bugün

çok talihsiz bir durumdur. çırpındıkça batarsınız, battıkça çırpınırsınız. hele konu hassas olursa vay halinize. büyük oranda heyecandan kaynaklandığı için sakin olmakta fayda vardır. içten 10'a kadar sayılmalıdır.
(bkz: delirme sebepleri)
anlatmak istedgiginiz seyi ifade edecek cümleleri kafada tasarlayamama durumudur .sinir bozar , insanı gerer , susmaktan baska care bırakmaz . birde anlat anlat anlamayan biriyle karsı karsıya kalırsanız iş inada biner , farklı cümlelerle anlatmaya calısırsınız durum daha da icinden cıkılmaz bir hal alır .
zihnin kekelemesi.
karşı taraftaki insanın önyargılarını kıramamaktır.
bazen kelimelerin bile kifayetsiz kalma durumu. tıkanmış, söylenmesi gereken kelimeleri bir türlü bir araya getiremeyen ifade özürlü kişilerin bazen yanlış anlaşılmasına neden olur..
tipik türk erkeğinde görülen tezahürleri arasındadır. tipik türk erkeği sık sık küfürle karşılık verir, çocukluktan böyle büyütülür..bir fikir ortaya atarsınız, karşı tezini savunamaz küfür eder, sizinle aynı düşüncede olmadığını bilir fakat niye olmadığını bilmez.. kendini geliştirmez, okumaz çünkü o her şeyin en iyisini bilir.. bilmez daha kötüsü bilmediğini bilmez..
yani hani tam anlatırken aslında çokda iyi bi cümle bulurken anlatabiliyomuyum hacım anladın mı ile biten hoş ve bir okadarda manidar ve fkar dolu halceyizdir.
bir türlü anlamayan karşı tarafta olabilir, elinizden geleni yapmışsınızdır oysa .
ciddi bir rahatsızlıktır.. işin ilginci bu rahatsızlığa sahip kişiler genelde iyi niyetli ama patavatsız insanlardır ne hikmetse, onu tanımadığınız sürece söylemlerinden daha doğrusu söyleyemediklerinden dolayı önyargılar oluşturur sizde ama tanıdıktan sonra anlarsınız ne zaman ne demek istediğini.
insanların önyargısını önleyememektir.
anlaşılamamanın vermiş olduğu o ezik duygu..
hayatta içinde bulunmayı istemeyeceğim 2. durum.
ilki için
(bkz: pişmanlık)
çok kötü bir şey. ee ben aslında yani nasıl desem böyle hoş durum mu değil bilmiyorum da insan zorlanıyor sanırım bazen.
+ kendimi ifade edemiyorum bir türlü cemal abi.
- olsun, bu söylediğinde bir kendini ifade biçimidir.
+ çok kral adamsın cemal abi, her yerinden...
- höst lan yavaş ol.
temelinde özgüven eksikliği vardır.
yalnızca "ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır." sözüyle açıklanabilecek olan kötü durum.

kişi istediği kadar ıkınsın, söylemek istediği şeyi istediği kadar basite indirsin, açıklasın, eğer karşısındaki, dışarıdan müdahale edilemeyecek bir zihin yapısına sahipse, kişinin de kendini ifade edebilmesi durumu o kadar zorlaşır. bu durum, dilin zayıflığından ya da eksikliğinden değil, biz insanların sahip olduğu önyargılar ve toplumsal değerlerle ilgilidir.
'yani aslında şunu demek istiyorum, kendini, ya da şöyle diyeyim, hmm, yani ifade ederken tam, söylemeye çalıştığım, şöyle birşey ama nasıl denir hani, demin de dedim ya...' vs. durumudur.
(bkz: ben aslında özümde iyi bir insanım)
yeteri kadar kelime kapasitesine sahip olmamak veya özgüven eksikliğinden kaynaklanır. gidirilmelerisi mümkündür. kelime kapasitesini geliştirim bazında sözlük güzel bir etki yaratır. özgüven kazanmak için çeşitli yollar mevcuttur. kişiden kişiye değişken bir sorunsaldır. hiç olmadı doktora gidilmelidir.
kendi düşünceleriyle, bunları karşı tarafa olduğu gibi anlattığında onun çıkaracağı anlamı tahmin etmenin verdiği sıkışıklıkta, asıl söylenmesi gerekenlerin beyin çarpması sonucu şekil değiştirmesi durumudur. bu şekil değişikliği yüzünden karşındaki seni olmadığın ya da demediğin şekilde algılar.
yanlış anlaşılmaktan korkarken yanlış anlaşılmaya çanak tutmaktır kısaca. *
ne yaparsan yap,karşındakinin bildiğini okumasıdır.
aşkta olan şey,,
herkese istisnasız herkese kendini kesin ve net bir şekilde hiçbir soru işaretine mahal bırakmaksızın anlatabilen dil, iş ona gelince pısıp kalmakta.
neden?
aşktan ölen var mıymış şimdiye kadar olmasa gerek. ince hastalıktan yataklara düşmek mi kalmış artık makinenin saltanat sürdüğü zamanda,,
ama ya giderse...
ya sahiden giderse ya ben bir şey söylersem ve aslında söylemek istediğim şeyi söyleyememiş olursam yanlış anlar ve giderse...
ateşlere gelesice dilim, dilimiz. anaya babaya kim olduğu fark etmeden allahın bütün kullarına usanmadan yorulmadan laf anlatan çemkiren dilimiz sevdasına düştüğümüze ne demeye boyun büker kıldan incedir diye,,

böyle bir şeymiş demek. ölümüne severken seviyorum demekten bile korkacak hale gelmek...
(bkz: kimse tarafından anlaşılamamak)
şair ruhlu insanın, nispeten bayağı olan insanların arasında kaldığında yaşadığı buhrandır. Ama eş zamanlı olarak, açıkladığım neden varmış gibi kabul edilse de var olmayan bir sebepten oluşur bu durum. Sığ ve derin insan gerçekten yoktur. Ve gercekten kimsenin ne derin olduğunu düşündüğü için götü kalksın ne de kimse sığ olduğunu düşündüğü için üzülsün isterim. Çok insan bunun böyle olduğunu sansa da, derinlikler aynı olup sadece yerler farklıdır.
kendini ifade edememenin özü, kendini tanımamaktan geçer.

birkaç sene önce ünversiteden mezun oldum, askerliğimi yaptım ve haliyle iş arama yoluna girdim.
"kendini ifade" etme tecrübesiyle ilk kez bir iş mülakatında karşılaştım. bir bankanın mülakatıydı ve bana sorulan ilk soruydu:

-- bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

kendinizden diyordu yani benden... ben... ben... kem küm... ben...

söyleyebildiğim sadece birkaç nesnel şey olabildi. yaşım, okuduğum okullar, bölümüm, nerede yaşadığım, nereli olduğum vesaire...

eve yüzüm kızarık ve sinirli bi' şekilde döndüm. hep içimden tekrarladım eve varıncaya kadar, ben bu kadar mıyım diye. evde aynanın karşısına geçtim ve kendimi kendime anlattım, en ince ayrıntısına dek.

şimdi ben kimim sorusuna rahatlıkla cevap verebiliyorsam, bu ilk tecrübe bana büyük bir deneyim olmuştur.
paylaşmak istedim sevgili yazarlar.