bugün

zannedildiği gibi, oy veren seçmenin %35'inin oy verme hakkına sahip seçmenin %25inin oyunu alan partinin, ülkede istediği gibi at koşturması, istediği herşeyi hak kabul etmesi değildir...
temel hakların gözetildiği, güvence altına alındığı, çoğunluğa dayalı yönetim biçimidir...demokrasiyi çoğunluğun diktatörlüğünden kurtaracak temel nokta temel hakların güvence altına alınmasıdır... alamazsanız o demokrasi olmaz... olamaz...
her seçimden sonra kendimizi, kendisini en iyi kimin idare edebileceğini bile kestiremeyen insanların seçtiği kişilerce yönetilirken bulmamızı sağlayan yönetim şekli.
teoride oldugu iddia edildigi gibi, cogunlugun hakimiyeti yada halkin sozunun gectigi sistem degildir. demokrasi, kapitalin hakimiyetidir. [amerika babasinin hayrina demokrasinin onculugunu yapmiyor yani]siyasi bir parti kurmak, ucuz bir sey degildir. hele de bunun en azindan bir kosesinden meclise adam sokmasi isteniyorsa, masraflar bir anda katlanir.
demokrasinin, cogunlugun hakimiyeti olmasinin yaninda, sivil toplum faaliyetleri vesilesiyle mecliste tam temsil edilemeyen gruplarin da ihtiyaclarina cevap verecegi, hatta verdigi iddia edilir. hukumet uzerinde, ulkedeki gidisat uzerinde bir sekilde etkisi olabilecek bir sivil toplum teskilati kurmak, gercekten cok zengin olmak demektir. cunku kapitalist dunyada parayi vermezsen hicbir isin olmaz. ve bu noktada, guya cogunlugun ezici hakimiyetini dengelemek amaciyla dusunulmus bu sivil toplum nanesi, tam tersine paranin cok daha etkili olmasina sebebiyet vermektedir.
guzel bi sey degildir yani demokrasi. sunlara da bakmakta fayda var: (bkz: kapitalizm), (bkz: emperyalizm). bi de (bkz: sivil toplum orgutleri)
(bkz: aristo) ve (bkz: eflatun)'un kötü yönetim biçimleri( ki onlar (bkz: monarşi) ve (bkz: oligarşi) dir.) arasında ehven saydığı halkın kendi kendisini yönetiyor sandığı yönetim biçimidir.. (bkz: liberalizm) ile kardeştirler..çok severler birbirlerini.. (bkz: amerikada askeri darbe neden olmaz) sorusunun cevaplarından olabilecek bir yönetim şeklidir..çoğunluğun ve çoğulculuğun putlaştırılması anlamına da gelir..
emperyalizmin yeni oyuncağı...
daha çok avrupa ve amerika birleşik devletleri'nde rastlanan ,ülkemizde de ha geldi ha gelecek diye sabırsızlıkla beklediğimiz enteresan birşey.
avrupayı bilmem ama abd de hiçte öyle bir durumun olduğu vakii değil...
öyle oyunlar oynanmakta ki...
ve aslında kral gibi gördüğümüz adamlar bile bu oyunda bir piyon...
voltaire in ayak takımının despotizmi olarak tariflediği, türkiye nin uzun vade de daha iyi yönetim biçimlerine kavusabilmesi için orta vadede uygulaması gerektiği yönetim biçimi.
Yunanca demos halk,kratos egemenlik anlamına geldiğini düşünürsek halkın egemenliği demektir ki yalnızca çoğunluğu temsil eden bir yönetim biçimi değil aksine halkın bütününe hitap eden bir sistemi içerir.
(bkz: kapitalin hakimiyeti)
süleyman demirel tarafından çarenin tükenmeyeceği iddia edilen yönetim şekli.

azınlık çoğunluğu tepe tepe kullanır bu sistemde. 34<100
dostoyevski 'nin "gevşek beyinlerin salgısı" olarak nitelendirdiği, henüz var olduğu kanıtlanamayan sadece ağızlara sakız olmus yönetim biçimi.
herkesin ozgur oldugu ilkesine dayanan demokraside yetkiler dogrudan veya cogu kez oldugu gibi kuvvetler ayriligi yoluyla ve temsil esasinca kullanilir.
demokrasi ütopyadır..teoride kulağa çok hoş gelir ama uygulamaya geçince ortaya çıkan zorluklar ortadadır..en iyi demek isterdim ama,seçenekler arasında en iyi yönetimdir
(bkz: demokrasi manifestosu)
Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi.*
Yunanca da demos=halk,kratos=idare sözcüklerinin birleşimidir.Temeli Yunan şehir devletlerinde tüm erkeklerin,büyük bir toplantıda bir araya gelerek şehrin yönetimi hakkında ortak karar vermeleriyle atılmıştır.
önce alkışla sonra idam et manifestosu.
önceleri anlamı farklıydı, ancak şimdi demokrasi deyince akla savaş tankları, nükleer silahlar geliyor.

(bkz: god bless america)
anayasanın ikinci maddesinde sayılan cumhuriyetin niteliklerinden biridir.sanıldığı gibi varılması gereken bir amaç değil, bir araçtır. bıçak gibi bıçakla ekmek de kesebilirsiniz insanda öldürebilirsiniz.
kişilere bölücülük, yada gericilik yapma hakkı vermeyecek özgürlük..
seçimle getirip götüremeyeceğiniz, her insan tehlikelidir. demokrasinin temelinde yatan düşünce budur.

bunun sağlanması için gerekli şartlarda demokrasinin temel prensipleridir.

(bkz: seçme hakkı)
(bkz: seçilme hakkı)
(bkz: adil ve zamanında adalet)
(bkz: yaşama hakkı)
türkler e fazla gelen yönetim anlayışı. bize vereceksin bir lider yürüyüp gideceğiz kardeşim. ama bu liderler yüzyılda bir çıkıyor. mesela atatürk 1938 de oldu , e artık biz bir 32 yıl daha sürünürüz kusura bakmayın. böyle bir adam gelecek , alacak halkı arkasına. itaat eder ancak türkler!! ama öncelikle liderlerine inanmaları gerekir. bu yüzden de demokrasi bize fazla gelir. tek başımıza düşünemeyiz biz. ya kenetlenince başarılı oluruz ya da bu şekilde bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle yaşamaya devam ederiz.
dunyanin en kotu yonetim seklidir ama daha iyisi de olmayan yönetim biçimi.*
maalesef ülkemizdeki şeklinin hiçbir zaman gerçek demokrasiyi yansıtmadığı yönetim biçimi..

türkiye de bir seçim olur, halkın sadece yüzde 25'ini temsil eden bir anlayış gayri meşru bir şekilde iktidara gelir ve devletin yönetimine sahip olanlar o devletin rejimiyle çatışırlar..

kimisi demokrasiyi kendi amaçlarına ulaşmak için bir vasıta, kimisi devlet olanaklarını sömürebilmek için kolay yoldan başa geçme aracı olarak görür..

bir seçim olur refah partisi birinci gelir.. o zaman istediğini yapmalıdır, çünkü halk onu seçmiştir. isterse şeriatı bile getirebilir, kimse de sesini çıkartamaz, çünkü demokrasi vardır.

ama üç sene sonra bir seçim daha olur bu sefer dsp birinci gelir. dünün şeriatçı halkı bir anda sosyal demokrat kesilir, kimse de sormaz ''ee ama bu halk üç sene önce şeriatçıya oy vermişti şimdi komüniste oy veriyor'' anlamazlar dünün koşulları ile bugünün koşulları çok farklıdır. halk bugün ak dediğine yarın bok der*..

peki bu neden böyle oluyor? yani her değişik dünya görüşü geldiğinde ''hadi halk bunu istiyor biz böyle yaşayalım, demokrasi var çünkü'' yaygaraları koparılıyor..

siyaset ve toplum bilimcileri buna şöyle cevap vermişler;

''demokrasinin gerçekten oturduğu ülkelerde iktidarı hedefleyen partiler o devletin nitelikleriyle kavgalı olamazlar. bilakis o düzenin en sadık koruyucularıdırlar.. yani iktidar kişilere oturmuş düzeni değiştirme yolunda tanınan bir hak değil, mevcut düzeni geliştirme çok daha yükseklere taşıma yolunda verilmiş bir sorumluluktur..''

sen ''laiklik elden gidiyormuş, halk isterse elbette gider'' diyemezsin..
sen ''federasyonu tartışalım'' diyemezsin.. eğer ki dersen bu yaptığın demokratik yönetim değil ihanettir ve bedeli de çok ağırdır..