bugün

boğazında ilmekle ölüme giderken bu kadar delikanlı olabilmek kaç kişiye nasip olabilirdi. ama beni bu kitapta asıl kopartan şey idam kararları açıklanmış, uygulanmasına iki gün kalmış hüseyin'in avukatından toprak ve tarım reformu ön tedbirler yasa tasarısı incelemek istemesi ve avukatından rica etmesi olmuştur. tasarının köylüye ne getirip ne götürdüğünü görmek istiyordu. hüseyin tasarıya sahip olmuş, incelemiş notlar almıştı.
en az che guevara tshirtleri giyen gençler kadar , yeni başlayanlar için devrim kitabıdır, okunmalıdır.
nihat behramın 1975 yılında vatan gazetesinde dizi yazısı olarak yayımlamaya başladığı daha sonra kitap haline getirdiği 1988de farklı bir isimle piyasaya sürdüğü deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan'ın hayatlarını anlattığı kitap.
6 MAYIS 3 DARAĞACI

O gün erken doğdu kıpkızıl güneş
Altı mayıs günü üç darağacı
Dağların başında tutuştu ateş
Altı mayıs günü üç darağacı

Toplandı katiller okundu ferman
Dalgalandı Deniz, kükredi Arslan
Çoktan bu ölüme hazırdı inan
Altı mayıs günü üç darağacı

Çorak topraklarda tohum saçtılar
Ne korktular ne kavgadan kaçtılar
Gülerek ölüme kucak açtılar
Altı mayıs günü üç darağacı

Son bir defa haykırdılar dünyaya
Devam edin devam edin kavgaya
Cellat tekmeyle vudu sehpaya
Altı mayıs günü üç darağacı

Zamaniyim kırılacak bu çarklar
Zulüm yok olacak kurtulur halklar
Asırlar geçsede anılacaklar
Altı mayıs günü üç darağacı

ZAMANi
üç fidandılar onlar
gül fidandılar onlar
uzatmalı itler
çevirdiler yollarını gemerekte
oy ben ölem
devrimciler ölür
devrimler susmaz sürer
onlar üç fidandılar
onlar gülfidandılar
daha toy geçliklerini
devrim için
bağımsız türkiye için
ederlerken feda
mağrur ve onurluydular
evlerinde oturup ağlayanlarla
boyunlarında ağır zincir taşıyanlarla
çıkmadılar yola
onlar üç fidandılar
onlar gülfidandılar
emperyalizme
oportünizme
faşizime
barikat kurdular
onurlu cesaretleriyle
ve onlar
boş gecelerini değil
boylu boyunca
kavgaya verdiler ömürlerini
ve onlar
devraldıkları bayrağı
idam sehpasına giderken
onurlarıyla devrettiler
teslimiyetçilerin suratlarına tükürerek...
yeşeremeden toprakla bağları kesilip, başka bir dünyada havada asılı duran üç fidandır. denizdir. yusuftur. hüseyindir.
bir an bile unutulmayanlardır.

(bkz: darağacındaki üç fidan unutmadık sizi bir an)
viet-nam'dakileri, kore'dekileri kendilerine kardeş gördükleri için, çektikleri ızdıraplardan dolayı, eğlenmeyi kendilerine hiç bir zaman yakıştıramayanlardır.
bir başka dünyanın insanıydı onlar. burası için fazla temizlerdi, belki de ondan gittiler.
darağacında üç fidan, ilk etapta nihat behram tarafından 1975'te vatan gazetesi'nde yayınlanan bir yazı dizisidir.
18 gün yayımlanan yazı dizisi hakkında nihat behram'a dava bile açılıyor. daha sonra bu dizi kitap oluyor. o da dava açılmasına sebep oluyor. hatta nihat behram vatandaşlıktan çıkarılıyor.

kitap bir süre yasaklanıyor. sonra bir ara ''yürekleri şafakta kıvılcımlar'' adıyla yeniden basılıyor. 22 yıllık yasaklı sürecin ardından 1998'de ''darağacında üç fidan''adıyla basılıyor ve kısa sürede korsan basımlarına rağmen 15 baskı yapıyor.

gelelim bu üç fidana.
devrimci gençler deniz gezmiş(25), hüseyin inan(25) ve yusuf aslan (23)tc anayasasını tebdil, tağyir ve ilga etmekten yargılanır. yargılandıkları mahkeme ise sıkıyönetim mahkemesi. halbuki 353 sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununa göre , yalnız sıkıyönetim askeri mahkemelerindeki hakimler değil, yargı görevlerini olağan dönemlerde yapan askeri mahkemelerde bile hakimler, hakimlik güvencesinden yoksun. hal böyleyken yapılan yargılama sağlıklı bir yargılama olmaz, suçla orantısız ceza verilir.

bir bankanın soyulmasının, dört amerikalı erin kaçırılmasının, tc anayasasını tebdil, tağyir ve ilga etmek suçunu ilgilendiren bir vasıf ve mahiyeti yok. banka soygununun ayrı, adam kaçırmanın ayrı ve beş-on senelik hapsi gerektiren cezaları var. ama ilahlar kurban istiyor.

bu üç gencin idamları bile çare olmuyor. o günkü hakim zümre haberi ilk veren spikeri, sesinin titremesi nedeniyle işinden ediyor, mezarlığa ilk giden genç tutuklanıyor, sokakta ilk bağıran kadın, alınıp götürülüyor.

bu üç gencin dramatik idamını anlatan nihat behram,''deniz gezmiş davasına yeniden bakılabilir mi?''sorusunu dönemin hukukçularına soruyor.

bu arada behram, kitabı şiirleriyle süsleyerek ve de duygusal betimlemeler kullanarak kitabı yalnızca belgesel bir anlatı olmaktan çıkarıp, edebi de bir hava vermiş.
dağ gibi karayağız birer delikanlıydık,
babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı
kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
ecelsiz öldürüldük
dövüldük, vurulduk, asıldık.
vurulduk ey halkım, unutma bizi...
insanın mantığının , kafasının almadığı; solcu geçinip bölücülük yapan , pkk sempatizanlığı yapan , abd .uşaklığı yapan , halkına rağmen halkçılık yapan , saçmasalak fikirlerin sahipleri olan , sadece gruplarına verdikleri adlarla bu üç fidana benzeyen insanımsıların bu fidanlara bu fikirlere sahip çıkması. (bkz: bu ne yaman çelişki anne)
önce toprağa gittiler. biri akarsulara, denizlere karıştı, su verdi, can verdi toprağa. diğeri özünü buldu toprakta, denizlerden gelen suyla filizlendi bir gül oldu. üçüncüsü ise tırtıldan özgür bir kelebeke dönüştü, uçtu, filizlenen gül'e kondu.

(bkz: ve onlar yine buluştu)
ardından "Erdal Öz-Gülünün Solduğu Akşam"in okunması gereken kitaptir.
Ey gençliğimi çalan hırsız el,
Biliyormusun sana rağmen yaşamak güzel,
işkencede, kelepçede geçer ömrüm,
Umrundamı, rüzgar olmuş esiyor gönlüm.

Her siren kanatsada içimi,
Buda geçer sıkarım dişimi,
Ne acılar bırakır, ne öfkeler peşimi,
Umrundamı, şahin olmuş uçuyor gönlüm.

Karanfiller büyümez içerde,
Kocaman direncimle yalnızım hücremde,
Hayaller bile silindi gözlerimde,
Umrundamı, ozan olmuş coşuyor gönlüm.

Darağacında selvi boylu fidanlar,
Beden ölür, kalır geriye figanlar,
Yanmak için binlerce neden var,
Umrundamı, canlar olmuş yaşıyor gönlüm.
ezilenlerin ezenlere karşı seslerini duyurabilmeleri için uğraş vermiş üç insanın onurlu ölüşlerinin hikayesi. insana değer veren herkesin okuması gereken bir kitap. maalesef ki gözardı ediliyor toplumumuzda. okuyun, okutun ki o dönemlerdeki hukuk ve demokrasi rezaletini iyice görün!
tıpkı kurtuluş savaşı sırasında çanakkale savaşı'nda ülkeleri ve onurları için ölen insanlar gibi, yine halkları ve bağımsızlıkları için ölenleri anlatan bir kitap. anlaması zor bir kitaptır ayrıca.
kofti milliyetçilerin onlarla ancak kaba kuvvet, idam, işkence gibi insanlık dışı hareketlerle başa çıkmaya çalıştıkları 3 fidan. neden? çünkü o üç fidan ve arkadaşları ezilen yoksul, köylü ve fakirlerin haklarını savunuyorlardı. onların insan gibi yaşamasını istiyorlardı. grev haklarının olmasını istiyorlardı. çünkü ezenlerin her geçen gün daha fazla ezmeye çalıştıklarını biliyorlardı. o yüzdendir ki infazlarından 4 gün öncesinde hücrelerineyken bile yeni çıkan iskan yasasının örneğini istediler odalarına. köylünün hakkının bu yeni yasada nasıl etkileneceğini öğrenmek için. ama bu istekleri burjuvazinin işine gelmediği için hukuki ya da demokratik olamayan şekillerde yargılandılar ve suçlarına uygun ceza değil, cezalarına uygun suç bulunarak infaz edildiler. onlar belki bir kez öldü ama yaydıkları filizler her gün binlerce kez doğdu bu topraklarda!
nihat berham' ın koca bir tarihi anlaşılır bir dille mükemmel bir şekilde özetlediği ve 3 harcanan genci anlatan kitabıdır.
liseli yeni yetme anarşistlerin başucu kitaplarından birisidir bu efm. bunların 68 kuşağından ebeveynleri bu kitapı okumayı söker sökmez önlerine atar bunların. bunlarda bir güzel okurlar bellerler hatmederler. yaratılan bu 3 sahte yurtsever kahramanın yaşatıcıları olarak hayatlarına devam ederler. onlar vatansever çocuklardır aslında, banka soygunculuğu yapmazlar, adam kaçırmazlar, devlete silah sıkmazlar. * *.
ilkokuldayken okurken öğretmene yakalandığım siyasi içerikli kitap.
adnan menderes, fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan.

anlaşılmadığı iddia edilen entry için edit: üçü de b.ktan sebeplerle darağacında asılmıştır. üçü de ülkesi için yetişmiş onurlu birer fidandır. en az deniz, hüseyin ve yusuf kadar değerlidir. en az!
türkiye'nin geçmişinde yaşanan kara bir idamın, deniz'in, yusuf'un, hüseyin'in idama giden yolda yaşananları anlatan bir kitap.

yazarı nihat behram'dır.
halil esendağ, selçuk duracık ve mustafa pehlivanoğlu.

(bkz: ne üçü ne üçyüzü)
Nihat Behram'ın 12 Mart Darbesi sonrasında Deniz Gezmiş, Hüseyin inan ve Yusuf Aslan'ın dışarıda son günlerini, yakalanışlarını anlatan belgesel anlatı tarzında bir kitaptır.