bugün

yazılınca "pis faşikler" diyip, bütün kürt ırkçılarının saldıracağından dolayı yazılmayan fıkralardır. oysa laz, alman, kayserili fıkraları rahat rahat yazılmaktadır.
lazlar eğlenceli oldukları için yazılan fıkraları vardır, kürtler-terör-kuraklık-eğtimsizlik ve bunun gibi acılar içersinde olduğu için pek keyifli yanları yoktur. ama doğuya gidildiğinde aşırı komik hikayeler fıkralar dinlenir.
Bir gün kürtler bagimsizligini ilan etmis. Al sana en komik kürt fikrasi sözlük.
yaşanmış bir olay
--spoiler--
türk mühendis almanya'ya gider,ağır sanayide vinçler henüz almanya'da yeni kullanılmaya başlanmıştır.alman ve türk mühendis aralarında sohbet ederken,alman büyük bir gururla vinci göstererek özelliklerini anlatır,işleri ne kadar kolaylaştırdığından bahseder.ardından nükteli bir üslupla türk'e dönerek: "var mı lan sizin ülkenizde bu kadar ağır şeyleri bu kadar yükseğe çıkaran bir alet mehehe" der.bizim türk; "hee,var" der.cevaba şaşıran alman ikinci soruyu sorar "yapma yav,adı neyki?" türk cevabı yapıştırır "kürt"
--spoiler--
kürt filozofun biri diye başlayan fıkralardır.
yaşanması muhtemel bir olay
--spoiler--
bir kürt bir laz sandala biner,biraz açıldıktan sonra laz kürde dönerek 2 kere iki kaç eder diye sorar.kürt 2 cevabını verir.cevaba sinirlenen laz hayır 5 olacağudi der,2 idi 5 idi derken laz dayanamaz kürdü suya iter,yüzme bilmeyen kürt su üstünde durmaya çabalarken laz eğer 5 dersen seni kurtaracağım desede kürtte inadından vazgeçmez lazda.kürt boğulmak üzereyken laz son kez uyarır kürdü.öleceksin 5 de şuna ki hayatın kurtulsun.son çırpınışlarını yapan kürt,suyun derinliklerine doğru yol alırken son görünen uvzuyla yani eliyle iki parmağını gösterir ve inadından vazgeçmeyerek ölür. (kürtler 2 mevzusunu yanlış anlamış)
--spoiler--
kürdün biri bir gün göle molotof atmış, diğeri de "zozan göle molotof mu atılır" demiş, zozan da "ya tutarsa" demiş.
kürdün biri bir gün kendi dükkanına molotof atmış, diğeri de "bijon ne diye kendi dükkanına molotof attın" demiş, bijon da "wara wara wara li li li" demiş.
laz demiş ki haçan usagum bu yol çok uzundur.. gel demiş birbirimizin sırtına sırayla binelim ustteki türkü söylesin.. türkü bitince de sıra diğerine geçsin.. kürt kabul etmiş.. laz binmiş kurdun sırtına başlamış şarkı söylemeye birkaç dakika sürmüş.. inmis aşağı bu kez kürt lazin sırtına binmiş başlamış lo lo lo diye türkü söylemeye 10 dk geçmiş 20 dk geçmiş 1 saat geçmiş türkü bitmemiş.. laz sıkılıp demiş ki hacan bu şarkı bitmedi mu ? kürt de demiş ki ya ne bitmesi daha bu lolo'nun lolo'su var
sözlükte genellikle ırkçılık ve/veya faşizm saikiyle gündeme geldiğinden güldürmeyen, yavan mizah anlayışı ürünü fıkralardır. yoksa dert bunlar olmayınca, insanları aşağılama, insanlara karşı ahlaksızlık yapma çabası söz konusu olmayınca , anlayış ve empati söz konusu olduktan sonra; tabii ki laz fıkrası da anlatılır, kürt fıkrası da anlatılır, türk fıkrası da anlatılır.
yoktur. bütün dünya bilir ki, üstün kürt medeniyeti ve ari kürt ırkı ile alay etmeye cür'et edecek tek bir kişi çıkmadığı için, asla ve kat'a fıkrası da olmamıştır. olan fıkraların tümü pis faşiklerin uydurmasıdır. dağılın uleyn pis faşiklööeaaarrr.
kürtlerin kökeni asurlulara dayanır.
edit:komik lan ben gülüyorum buna.
Bir gün iki kürt, kürtlüklerinden bıkmış, türk olmanın çaresini arıyorlarmış. aramışlar.. aramışlar.. sonunda ihtiyar dedenin biri demiş ki "filan dağa çıkıp ordaki türk bayrağının direğine tırmanıp bayrağı elinizle sallarsanız türk olursunuz." bu kürtlerde bayrağı sallamak için koyulmuşlar yola.. dağa varmışlar bakmışlarki direk çok yüksek kürtlerden biri diğerine dönüp demiş ki " önce ben senin omzuna çıkayım bayrağı sallıyayım sonra sen benim omzuma çıkıp sallarsın." diğeride kabul etmiş almış omzuna kürdü, oda çıkıp bayrağı sallamış inmiş aşşağı diğer kürt demiş ki "hadi sıra bende" türk? olan kürtte demiş ki "çekil şurdan pis kürt!"

anlatım hatalarıyla dolu bir fıkra yazdım ama komik okumalısınız.
Temel, berkecan ve bir firat ucaga binmisler. ucak trabzon'un üstünden gecerken demis bak bura karadeniz burda hamsi avliyoruz. neyse ucak istanbul'dan gecerken berkecan burasi bizim istanbul'umuz biz burda cok tikky partiler yapariz. sonra ucak cudi daginin üstünden gecerken firat "bokin burdo bizim götümüzü sikiyler haa". bak dedim dedim gördünüz mü sikiyler. anladiniz mi. dedim dedim sikiyler.
dağda yaşayan 10 kürdün karşısına aniden bir cin çıkar. cin der ki hepinizin birer dilek hakkı var. 1. kürt beni türk yap der, kürdün biri kıkırdamaya başlar. 2 kürde sıra gelir ve o da aynısını diler, bu sefer kürt sırıtmaya başlar. 3 4 derken sıra bu gülen kürden gelir. cin der ki sen ne istiyorsun bakayım keko? o da hepsini tekrardan kürt yap demiş.

iki kürt muhabbet ederlermiş. o sıra kürt diğer kürde senin baban ne iş yapar gurban demiş. öbür kürt de hangisi demiş.
Diyarbakır zindanlarındaki işkencelerin doruğa çıktığı günlerde, bir avukat Diyarbakıra gitmiş. Hava alanında bir taksiye binmiş. Yolda şoförle sohbet etmeye başlamış:
- Cezaevindeki tutuklulara çok işkence yapıldığı söyleniyor, bu doğru mu?
- Kürtçülerle koministler devlete iftara atıyorlar. Burda işkence mişkence yoktur. Abê, sen polês misin yoksa subay mısen?
- ikisi de değilim. Ben avukatım.
- Buraya niçin geldin abê?
-içerde yatan bazı insanları savunmaya geldim.
Bunu duyan şoför, arabayı kenara çekip, avukata anlatmaya başlamış.
-Dinime imanıma, işkence yapılıyi. insanlar sakat kalıyi, bazıları da ölüyi.
Avukat şaşırarak
- Hani sen demin böyle şeyler yok diyordun?
- Sen o laflarıma bakma abê, onlar benim resmi görüşümdi.
Bir sağlık ekibi, özel timin korumasında, korucu köyüne gelip, kadınlara spiral yerleştirmiş. Tüm kadınlar eve gelen kocalarına, başlarından geçen olayı anlatmışlar. Olayı duyan korucu, korucubaşının yanına koşturmuş. Olayı kendisine anlatmışlar. Yapılan bu işin nedenini anlamak için, aralarında saatlerce tartışmışlar. Neticede, devletin dağdakilere yardım eden korucuları tesbit etmek istediğine, bu nedenle kadınların rahmine mikrofon yerleleştirerek kendilerini dinlemeye aldığına kanaat getirmişler.
Bu tesbitten sonra da ne yapılması gerektiği üzerine tartışmaya başlamışlar ve sonuçta devletin projesini boşa çıkaracak nitelikte, karşı bir proje yapmışlar. Alınan karar gereğince, o günden sonra tüm evli erkekler gece yatağa girince, başlarını kadınlarının apış arasına uzatıp yüksek sesle en büyük Türk başka büyük yok,Türkiye laiktir, laik kalacak. Askere uzanan eller kırılsın, Şehitler ölmez, vatan bölünmez. diye slogan atmaya başlamışlar.
gerçeğinden bir örnek;

12 eylül öncesi ankara'nın üniversitelerinden birinde
yine yaklaşık 40 adet it, iki kürdün karşısına çıkar. niyetleri pek de iyi değildir itlerin.
biri diğerine döner der ki;
-la haso sen şu taraftan dolan da, kaçan göçen olmasın
istanbul Şişli'de bir mahallede aynı gün bir Kayserili, bir Laz ve bir Diyarbakırlı ölmüş. Ahali toplanıp cenazeleri yıkamış, cenaze namazı kılmış ve mezarlığa götürüp gömmüşler. Yorgun argın dönüp, kahveye oturup çay söylemişler.

Birazdan bir bakmışlar ki Laz mezardan çıkmış üstünü başını silkeleyerek kahveye geliyor!

-Noldu? Hayırdır, nasıl geldin?diye sormuşlar.

Laz cevaplamış:
- Sormayun uşaklar obir tarafta da işler aynen purataki cibidur, zebaninun elune pi peşluk sikişturdum peni ceri cönderdu da.

Diğerleri merakla sormuşlar:
- Peki Kayserili nerede, ya Diyarbakırlı?

Laz getirilen çayı karıştırırken cevaplamış:
- Pen celurken Gayserili ikibuçuğa olmaz mı diye pazarluk edeydi, Diyarpakirli da ben vermem devlet versin deyidi da!!!
fıkra değil gerçektir;
(bkz: kürt/#14512184)
Aynı köyde yaşayan bir Türk, bir Kürt bir de Ermeni köyde kıtlık başlayınca iş aramak için kasabaya gitmeye karar verirler. Saatlerce yürüyecekleri için sabah erkenden yola çıkarlar.

Öğlene doğru iyice yorulmuş ve acıkmışlardır. Bir üzüm bağının yanından geçerken, dinlenmek için mola verirler. Üzüm yiyip susuzluklarını da giderirler.

Tam kalkarken, bağın sahibi bunları fark eder ve sinirlenir fakat karşısında üç kişi olduğundan bir şey yapamayacağını anlar. Yanlarına gider ve tatlı tatlı sohbet etmeye başlar. Tabii konuşmalarından hepsinin etnik kökenini de anlar.

Derken bir ara Türk ve Kürde şöyle der:

- Yahu, siz müslüman adamsınız, müslümanın malı müslümana helaldir, yiyin doyana kadar, ama bu gavur ermeni'ye nasıl olur da yedirirsiniz benim üzümlerimi? Ben anlamam kardeşim, ben bu gavuru bir güzel dövmeden hiçbirinize hakkımı helal etmem.

Bizimkilerin de sesi çıkmaz. Bağ sahibi ermeniyi bir güzel döver. Sonra türk ve kürtle sohbetine devam eder. Bir ara Türk'e döner ve der ki:

- Güzel kardeşim, sen de Türksün ben de Türküm, anamız atamız birdir, aynı topraktanız. Ye üzümlerimi istediğin gibi, helali hoş olsun, ama bu Allah'ın dağlısı kürde neden yedirdin benim üzümlerimi? Ben iyice kızdım, bu kürde de bi sopa atmazsam hakkımı helal etmem.

Türk'ün de canı sıkılır bu işe, ama bağcı da söylediklerinde haklıdır. Sesini çıkaramaz, bağcı kürdü de bayıltana kadar döver.

Sonra Türkle sohbete devam ederler. Bağcı lafı döndürüp dolaştırıp geleneklerinin güzelliğine, adetlerinden kopmamak gerektiğine getirir. Sonra da der ki:

- Yahu, biz senle aynı toprağın adamıyız, sana anan baban hiç mi öğretmedi bizim ananelerimizi? Bilmez misin bizde bağ bozgunculuğunun cezasının ne olduğunu? Ben şimdi sana güzel bir sopa çekmezsem, bana bu bağı bırakan atamın dedemin kemikleri sızlamaz mı?

Türk hık mık diyecek olur, ama bağcı fırsat vermez, üstüne atladığı gibi evire çevire bir sopa çeker.

Sonrasında bu üçlü toparlanır, tekrar yola koyulur. Yolda kürt Türkün yanına yaklaşır:

- Babo ben anlamamışım, bu adam bir kişidir, biz de üç kişiyiz, nasıl olmuştur da bu adam üçümüzü birden tek başına dövmüştür?

Türk de cevap verir:

- Eşeklik bizde kardeşim, dövdürmeyecektik biz bu ermeniyi.
Zazaların soğana olan düşkünlüğüne ithafen
3 zazaya sormuşlar büyük ikramiye sana çıkarsa ne yaparsın diye:
Birincisi dünyanın bütün soğanlarını alırdım,
ikincisi dünyanın bütün tarlalarını alır soğan ekerdim,
Üçüncüsü bu allahsızlar bana alınacak bir şey bırakmadı ne yapayım parayı demiş.
Komutan yeni gelen acemi birligindeki Kürt bir askere sorar ''evladım soyle bakalim devlet nedir'' Asker, bilmiyorum komutanim der" komutan kizar ve, nasil bilmezsin der ve Türk bir askere doner ve sorar, oglum Hasan soyle bakalim bu arkadasina devlet neymis hasan da der tamam komutani ve kürt askere doner ve devlet bizim anamiz, bacimiz,babamiz. devlet bizim her seyimizdir der. Komutan tekrar Kürt askere döner ve ogrendin mi devlet neymis ,hadi bir de sen soyle devlet neymis bakalim? Kürt asker soyle der Komutanim devlet hesonun anasi, bacisi, babasi devlet hasonun her seyidir. demis.
Gunun bırınde laz ıle kürt bırlıkte uzun bır yola cıkmıslar, uzunca bır yolu bırlıkte yurudukten sonra laz yorulmus ve kürde donerek ha usagım aklıma bı sey geldı. kürte ne o bıra nedır aklına gelen sey, gelde kalan yolu bırbırımızın sırtına bınerek gıdelım demıs. kürt te bu teklıfı kabul etmıs laz demıs ha usagım once sen yo demıs once sen, laz bınmıs kürdün sırtına laz baslamıs sarkısını soylemeye iki dakika sonra da sarkı bitmis ve kürdün sırtından inmis, sıra kürde gelmıs kürt baslamıs sarkısını soylemeye le le le le le lee le le le le le le le le........oylece devam etmıs neredeyse yolu bıtıreceklermıs ama kürt hala soylemeye devam etmıs, laz sormus usagum ne oldı daha da bıtmedı mi, o da bu nekı bunun daha lo lo lo lo lo lo lo lolosu var.
haso ile hüso'ya artık kürt olmaktan gına gelmiştir.

haso: lo hüso keşke türk olsaydık
hüso: lo nasıl olur ki?
haso: şıha soralım

şıha gidilir.

haso: şıhım biz çok sıkıldık kürt olmaktan. artık türk olmak isteriz.
şıh: şu büyük dağı görürsiz mi? o dağın en tepesine çıkıp 3 kere türk oldum diye bağırırsaz türk olursuz.

haso ile hüso düşer yollara. biraz sohbet biraz muhabbet derken en tepeye gelirler. ama tek başına çıkılması mümkün olmayan 3 metrelik bir kaya vardır en tepede.

haso: lo hüso bir omuz at da ben çıkam, seni de çekerim.

hüso omuzu atar, haso taşın tepesine çıkar.

haso:türk oldum türk oldum türk oldum
hüso: lo haso hadi beni de çek yukarı
haso: siktir amına koduğum kürdü!