bugün

bir çok kez, dini konularda yaşanan olaydır.

mesela, tün iyi olayları tanrıya bağlayıp ta tüm kötü olayları insanlara atmak, ya da 15 milyon yıl önce insanlığın nasıl haraket edipte milyon tane sperm den h.z. muhammed in doğucağını bilen tanrının dünyayı sırf onun için yarattığını söleyip, bizim dünya ya gelme konusundaki amacımızın ne olduğunu. yani bunca kusursuz bir şekilde geleceği görebilen bir enerjinin benim sonucumu bildiği halde dünyada yaşama sebebimi, hadi hepsini geçtim sonsuzluk kavramının ne olduğunu, kutsal kitap kuran ı kerim de her derdin bir dermanının olduğu yazması ama ölümün dermanının bulunduğu taktirde neticenin nereye varacağını, gelecekten kimseye haber vermediğini söyleyen, geleceği peygamberler bile bilemez diyen tanrının, h.z. muhammed e fatih sultan mehmet in istanbulu feth ediceği bilgisini vermesi... ve daha niceleri.

sanırsam ben bu gün çarpılırım...

tanrım, düşünüyorum ama sen beni yine de affet.
(bkz: düşünmekten korkmak)
din konusunda düşünmekten korkmak, düşünmekten geri durmak, düşünmeden yaşamak hatta düşüncesizce ve bilmeden konuşmak dinin vecibesi değil, her iman sahibinin kaçması/kaçınması gereken hal ve tutumlardır. bu yargıya varmak için insanın derin fıkıh bilgisinin bulunması gerekmez. bu konulardan kormayan ve bu konularda bilmeden konuşmak yerine bilgi sahibi olmak isteyen, iman yahut inkar sahibi her insanın kur-an ı kerim i biraz incelemesi yeterlidir. bu ufak incelemenin ardından, kur-an ı kerim deki pek çok ayeti kerime nin düşünmez misiniz?, akletmez misiniz?, ibret almaz mısınız?... şeklinde düşünmeye sevkedici ve düşündürücü sorularla bittiği görülecektir.

dünyanın hz. peygamber hürmetine yaratıldığı hususunda ise;

"Allah'ın ilk yarattığı şey benim nurumdur."*

"Bilindiği gibi vahdet birlik mânâsına geliyor, kesret ise çokluk. Çekirdekte vahdet vardır ve bu vahdetten kesret doğmuştur. Onlarca dal, yüzlerce meyve, binlerle yaprak kesreti ifade ederler ve bu kesret âlemi bir vahdetten doğar. Sonsuz yıldızların kaynaştığı sema, yine sonsuz canlıların oynaştığı yer yüzü, sayısını bilemediğimiz melekler âlemi ve daha nice varlıklar hep kesreti ifade ederler ve bunların tamamı âlem-i vahdetten, nur-u muhammedî'den doğmuşlardır."*

pek tabiidir ki yukarıda yazdıklarıma, inanç ve iman sahipleri katılacaktır. çünkü iman sahipleri için anlaşmazlıkların çözüm mecrası ayet ve hadislerdir. inkar edenler ayetleri ve hadisleri ispat olarak görmeyeceğinden, bu ve bunun gibi konular onlar için saçma sapan gelecektir. şunuda eklemek gerekir madem eleştirme cihetinde bulundunuz, bari az da olsa bilgi sahibi olsaydınız ne güzel olurdu..
avrupa bunu kiliseyi yıkarak yaptı, müslümanlar ise kuran orjinaldir deyip durduğundan avrupanın şefkatli kollarında şu an, kalmaya da devam edeceklerdir düşünmekten kaçtıkları müdetçe.
mevzuyu bir adım ileri götürüp, kaçınmanın takvanın gerektirdiği bir tutum olduğu fikrini savunanlar da yok değil malesef. o muhteremlere en az bir seans hz. ibrahim tavsiye edilir.
dinimiz düşünmeyi tavsiye ettiğinden dolayı elbette ki dini inançlarını ya da islam dini hakkındaki düşüncelerini sağlam bir temele oturtmak akıllı bireyler için bir gereksinim ve gayet olağan bir davranıştır. zaten böylesine derin bir mevzuda akla soruların takılmaması imkansızdır.

düşünün lütfen, içinde bulunduğumuz güneş sistemini bile çözemiyorken, varların ve yokların sahibi allah'ı ve onun dinini tüm incelikleriyle çözebilmek mümkün müdür?

yukarıdaki entryde de belirtildiği gibi eğer kişi bu tarz oluşum fikir ve yöntemlere inanmıyorsa hepsi de saçma gelecektir. fark mı? fark şudur:

"bizim -inananların- yaptığımız, görmediğimize inanmak, mükafatı ise inandığımızı görmektir"

kanaatimce, akla gelmesi kaçılmaz olan bu tarz soruları ve ilk karşılaştığımız yanıtları "saçma" diye yaftalamak yerine, konuya hakim olan birilerine danışarak anlamaya çalışmak gerekmektedir.

örnek; babaanneme kuantum fiziğini anlatsam ilk dakikada "saçma" der.
cok fazla irdelenirse, din felsefesine kayılıp, ordan da inanmamaya başlanır. o yüzden genelde herkes tarafından düşünülünmek istenmez. üstüne gidildiginde de insana haklı gelir hep. ulan harbi he dersiniz. ama sonra cehennemde zebanilerin yaglı kazıkları akla gelince dönülür bu işten.
(bkz: düşünüyorum öyleyse vurun)
dinsizlerin gece uykularında karabasan gördüklerindeki algıdır. korktukları aslında kendileridir. farkında değillerdir.
yanlıştır. madem ki beynin var, ve bir yaratıcının varlığına inanıyorsan, o beyni kullanman gerekmez mi? insan duyduğuna mı daha kolay inanır, yoksa araştırma yaptığına, gördüğüne mi? "aman düşünmeyeyim, dinden falan çıkarım mazallah." diye düşünüyorsan ve bir şeyleri sorgulamıyorsan, dine de körü körüne inanmış olursun. doğru, tarafsız bir şekilde sorgulama yapar, araştırır ve düşünürsen sonuca ulaşabilirsin. toplumda farklı düşüncelerin oluşmasının sebebi de bu zaten. kimse tarafsız araştırma yapmıyor. öyle olsaydı, herkes tek bir tane olan gerçeği görür, onu benimserlerdi. sonuçta hem "allah var" deyip hem "allah yok" diyemezsin ama değil mi?
çoğu kimsenin korkusudur...

düşünmenin akabinde araştırma başlayınca din denen olgunun kendi zaman ve şartlarına bağlı dogmatik kurallar bütünü olduğu ortaya çıkar ki ateizm-deizm-agnotizm kaçınılmazdır.

modasal ateist genç bünyelerin ateizmi oportünizm olmakla beraber ciddiye alınacak durum değildir. kısa sürede 180 derece çark edeceklerdir. bahis konusu olan tüm verilerden yola çıkarak gerçekten araştıran-bilen tekamül insanıdır.

ama dinin en önemli özelliği sorgulamadan inanmak olduğundan yüzlerce yıl geçse de din ortadan kalkmayacak, en fazla tarikat-mezhep sayısı artacaktır.

zaten dünyada iki çeşit insan vardır; ot gelip saman giden ile diğerleri. unutulmasın ki dünyanın yuvarlak ve döndüğünü söyleyen galileo gibi nice büyük insanları din adamları yada uzantıları oluşumlar infaz etmişlerdir.
dinlerdeki saçmalıkları farketmekten korkmaktır.
(bkz: insanın acizliği)
(bkz: bir tanrı var ama)
cenabetken olabilecek davranıştır.
aşırısı adamı dinden eder.
küçükken öyle yanarsın, böyle haşlanırsın diye korkutulan çocuğun büyüyünce bu travmayı atlatamaması durumudur. adamlar en ufak bir şeyde öyle deme çarpılırsın diyor. la bu adam bide aklıyla din seçtiğine, dininin akıl dini olduğuna inanıyor.

saçmalıktır efendim. ancak dinin inanan insanda bir otorite kurduğu ve inanan insanın düşünürken fazla ileri gidemediği de bir gerçek. resmen kafanı belli bir kalıbın içinde hapsediyor.
islam ın böyle bir sorunu yoktur. Tam aksine insanı düşünmeye teşvik eder.

" biz hakkı batılın üzerine öyle fırlatırızki, onu paramparça ettiğini görürsün "

Bu kadar basit. ideolojisine, elindekine güvenen islam ın karşısına çıksın.
insanlar anlamadiklari şeyden korkarlar.

O yüzden önce anlayın.
Din çok hassastır. Bazı konular konuşulmalı, bazıları ise din alimlerine bırakılmalıdır.

Düşündükçe isyankarlığa davet çıkarırsınız. abraham amca doğru söylemiş.
önce Kuran samimiyetle okunmalıdır. anlamak için, muhtemelen kafaya takılan mevzular çıkacaktır ama samimiyet çözer.
Burada birden fazla meal okunması, kafa karışan durumlarda ilgili ayetle ilgili tefsir ve açıklamalara bakılması yeterlidir.
" Ben insanları ve cinleri bana kulluk etmeleri için yarattım "

Yaratan Allah, yaratılan biziz. Sorumluluğumuz bellidir. Ya kur an ve sünnete uyarak her iki dünyamızı cennete çevireceğiz yada isyan ederek, geçici dünyanın zevklerine dalarak asıl alemi mahf edeceğiz. Seçim herkesin hakkı.
Var olmaktan rahatsız olan canı gönülden yok olmak istiyor mu? Vicdanını sorgulasın, madem konu " düşünmek "
Dogaldir minicik cocuklara korkmak ogretiliyor korku ates allah cehennem olarak kodlaniyor ilk ogretilen kelimelerden biri allah oluyor daha okuma yazma bilmeyen cocuk kuran kursuna alinabiliyor cekirdekten veriliyor dogrusunu akliyla bulmasi soylenmiyor ne anlama geldigini sorguladiginda kuran dili deniyor boyle buyuyen cocuk haliyle cekiniyor dusunmeye dusunmeye sorgulamaya baslasa bile kimseye anlatamiyor cunku yemiyor farkli olani aklini kullanmayi seceni kabullenemiyor toplum.
Şu murtedlerı öldürün ayetini öğrenmek istediğim başlıktır!
dine inanan kitle tarafından kabullenememe korkusuyla bağdaşlaştırılabilir.
dinimiz konusunda akla takılan her şeyin mükemmel, sağlam ve mantıklı bir açıklaması vardır...