bugün

mantıklıdır. durduk yere bir minarenin, ülkenin genel mimari yapısını bozmasına ne gerek var mna koyim? türkiye'yi aştınız şimdi adamların kendi ülkelerine karışmaya başladınız. haddinizi bilin biraz.
cübbeli ahmet hoca'nın ilginç yorumu.
''o minare nerene girdi mübarek adam...''
http://www.facebook.com/v...=1096653115120&ref=nf
islami kesmin milka ineklerini keserek tepki verme potansiyeli yüksek olan olay...

http://www3.bobiler.org/u...hs/179845949k.jpg?t=29500 *
Demokrasinin hükmettiği "soğuk bir ülke"...
acilen ilköğretim kitaplarından demokrasi beşiği isviçre laflarının çıkarılması gerek. bi de utanmadan bu halkın kararı diye kendini savunuyo isviçre devleti, ulan öyle bişey halkın nasıl oylamasına sunulur. bizde kiliseler kalsın mı gitsin mi diye oylama yapalım o zaman, gitsin oyu çıkınca tahmin ediyorum türkiye hakkında nasıl haberler ve tepkiler çıkıcağını.

büdüt:o kötüleyenin götüne minare girsin!
(bkz: isviçre/#6657458) daha önce de görüşlerimi bildirmiştim. ancak konu hala gündemde olduğu için biraz daha bahsetmek istiyorum.

öncelikle her türlü özgürlükten yanayım, buna inanç özgürlüğü de dahil. ancak din somut bir kavram olmadığı için, bu tip engellerin zaman zaman dinin karşısına çıkmasını doğal görüyorum. zira, isviçre'de maya kabileleri yaşıyor diyelim. bunlar şimdi olabildiğine yüksek kuleler mi dikeceklerdi gökyüzüne?

hatta lokal bakalım olaya; sen cemevini ibadethane saymıyorsun, yasal korumaya almıyorsun bu ülkede. sence isviçre'deki müslüman sayısı mı daha fazla, türkiye'deki alevi sayısı mı? sence isviçre nüfusu mu daha fazla türkiye'deki alevi sayısı mı? peki diyelim ki ters düşüyor sana, "cemevi ibadethane sayılmaz abi" diyorsun. o zaman oradaki adamın da, "cami ibadethane değil ya" deme hakkı var. ancak öyle bir şey de demiyor burada isviçreliler, camiler mevcut, sadece minare yok. ki sen ibadet edeceksen, minareye de ihtiyacın yok.

biraz fazla abartıldığını düşünüyorum olayın kamuoyunda. iğne bizim topluma batınca, öyle yapay ve içi boş bir gündelik muhalefet oluşuyor her daim. ama sen sultanahmet'te, bizans eserinin üzerine bina yapma izni veriyorsun, kimse kalkıp sesini çıkarmıyor.

inanç, inançtır, somut bir kavram değil, insanın içinde, bu yüzden evet kabul edilmeyebilir, abartmamak lazım. şehrin dokusunu dahi bozacak diye düşünmez mi insan hadi her şeyden geçtim. peki bizans'ın eserleri, isviçre'de olsa; üzerine otel-otopark yapma izni çıkar mıydı? halkın fikrini almadan? anayasa'sında "dinimiz x'tir" var mı? anayasalarını bizden mi iktibas etmişler? bizde de halkın referanduma gitme hakkı var mı? inanç kişiye özgü değil mi? inanç özgürlüğüne dair, hiçbir yerde laf açılamazken, insanlar zorunlu din derslerine tabii tutulurken, insanlar ideolojik görüşleri yüzünden gidip papaz bıçaklarken, gerici ocakları topkapı sarayı'nda padişahların hiç içki ya da uyuşturucu madde kullanmadıklarını sanarken, sen hala, isviçre'deki referandumu mu konuşuyorsun? kiliseler kule dikmeye kalksa, yer yerinden oynamaz mı bu ülkede?
(bkz: 4 tane minare için ortalığın velveleye verilmesi)
özgürlükçü isviçrenin(?) , özgürlük anlayışı...
avrupa'da ''çokkültürlülük'' ve ''bir arada yaşama'' konuları şimdilerde itibardan düşmüşse de, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi avrupa'nın da başka dinden ve etnik gruplardan insanlarla bir arada yaşama gibi sorunu var. özellikle islamiyet'in belli bir gelişme içinde olduğu viyana ve batısındaki avrupa ülkelerinde yaklaşık 20 milyon müslüman'ın yaşadığı bir gerçek.

minareye karşı isviçrelilerin öne sürdüğü gerekçe ''minarenin islam dinin simgesi'' olmasıdır. bu doğru; minare islam'ın simgelerinden biridir. bir şehre uzaktan baktığınızda, eğer minare ve cami silüeti görünüyorsa, o şehirde müslümanların yaşadığını anlarsınız. Şu var ki; batı hıristiyanlığı anlamında islam tarihinde tepeden tırnağa sadece müslümanların yaşadığı ve sadece islam dininin sembollerinin süslediği bir ''islam şehri modeli'' yoktur. islam'ın hakim olduğu bütün şehirlerde (mekke ve medine hariç, çünkü bunların hükümleri istisnadır) başka dinden olan insanların da dinî sembolleri yer almıştır. çok ilginç nokta şu ki; islam tarihinde ve osmanlı'da bütün dinlerin mabetleri (cami, kilise, havra) şehrin merkezinde bulunmaktadır. yani merkez, hakim dinin mabetlerine ayrılmış da, diğerlerinin mabetleri kenara, yerleşim biriminin dışına itilmiş değildir. bu, gerçek anlamda sosyo-kültürel bir çoğulculuktur. söz konusu sahici çoğulculuk, islamiyet'in dışındaki dinlerin ve etnik grupların kendilerini temsil etme biçimlerinde de gözlenebilir. mimariden müziğe, farklı dil ve lehçelerin kullanımından yemek ve mutfak kültürüne, giyim kuşamdan oturma biçimlerine ve mekân kullanımına kadar her dinin ve etnisitenin etki ve tezahürünü şehrin mekanlarında müşahede etmek mümkündür.

istanbul, şam, kahire, bağdat, tahran ve diğer belli başlı bütün islam merkezleri buna somut örnekler teşkil eder.
sultan abdülhamid darülaceze'nin ortak mekanında üç mabet (cami, kilise ve havra) inşa ettirdi, hâlâ yan yana duruyorlar. istanbul'un tarihî yarımadasında eminönü, fatih ve beyoğlu ile üsküdar ve kadıköy'de camiler, kiliseler ve sinagoglar yan yana bulunmaktadır. hiç kimse tarihte, ''siz hıristiyansınız veya yahudisiniz, burada yaşamak istiyorsanız yasalarımızı kabul etmelisiniz (yani sembollerinizi ve mabetlerinizi ortadan kaldırmalısınız)'' demedi. aksine islam dininin yasaları (şeriat) onların temsilini öngördü. şimdilerde başka dinlere karşı belli belirsiz bir hoşgörüsüzlük varsa, bunun kaynakları, islam dinine veya islam tarihinin sosyo-politik tecrübesine değil, 20. yüzyılın modern siyasal ve kültürel telakkilerine dayanmaktadır.
minareler islam ın ilk zamanları yoktu; ama ilk zamanlar metropoller de yoktu.. çok olan cami sayısı değil namaza gitmeyen müslüman sayısı.. cemaatle namaza ve namaza çağırmaya ilk zamanlardaki kadar önem verilse şimdi bu camiler çok yetersiz kalırdı. zaten cuma ve bayram namazlarında buna herkes şahit oluyor.
şimdi gelelim isviçreye.. minareler, dini pratikliğin ve mimari sanatının buluştuğu eşsiz yapılardır. bu yapıların yasaklanması islam mimari sanatına da getirilmiş bir yasaktır ve büyük bir hakarettir.. haçlı zihniyeti hep vardı ve olacak..
öncelikle; minareleri işlevsiz kılıp, sanki iyi bir bok yemişiz gibi "islamiyetin simgesi" konumuna indirgeyerek isviçre'den önce kabahatin büyüğünü bizim işlediğimiz bilgisini kenara not edelim, edelim çünkü şerefede ezan okuyan müezzin resmi çocukluğmuzda kalan güzel bir hatıradan öteye geçemiyor maalesef ve bu öyle bir aymazlıktır ki, isviçre'de alınan karar minarelerden hoparlör ile ezan okumayı yasaklayıcı nitelikte olsaydı bilmeden de olsa ezanın orijinal hali ile okunmasına yardımcı olacak bu minvalde bir kararı bile hönkürerek karşılayacağımıza eminim.emin olduğum kadar da üzgünüm. isviçre'nin yediği halt ile ilgili ise; referandum sonucunun bu yönde çıkacağı öngörülse idi muhtemelen referandumun yapılmayacağını düşünüyorum.
efendim istedikleri kadar yasaklasınlar, e nede olsa ;

(bkz: göte giren minare yasaklanmaz)
soul kitchen adlı filmin galasının yapılacağı ülke olmasından mütevellit filmin yönetmeni fatih akın'ın 16 aralık'ta yapılacak olan galaya, tepki amaçlı katılmamasına neden olan referandumdur. isviçre'ye gönderdiği mektupla bunu bildirmiş, mektubuna şu cümleleri iliştirmiştir; "söz konusu referandumun hümanizm, hoşgörü, farklı köken, ırk ve dine mensup insanların uyumlu bir şekilde bir arada olmaları anlayışına uymuyor."
türkiye de çan seslerinin kaldırılması konusunda başlatılacak bir çalışma ile geri püskürtme ile durumun muhakemesi yapılabilir. dün düşmanı degil de islam düşmanı arasında oluşan bu durum ortada olup. tamam kardeşim kaldırın minareleri, alın bizde çan seslerinizi kaldırıyoruz buda bize ters diyerek türkiye de bulunan tüm kiliselerede kilit vurup hadi eyvallah daha da gelmem isviçre ye denmesi gerek ama o gün nerde göremiyorum. evet duyar gibiyim kan alırlar kamil kan.
dikkat çekilmesi gereken bir şey de soy kırım yapılmamıştır diyene ceza veren bir ülkeden de bu da beklenirdi.
halkın isteğidir, laikliğe aykırıdır. şaşırtıcı değildir, zira;

"tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek."

isviçre başbakanı (ama o zaman daha başbakan değilmiş, zürih belediye başkanıymış)
isviçrenin laik olmadğını gösteren bir tablodur.isviçrenin demokrasisinde çatırdamalar olduğunu gösteren tablodur.Laikliğin ilk temel esası eşitliktir.*hiçbir inancı bir diğerinden üstün tutamassınız.bu da doğal olarak isviçredeki demokrasinin tartışma konusu olmasına yol açmıştır.%51 yakalarım iş biter tarzında bir mantaliteyle yapılan bu eylem herşeyden önce toplumdaki eşitlik duygusunu zedeler.zaten kapitalizm tabanlı ülkelrin demokrat olmasına imkan yoktur , tamamen yüzeysel bir tutum içndelerdir.

(bkz: din ve vicdan hürriyeti)*

edit:hayır oyu %44 te kalmıştır.
bizimkilerde kiliseleri yasaklamazlarsa ahanda böleler. (bkz: 0)
$imdi önce 'fa$ist isviçre' diye celallenip salya akıtmadan önce kafa yormak gereken bir $ey var. inançlara saygıdan bahseden sen kendi inancın dı$ındakilere ne kadar saygılısın ?

$ahsi kanaatimce azınlıkların ho$görüsüzce ezildiği bir memlekette nefes alırken bu yasakla ilgili isviçre'ye sövüp sövü$türmek gerzekliktir. sen önce kendin öğren saygıyı sonra beklersin.
minareyi süngü gibi algılayıp, korkmuşlar.
hz bilal ezanlari yukesek bir yere cikar okurdu. e tabii o zaman elektrik ve mikrofon yoktu. yuksek sesle ezan okur insanlari allaha itaate davet ederdi... bu 1...

isvicrede ve avrupanin baska ulkelerinde seyrek bulunan minareli camiilerden ezan sesi duyulmamaktadir. cunku yasaktir. bu sadece bazilarinin gozlerine batmasi durumudur... bu sebeple kimse rahatsiz edilmiyor gunde 5 defa... bu 2...

at gozlukleri ile bakanlar duydunuz mu? cikarin onlari!... avrupa basini isvicrenin bu yasagi geri cekecegini soyluyor. cunku diger avrupa ulkeleri dahil bir cok ulkeden buyuk tepkiler aldi...

insan budur... neyi gormek istiyorsa onu gormek icin bakar...
türklerin insanları korkutması sonucu endişelenen toplumun eseridir.**
+şu minare varya...
-evet?
+sana girsin!
-!!! **(ülkedeki bütün sivri yapılı binaları yasaklamalıyız)
+korkma yiğenim bizim oralarda şaka olarak yaparız bunu...

he, ayrıca da yasaklayıp bir de yıkmaya kalkarlarsa gerçektende o minareler onlara girsin!
her ne kadar bir dine yönelik baskıcı bir tutum da olsa, müslümanların avrupa'ya entegre olmamalarına karşılık halk tarafından haklı olarak verilmiş bir cezadır.
ister kabul edin ister etmeyin, halkın kararıdır.

adamlar babalar gibi referandum yapıp sormuşlar, halk da büyük bir çoğunlukla kararını vermiştir. tamamen ülke içi bir mesele olup, diğer ülkelere ve bize afedersiniz bok yemek düşer.

hani, halkın iradesi her iradeden üstündü gençler ? hani nerde kaldı demokrasiye olan inancınız ? tatlı su demokratlarını tekmil laflarını boy boy yerken görmek de hoş tabi.

demek ki neymiş, halkın verdiği karar her zaman doğru olmayabiliyormuş. senin cumhurbaşkanlığı için yaptığın referandum iyi, isviçre'ninki "tu kaka" demek ikiyüzlü bi yaklaşımmış.meğerse, naziler bile halkın kararı ile iktidara gelip avrupa'yı skertmişler. öyle, halkın iktidarı diye bik bik ötenlerin bir adım ne çıkması gerekiyormuş. ya ya..

peşin peşin not : konu kararı zerre kadar tasvip etmemekteyim. kanımca, laik olma iddiasındaki bir devlet tüm inançlara ve dinlere eşit mesafede kalmak zorundadır. ancak, bu düşüncem ilgili referanduma bir söz söyleme hakkımızın olmadığı gerçeğini değiştirmez.
Müslüm baba 70 lerde dediydi bunu. (bkz: yıkılsın camiler açılsın meyhaneler)