bugün

istanbul a gitmek için tek bir nedenim varsa o da adalar bölgesidir. Fazla kalabalık olmayan olsa bile o kadar olmayan nadide güzel adalar. Bakalım belki yolumuz düşer.
adalar arasından istanbul'a yakınlık bakımından 2. sırada olanı.
burgaz ada ve avşa adasını harmanlayıp uzun bir öykü yazma planım ilerleyen yıllarda...
çoğunlukla yaşanan...
yaşanamayan, düşlenen anılardan...
Bir zamanlar sakiniydik.

Şimdi ozlemcisi.
adalar'ın en sakin ve nüfus olarak en küçük olanı.
Yangından sonra daha toparlanamadı.
bir istanbul adası.
Allah allaha vermiyo lan o borcu.
bir kınalıada değildir.
adalar'ın en sakin olanıdır.
Çok eskilerde kalanların dilindeki adı Antigoni'dir. Bu yüzdür bir kısım insan bu adın Oidipus'un kederli ve cesur kızıAntigone'dan geldiğine inanır. Oysa asıl gerçek farklıdır. Büyük iskender'in komutanlarından Antigonos'un oğlu Poliorkites burada babasının adına bir kale yaptırır ve adanın adı Antigoni olur. Ama sonra Kale burcu anlamına gelen Pyrgos kelimesi o kadar çok kullanılır ki zamanla Antigoni adı unutulur ve adanın ismi Pyrgos olur. Pyrgos adı da zamanla Burgaz'a dönüşür.

Bizans'ın karanlık döneminde katolikle ortadoksluk arasında farklar çıkmaya başladığı dönemlerde olan ikona yasağında birçok insanın gözünde saygınlık kazanmış olan Patrik Methiados bu adada tam 7 yıl hapsedilmiştir.

Halide Edip Adıvar ise Beşiktaş taraflarındaki çocukluk evi yandığı için bir dönem adadaki Zafiriadis evinde kiracı olarak kalmıştır. Mor Salkımlı Ev romanını da burada yazmıştır.

Bir başka yazarımız Bilge Karasu da Uzun sürmüş Bir günün Hikayesi romanında kahramanı Andronikos'u tek başına yaşamak istediği sürgünü için bu adaya gönderir.

Adada izlerini bırakan bir diğer yazarımız ise Peride Celal'dir. Üç 24 Saat, Kurtlar ve Deli aşk gibi üç güçlü esere imza atan Peride Celal eserlerinin bir kısmında adayı çok etkilendiği doğal örtüsüyle tasvir eder.

Edit: Adaya hiç gitmedim. Bilgiler Oksijen gazetesinde köşesi olan Mario Levi'nin yazdığı köşe yazısındandır
büyükada afrodit ise, burgazada hera. ve bence istanbul adalarının en güzeli..
(img:#1109563)
Burgazada, istanbul (tarihi bilinmiyor)
Harika-Kemali Söylemezoğlu Arşivi
kaynak: saltgalata
sabetaylerin yoğun olarak yaşadığı yerlerden biri.

(bkz: Survivor hakan)
çay içmenin biraz zor olduğu bir ada. iskeleden inince 100 metre ileride sağda bir kafe var orada çay içtiniz içtiniz haa içemediniz o zaman nah içersiniz.
yarın gitmeyi düşündüğm yer. tavsiye de bulunacak varsa alalım.
Alıp başını gideceğin yerler listesinin bir numarası, 'Sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul' denilebilecek şehrin en güzdide yeri.Issız sokakları, kedileri, gül bahçeleri, az sayıdaki yaşlı sakini, kıvrıla kıvrıla giden yolları, Sait Faik evi,kalpazankayası, kışın insanın içine işleyen yalnızlığı ile eşi benzeri yooktur Güzelim Burgazın...istanbulu karşına alıp, limandaki Fincan cafede bilumum mezelerin tadına bakarsın önce.sonra caminin önünden gidiveren yolu takip eder, Sait faik'in evinde bulursun kendini...güneşi Kalpazankaya'da, asma yaprağında sardalya eşliğinde dost sofrasında batırırsın.öyle bağlar ki seni kendisine, dünyanın öteki ucuna da gitsen, köpek gibi sadece ve sadece onu özler, orada olduğunu hayal edersin.velhasılı kelam, Boğaziçi ile birlikte,şu dünyada yaşayıp, ölmek istediğim yegane toprak parçası...
Diğer adalara nazaran; Ada sahipleri ve yerlilerinin çok saygın, cana yakın oldukları bir yerdir.

Şehir içerisinde ufacık bir rum meyhanesi bulunan bu güzel adadaki insanların içine girip, eskiye dair,hayata dair bilgiler edinebilir,sohbet edebilir ve o insanların mutluluklarına ortak olurken bir kaç yudum birşeyleri keyifle içebilirsiniz.
cumartesi-pazar günleri ormanda her hafta en az 1-2 sex görebileceğiniz yerlerden birisidir.Az sikişen insanları izlemedik,kozalak fırlatmadık ah ulan.

Edit akbayram:ulan başka yerde sikişin pezevenkler
kuzey kısmında kamp yapılası çok güzel bir sahili vardır. kalpazankaya restoranına gelmeden önce herhangi bir yerden ormanın içine girip sahile inilebilir. ancak merkeze gidip gelmesi uzun süreceğinden ötürü ihtiyaçlarınızı tam olarak karşılayıp öyle gitmeniz daha mantıklı olur.

son olarak; bisikletçiler günlük kiralama yapmamaktadırlar ve ısrar edince de parayı yüksekten açmaktadırlar. Tavsiyem ya kendi bisikletinizi getirin yada bisikletsiz takılın.
ilk okuldayken sait faik ile ilgili bir proje ödevi verilmişti, biz de sınıf arkadaşlarımla burgazadasına gitmiştik sınıf arkadaşlarımla. kasım ayıydı, bu yüzden de soğuk ve sessizdi. bisiklete faytona bindik vapur saatine kadar vakit öldürmüştük. e kasım ayı tabii havanın sağı sollu belli olmaz, fırtına bastırmış vapur seferleri iptal olmuştu. bizi de ada sakinlerinin evlerine birer ikişer dağıtmışlardı. burgazadasının insanı da burgazadası gibi misafirpervermiş. o gün bugündür sene de bir iki kez mutlaka giderim. mutlaka gidip görmesi, bulunması, havasını içine çekmesi gerekir insanın. kısacası candır burgazada.
kalpazankaya restoranı ile gonullere taht kuran adadır. sakindir. kargasadan uzaktır. elinde market poşetleri ile oradan oraya koşan insan grupları, annesini kaybedip ağlayan çocuk, tabela kirliliği yoktur bu adada. denize girmek icin tam tur yapmaya da gerek yoktur. sait faik muzesi kapalidir ama olsun evin bahçesi soluklanmak için güzeldir. her daim gidilebilir.
(bkz: muazzam)
bu kadar güzel bir yerle, geldiğim yer arasında sadece kırkbeş dakikalık bir mesafe olamaz, olmamalı dedirten güzide köşe. sevgiliyle gidilirse, ayrılık halinde akla gelen ilk yer olması (ve nedense slow motion formatta) şaşırtıcıdır, bu durum başka örneklerle de sabittir.
düşler sahili adinda guzel bir yere sahip adadir.

ayrica bu adanin kopekleri fantastik derecede yavsaktir. disi kopek, diger bir disinin kulagini yalar, yere yatirip uzerine cikar, erkek olan gelir kulak fetisistini becerir, yerde yatan gider baskasina verir, sonra grup aktivitesi yaparlar. arada kayniyordum lan!