıca gazeteci güler kömürcü'de yazılarında bir çok kez alevi kürtlerin aslında türk olduğunu çok sağlam tezlere dayandırarak yazılarında belirtmiştir. internette yazıyı bulmak isteyenler için Kendini Kürt zanneden Türkler* yazıp aramasını rica ediyorum. bunlar kimmiş ben inanmam diyenler içinse rıza zelyut'un araştırmalarını okumasını tavsiye ederim.

http://www.tumgazeteler.com/?a=4932207
http://www.milliyetciforu...-oz-oz-turktur-20400.html
--spoiler--
Müslümanlar arasında birlik esas, etnik farklılıklar teferruattır. Ama teferruata gereken ehemmiyet verilmezse, teferruatın icapları yerine getirilmezse, teferruatı görmezden gelen yahut yok sayan bir tarz-ı siyaset benimsenirse teferruat öyle büyür, öyle büyür, öyle büyür ki, esası gölgeler. Yaradılıştan gelen özelliklerinin bastırılmaya çalışılmasına isyan etnik gruplar, dertlerine çare sunmayan birlik-beraberlik söylemlerini adaletsizliğin bekasına hizmet eden propagandalar olarak görür ve itici bulur. Adalet yoksa birliğin sahiciliği de yoktur. Onun için, Millet-i islam'ın yerine Türk Millet'ini koyan ve Ergenekon'lu, Bozkurt'lu, asil kanlı bir Türklük retoriği geliştiren, Kürt diye bir kavim yoktur, Kürtler aslen Türktür, karda yürürken çıkan kart-kurt sesinden Kürt kelimesi türemiştir diye özetleyebileceğimiz bir inkâr siyaseti uygulayan, üstelik Türk-Kürt birliğinin dayandığı hilafet müessesesini kaldırıp islami referansları terk eden Cumhuriyet idaresi, Kürtler'in şiddetli tepkisiyle karşılaştı. Bizi Türklerle bir arada tutan şey şeriat ve hilafetti. Türkler şeriatı terk edip hilafeti kaldırdıklarına göre ayrılık vakti gelmiştir diyen Şeyh Said, isyan bayrağını çekti. Zamanla bu dînî tepkinin yerini ırkçı, milliyetçi cereyanlar aldı. Kürt'ün Kürt olarak varlığını inkâr eden Türk ırkçılığı, Türk milliyetçiliği kaçınılmaz olarak Kürt ırkçılığını, Kürt milliyetçiliğini doğurdu.
--spoiler-- *
- kürtler aslında kendilerini kürt sanan türklerdir ismet...
+ hmmm..aabi türkler anadoluya kaç yılında girmişlerdi??
- 1071 malazgirtle canım!
+ hmmm, e abi anadoluya geldiklerinde ilk iletişimi ve kültür kaynaşmasını kimle yaşadılar??
- anadoluda, bizim gelmemizden önceden beri yaşayagelen toplumlarla canım..
+ peki kim ki bunlar??? yani biz türklerin ana yurdu orta asya da aklım karıştı..
- taam tamam..ne demek istiyorsun..
+ şimdi abi, türkiyenin güney doğu bölgesi binlerce yıldır botan bölgesi diye anılır ve ırak'ın kuzeyini de kapsayarak mezopotamya bölgesi binlerce yıldır, kaynaklara da bakılır ise kürdistan diye geçer..
- eveet??
+ peki niye kürdistan bölgesi diye geçer aabi??hatta atatürk bile izmitte yanlış hatırlamıyorsam 1923 yılında gazetecilerle yapmış olduğu toplantıda kürdistan bölgesinden bahseder.. yanlış anlama, bne sadece binlerce yıldır söylenilen bölgesel isimden bahsediyorum.* *
- çünkü kürt halkı binlerce yıldır o dağlık bölgede yaşamlarını sürdümüşlerdir, heralde diye tahmin ediyorum..
+ hay senin aazını öpem..evet abi..peki nasıl oluyor da türk ırkının anadoluya gelmesinden önceden beri yaşayagelen bir halk türk oluyor abi..
- çay katem mi sana ben yiğidim..
+ iyi olur abi..hadi bakim..

büdüt: şşşştt, sen sen..bana eksi veren..git çay koy bakim..bu arada gerçekleri sindirmeye çalış..heeehh şööylee, bakma aval aval, ver bakim o çayı..dökcen şimdi.*
finlandiyalılar aslında kendilerini kenyalı sanan çinlilerdir.
çok ama çok ilginç olabilecek bir örnek verilebilir:

ilk olarak:
(bkz: dağdan gelip bağdakini kovmak)

sonra:

dağdan gelenin bağdakinin dağdan olduğunu söylemesi..( günümüz koşullarında üretilen deyimin 1071 yılına uyarlanmış versiyonudur efenim..)

ironiye geell!!

referans : götüm..dicem ama değil tabi ki..üst entrylerim.*
- kürtler aslında kendilerini kürt sanan türklerdir mahmut!!!
+ hmmm, peki türkler kim aabi??
- valla ne bilem biz orta asyadaydık en son..sonra 1071 de kalktık anadoluya geldik falan..
+ ee abi?
- sonra burda kürtlerle kaynaştık işte ne bilim, kültürlerimiz birleşti falan...
+ eee abi, biz anadoluya geldiğimizde kürtler burda mıydı??
- hmm.. valla öyle heral..
+ sıçtın sankim abi..
- dooru dion..çay katem mi genç sana..
+ kat aabi kat.*
- kürtler aslında kendilerini kürt sanan türklerdir rojin...
+ hay ben bu kızılderililerin tee.. neyse!!
- ha ne??
+ yok mahmutcum anlayan anladı..

(bkz: kızılderililerin türk olması)

özellikle büdüt: bahsi geçen diyalog gerçek olmamakla beraber tamamen espri üzerine kurulmuş hayal ürünüdür..***
iddia ediyorum! dünya aslında türk'tür!

amerikalılar kendilerini amerikalı sanan avrupalılardır. avrupalılar ise orta asya'dan gelen türk'lerden etkilenmiştir. yani avrupa ve amerika komple türk'tür. afrikayı geç. avustralya yerlileri ise kendilerini aborjin zanneden türk'lerdir. hatta daha da eskiye gidersek iddia ediyorum ki adem kendini adem sanan bir havva, havva ise kendini havva sanan bir adem'dir. onlar da bu durumda zaten türk'tür. bu da demek oluyor ki bütün dünya türk'tür.

Oh be, hadi be, vay be yürü be, ben bir masa olsaydım... Oh be, hadi be, vay be, yürü be, daha işe yarardım... Merhaba dünyalı. Kovalasın tavşanlar, Hadi iyi akşamlar.
hakan şükürde kendisini galatasaraylı zanneden fenerbahçe oyuncusuymuş. *
Her zaman olduğu gibi yine faşist milliyetçi saçmalamasıdır.
- ahmet aslında kürtler kendilerini kürt sanan türklerdir.

+ hmmm. abi türkler anadoluya kaç yılında girmişlerdir?

- valla ahmet abi onu bilmiyorum ama yapılan kazı sonuçlarında m.ö 5000 li 6000 yıllara ait türk eşyaları, mağara yazılarımız var. hatta ve hatta Ön-Türk uygarlıkları tarafından OT-OĞ olarak isimlendirilen Ön-Mısır'a M.Ö 3000 Yıllarında Doğu Anadolu'dan Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir ahmet abi.

+ ama abi hani 1071 hani türkler anadoluya girmişti ya.

- ya ahmet abi bu kadar cahil olma araştır biraz allasen ya.
mısır piramitlerinin türkiyeden çalındığı iddiasına yorum yapan tarih öğretmeni yorumudur.
doğruluk payı varsa bile artık asılları bozuldugu için türk değildir.

ayrıca anadolu'ya 1071 de girmiş türkler safsatası içinde.

--spoiler--
Malazgirt Savaşı kesinlikle Anadolu’nun fetih savaşı değildir. Ancak Muhteşem bir Türk zaferidir.

Çünkü Millattan önceki dönemlerdeki Turan’i kavimleri bir kenara bırakalım sadece Millattan sonra ki dönemlere kısaca bir göz atalım mı?

Hunlar
M.S. 395’de Hunlar iki koldan hareketle;

* Hunların bir bölümü Trakya’dan ilerleyerek Büyükçekmece’ye
* Diğer ikinci kol ise Kafkaslar üzerinden Erzurum, Kilikya (bugünkü Çukurova),

Urfa, Antakya, ?????, Kudüs’e dönüşde ise Kayseri ve Ankara dolaylarınıda Basık ve Kursık idaresinde gelecekte Türklere yer beğenmek için adeta keşif hareketi yaptılar.

Sabirler
Kısaca Sibirya’ya adını veren Sakar, Savir, Sabir Türkleri M.S. 508 tarihinden itibaren Kafkaslardan Anadolu’ya girerek Kastamonu, Kayseri, Ankara, Konya, Çukurova dolaylarına kadar ilerledikleri bilinmektedir. Sabirlerin büyük savaş gücü ve bilhassa harp malzemesi tekniği Doğu Roma’da hayret uyandırmıştı.

Malatya’nın Fethi
islam Tarihi’nde dört halife döneminin son halifesi Hz. Ali (656-661) döneminde 659 yılında Malatya islâm orduları tarafından feth edilmişti. Hatta Malatya’nın alınmasından sonra Şam Valisi Muaviye Malatya’ya giderek askerlerin durumunu incelemiştir.
Yani Malatya’nın doğusunda bulunan Elazığ, Bingöl, Muş, Malazgirt ve Adıyaman’da bizim olmuştu.

276 Yıl Sonra
Malatya ve çevresi 659 yılından 934 yılına kadar tam 276 yıl islâm’ın elinde kalmıştır. 934 yılında güçlenen Doğu Roma bölgeyi yeniden 124 yıl boyunca topraklarına katmasına rağmen Malazgirt savaşından önce 1058 yeniden Türklerin eline geçmiştir.

Malazgirt Öncesi
Malazgirt Savaşını ise islâm kaynaklarından takip edelim:

* Bundâri’ye göre: isfahan’lı olan yazar Suriye’ye gelerek Eyyubilerin hizmetine girmiştir. Hemşehrisi isfahan’lı imadü’d-Dig’in eserinden kısaltmış.

Malazgirt Savaşı öncesi Doğu Roma’nın Rus kumandanını 20 bin atlı ile Ahlat üzerine göndermesini Bundâri’nin ifadesiyle:

“Bunlar bela getirerek yağma ve esir ederek Ahlat yöresine girdiler Türk Sandak’ın (1) kumandasındaki Ahlat askeri bunlara karşı çıktı. Sandak, tozların meydana getirdiği geceyi sabahın aklığı yaptı; yanan ve parlayan ateşler içinden sür’atle geçerek şan ve şerefe ulaştı. Doğu Romalılardan pek çok kimseyi öldürdü ve kumandanlarını da tutsak (esir) alarak bağlı ve üzüntülü bir şekilde getirdi.”(2) s.19

iBNÜ’L-ADiM’de bu olayla ilgili:
“20 bin zırhlı cesur askerden oluşan öncesi kuvvet, Ahlat’a ulaşıp orada yağma ve tutsak almak ile meşgul iken Türk Sandak, Doğu Roma kumandanını yendi ve tutsak aldı. Sultan, ele geçirilen büyük haç’ı veziri Nizamül-Mülk’e süratle gönderdi ve ona, bu haç’ı zaferin müjdecisi olarak Bağdat’a yollamasını emretti.” (3) s. 51-52

1- SANDAK, Emir Sandık, Afyon’un Sandıklı’ya adı verilen Türk kumandanı
2- islam kaynaklarına göre Malazgirt Savaşı (çev. Prof. Dr. Faruk Sümer ve Prof. Dr. Ali Sevim) TTK, Ank. 1971, s. 19
3- a.g.e; s. 51-52

Elçiler
* ibnül-Erzak’da Sultan Alparslan’la Romanos Diyojen arasındaki görüşmeleri şöyle anlatır;
“D. Roma imparatorunun yanında sayısız adam vardı. ibnü’l-Mahleban Sultanın elçisi olarak Roma imparatoruna gitti. imparator ondan ülkenin durumu hakkında soru sorup şöyle söyledi: “isfahan mı, yoksa Hemadan mı iyidir” Elçi de “isfahan” dedi. imparator: “Hemedan’ın şiddetli soğuğu olduğu bana söylendi” deyince elçi: “Evet öyledir” cevabını verdi.

Bunun üzerine Doğu Roma imparatoru:
- “Biz isfahan’da kışlarız, binitlerimiz (hayvanlarımız)’de Hemedan’da” dedi.

Bundan sonra elçi ibnü’l-Mahleban
- Binitleriniz gerçekten Hemedan’da kışlayacak, fakat seni bilmem” imparatorun yanından ayrıldı. (4)

4) a.g.e; s. 4

Ahbârü’d-Devleti’s Selçukiyye’den;
“Doğu Roma imparatoru, Rum, Ermeni, Rus, Peçenek, Guz ve Frenç kavimlerinden azgın ve adi kimseleri toplamıştı.”

Sultan Alparslan; Veziri Nizamü’l Mülk’e haber gönderdi: “Ben yanımda bulunan askerlerle düşmana karşı yürüyorum. Sağ kalımsam bu, Ulu Tanrının bir lûtfudur, eğer şehid düşersem rahmet de ondandır. Bu takdirde oğlum Melikşah’ı benim yerime geçiriniz.”

Abbasi halife el-Kaim Biemrillah minberde dua edilmesini emrettiği gibi kendisi de bizzat bir dua metni hazırlayıp hatiplere gönderdi. Bu dua metnini Muslâyâ-oğlu Ebu Said yazmıştı. Bu dua metni şöyle idi.

“Ey Tanrım, sen islamın sancağını yükselt ve ona yardım et!.. Şirk’in boynunu vurmak ve kökünü kazımak suretiyle yok et!.. Sana itaat için canlarını feda edip kanlarını sana bağlanarak akıtan yolunun mücahitlerini, onları kuvvetlendirerek, yurtlarını güvenlik ve zaferle dolduran yardımlarını esirgeme!.. Müminlerin emirinin burhanı olan Sultan Alp-Arslan’a bayraklarını nurlandıran ve gayesine ulaştıran yardımından uzak tutma!.. Dinini şerefli kılmak için onu, lütufkâr, her zaman devamlı tesir icra eden desteğinden mahrum etme!.. diye uzayıp gidiyordu...

Bir Alperen imam
Sultan’ın azmi, düşmanla karşılaşmaya yönelmiş ve vuruşmaya hazırdı. Bu esnada Sultan’ın fakih ve imamı Buhara’lı Hanefi Abdülmelik oğlu Ebû Nasr Muhammed: “Sen, Tanrının yardım vaadettiği dini için savaşacaksın. Bu sebeple Cuma günü halkın minberlerde senin için dua ettiği öğleden sonra düşmanla karşılaş” dedi. (s. 20)

Sultan Alparslan
Sultan Alp-Arslan henüz bir çarpışmaya başlamadan Cuma günü askerleri toplayarak atından indi ve secdeye kapanarak Allah’a niyazda bulundu:

“Yarabbi! Senin azametin karşısında yüzümü yere sürüyor; seni kendime vekil yaparak senin uğrunda cihad ediyorum. Ey Tanrım! Niyetim halistir; bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!” sözleri ile Sultan Alp-Arslan’daki derin imanın icabını yaptı ve başın secdeden kaldırdı. Bu müteakip de beylerine ve askerlerine bu inanç ve kahramanlığının yüceliğini gösteren şu hitabede bulundu:

“Burada Allah’tan başka Sultan yoktur; her emir ve kader tamamiyle onun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte savaşmakta ve savaşmamak için uzaklaşmakta serbestsiniz” dedi...

5) Turan, Prof. Dr. Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, ist. 1999, VII. Baskı, s. 28

Sultan beyaz elbiseleri giydi; atının kolanlarını sıktı; bir eski Türk âdetine göre de atının kuyruğunu bağladı...

Alp Arslan bu esnada son vasiyetini bildiren şu hitabede bulundu:

“Ey askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Bu takdirde Melikşah’ı benim yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır” dedi...

Türk ordusu ilk çarpışmada kadim askeri savaş taktiği olan Bozkır veya Turan taktiğini uygulayarak sahte ricat hareketi ile düşmanı içeri çekiyor. Ve pusuda bekleyen Türk kıtaları arkadan ani bir hücumla düşmanı şaşgınlığa uğratmış başarı yolunu açmışlardı...

Şâmâni Türk-Müslümanın Yanına - Gagauzlar

Doğu Roma ordusunun kanatlarında bulunan Şâmâni Türklerden Peçenek ve Uz (Oğuz) süvarileri, evvelce kararlaştırdıkları ve ırkdaşlarına bildikleri üzere derhal Selçukluların yani Alp-Arslan’ın tarafına geçtiler.

Doğu Romalı tarihçi Attaliates, istik adıy zikrettiği Oğuz ve Peçeneklerin şekilce Selçuklular’a benzediğini kaydetmektedir ki bu sözler her iki topluluğun Uluğ Türkistan’dan getirdikleri milli kıyafetlerini muhafaza ettiklerini göstermektedir. Adı geçen Doğu Romalı tarihçi Oğuz ve Peçenekler’den bir kısmının, başları TAMIŞ ile birlikte savaştan önce Türk ordusu saflarına geçtiğini yazar. Urfalı Mateos ise bunun Attaliates’in yazdığı gibi, kısmi bir geçiş değil, toptan bir katılma olduğunu bildirir.

Oğuz ve Peçeneklerin soydaşlarının saflarına geçmelerinde kavmiyetçilik şuurunun galibiyeti ve daha önce ince zekâ ile yapılan çalışmalarının ürünüdür.

Sonuç
Türk ordusunun zaferlerinden birisi belki de en muhteşemi olan savaş Sultan Alp-Arslan’ın galibiyetiyle sonuçlanmış. Doğu Roma imparatoru esir edilmiş. Sultan Alp-Arslan:
“Bir kavmin büyüğü zelil olduğu zaman ona merhamet ediniz” atasözü gereği Türk’e yaraşır şekilde davranmıştır.
26 Ağustos 1071 kazanılan bu zafer kendinden asgari beş kat fazla olan düşmanı yemen ruha bakınız...
Anadolu'da yapılan kazı çalışmalarında Türkler'in Anadolu'ya 12500 sene önce geldiği kesin sonuç kazanmıştır. Örnekler ve ıspatlar çok, öğrenmek ve bilmek isteyenlere sunabilirim fakat konu dağılmasın diye şimdilik gerek duymuyorum.
Türkler'in Anadolu'ya 1071 yılında değil de doğum'dan (milat'dan) 10.500 sene önce geldiğini millet olarak kabul etmemiz lâzım. Bu bilgileri batı kabul etmediği için Türk bilim adamları da kabul etmiyor. Batı kabul etse zaten ne büyük Ermenistan hayali ne Pontus hayali ne de kurdistan hayali olabilir. Kafamızı batı'ya ayarlamaktan vazgeçmeliyiz. Atatürk'den sonra bu gerçeği yılmadan ve bıkmadan savunan Kazım Mirşsan olmuştur. Darısı diğer sözde tarihçiler'in baş
--spoiler--

kaynak:
http://www.meleklermekani...u-nun-fethi-degildir.html
bunu söyleyen ermenilerinde aslında orman türkü oldugunu ve asıl isimlerinin ormani oldugunu; sonradan yumusayarak ermeni halini aldıgını söylüyor.

bunu söyleyenlere değerli hocam kurthan fişek'in sözleriyle cevap vermek istiyorum:

ya gençler size ders anlatmak cok zor ya... gençler allah askına biraz gazete okuyun ya..
öncelikle türklerin anadolu'ya girişi malazgirt savaşı ile olmamıştır ki zaten türk ordusunun savaşı kazanması roma kuvvetleri içinde lejyonerlik yapan türklerin türk kuvvetlerinin safına geçmeleriyle gerçekleşmiştir. burdan hareketle o bölgede bu tarihten çok önce de türklerin olduğunu görmek mümkün. kürt meselesine gelince her hür milletin kendine ait bir dilinin olması ve bu dilin kendini diğer dillerden ayıran özellikleri bulunması gerekmektedir. bu bütün tarihçilerin üzerinde mutabık kaldıkları bir husustur. lakin kürtçe diye dünyaya sunulmaya çalışılan yapıda bunu görmek mümkün değil. şimdi bir millet olabilmek için dil zaruri değil dersek bugüne kadar ki bütün tarih anlayışımıza değiştirmemiz gerekmekte. belki söz uslup olarak biraz sert kaçmış bunun yerine ''kürtler türklerin bir boyudur'' denseydi üzerinde bu kadar hassasiyetle durulmazdı.
resmi ideoloji insana neler söyletiyor? bunun bir örneğidir.
ilerleyin artık.
at gözlüklerini çıkarın artık. *
benzeri şebeleklik için burdan yakın:
(bkz: dünya türk olsun)
benim fikrim:
(bkz: olsun gözlerim dolsun)
hepsi için söyleyemesek de, evet muhalif siyasi eğilimleri gereği kürt olmakla gurur duyan alevi türkler de vardır maalesef.
insan kendini ne hissediyorsa odur. sen şusun, busun demek durumu zorlaştırmaktan başka fayda sağlamaz. yani bu yaklaşım sorun çözen değil, sorun çıkaran bir yaklaşımdır.
gerçektir.
kürtler bir türk boyudur.
cumhuriyetin ilk yılları ile başlayan asimile etme politikasına bulunan kulptur.
aslinda cumlenin dogrusu
turkler aslında kendini turk ırkından zanneden azeri, cerkez, mogol, kurt, bulgar, macar vb ırklarda insanlardir. turk diye bir ırk yoktur, turk milleti vardir.
kürtler aslında kendilerini kürt sanan hint,arap,iran kırmasıdır.
edit:tam olarak hangi soydan geldikleri bilinmiyor tahmin edilen soyları bunlardır.
(bkz: turkler aslinda kendilerini turk sanan cinlilerdir) *
kürdün derdi türkü gerdi, türkün derdi kürdü gerdi. yetti yani, ne meraklıymışız nazicilik oynamaya.

kendini bir şey sanamayan başlıktır. *