bugün

evet efendim her zaman her yerde görebileceğimiz genç ergenlerdir. bu gençler yetiştirilme tarzları biraz bozuk olduğu için, sokaklarda el ele gezmeyi normal bir hareketmiş gibi görerek, el ele tutuşup gezerler.
halbuki bu gençlere aileleri sahip çıksa, o yaşta sokakta gezen çocuklarını takip etseler böyle sorunlar olmaz, ülke mutlu mesut bir şekilde geleceğe umutla yelken açardı.
bu ergenlerimizi aklı selim bir insan haline getirip, gerçekleri anlatarak doğruyu yanlışı göstermeliyiz.
bunu yapmak elimizdedir. yaşadığım bir olaydan örnek vererek açıklayıp, ne yapılması gerektiğini anlatmaya çalışacağım.

efendim bir akşam kadıköy'e otobüs ile geliyordum. otobüste gözüme iki genç sevgili ilişti. bu yaşta sevgili ne oluyorsa artık!!! yaşları tahminimce 15 16 idi. el ele tutuşmuşlar, erkek olanı ise demirden tutunuyordu. kız olan gömleğinin düğmelerini açmış, salaş bir şekilde kendini batının ahlaksızlığına teslim etmişti. otobüste vakit geçirip biraz da güncel olayları objektif bir bakış açısı ile görmek adına, zaman gazetemi çıkararak okumaya başladım. gözümle bu sevgilileri takip ediyordum sık sık. hülasa sonunda iniş vakti gelmişti. indiğim durakta inmişti sevgililer. gene el eleydiler. canım çok sıkıldı, aklıma müslümanlığı yayarken müslüman kardeşlerimizin ne kadar zorluk çektikleri geldi. onlar yaymış, bunlar bozuyordu. daha fazla tahammül edemeyip, -yeter be ayrılın diyerek ellerini ayırdım.

-erkek olan abi napıyosun dedi. osmanlı sillesini suratına yapıştırarak; -genç kardeşim utanmıyor musun bu şekilde dine aykırı bir biçimde gezmeye, din uğruna nice şehitler verdik sen ise müslümanların adını karalıyorsun dedim.
bir kaç nasihat daha verince, erkek yumuşadı. kız ise hala asi bir şekilde tersleniyordu.
erkek hemen ona dönerek, sağlı sollu iki tane tokat yapıştırdı.
kız susmuştu. abi doğru söylüyor, ikimiz de yanlış yapıyoruz dedi. söyle yanlış değil mi? dedi kıza dönerek. kız ise;

cevab veremedi

erkek kızı kolundan tutup önüme getirerek, abi bu din düşmanı beni yoldan çıkardı. ben bundan sonra başı kapalı, dürüst ve dinine bağlı yaşayan bir hayat arkadaşı arayacağım, fakat beni bilgilendirir misin? dedi.

elbette, fakat ayak üstü konuşulmaz derin konular, gelin birer içecek ikram edeyim size dedim.

bir şeyler içmeye giderken, yolda eşarp satan teyzeye rastladık, hanım kızımızın başını örtmeye niyetlendim. erkek hemen atılarak; kadınımın başını ben örtmeli ve bundan sonra mutlu mesut yaşatmalıyım onu dedi.

eşarbı verdim ve eşinin başını örttü.

içeceklerimizi içtikten sonra; nasihatler verip, kuran'dan alıntılar yaparak imam nıkahı kıymasını, sonrasında ise resmi nikah yapmasını tembih ettim. kız ise anlattıklarımdan duygulanmış olacak ki, hüngür hüngür ağlayarak, oturduğum sandalyenin dibine çöküp ellerime yapıştı. erkek ise yanımda çömelerek ellerime sarılıp şunları dile getirdi;

hamdolsun ki yüce yaradana bu abiyi karşımıza çıkararak, bizim ahiret hayatımızı temize çekti, o olmasa belki biz dine aykırı yaşamış olarak, cehenneme gidecektik. yüce rabbim sana binlerce kez şükürler olsun dedi. kız ise hala ağlıyordu. gözyaşlarını silmek için elimi gözüne uzattığımda, gözyaşlarının gül kokusu ile sarıldığını farkettim. yüce allah'ın varlığı ve birliğini bir kez daha kanıtlamış olarak mutlu mesut evime gelip, bugün yüce allah için bunu yaptım diyebildim.

edit: imla.
(bkz: ilk aşkım sevgilim liselim benim) şarkısını dinlerler...
herkesi cemaat evlerine kapatıp psikolojik sorunlarla hayatında karşı cins görmemiş bireyler olarak yetiştirdiğimizde ülkenin bütün problemleri çözülecektir. ha arapçılar bastırın.
çok masum ve güzel görünürler. hele bir de baharsa ve bunlar böyle sevimli utangaç bakışlarla gözlerinin içi birbirlerine bakaren gülüyorsa hayatı güzel kılan detaylardandır.
çoğumuzun yaptığı, yada 16 yaşındayken vay be çocuğa bak keşke bende öle olsam diye içimizden geçirdiğimiz şey. lütfen kandırık yapmayalım.
dayak yemesi an meselesi olan liselilerdir. bu yaşta başka işlerin peşinde koşan soytarılardan hiç kimseye hayır gelmez. abartıya gideni görürsem çocukmuş, veletmiş dinlemem, allah'ın oğlu gelse elimden alamaz, oldukca da ciddiyim.
edit: yazar tabiki bunu başka yerlerinden uydurmuş. ama güzel dersler veriyor çivisi çıkmış yoz gençliğe.
yüksek ihtimalle bundan 3 veya 4 sene sonra ilişkileri bitmiş olan eski sevgililer olucaklardır.
erkek olan büyük ihtimal akşam eve gidince bunu düşünerek maymunu tokatlayacaktır(eksilemeden önce (bkz: ergenlik))
içlerinde her an biri görecek korkusu olan , bu tatlı heyecanında aslında olaya renk kattığı birlikteliklerdir . dozunda olması halinde kesinlikle yaşanılması gereken anlardır . ancak doz aşıldığında sabahlara kadar mesajlaşıldığı için göz altı torbalarının oluşması , derslerden kaçıp sinemaya gitmeler yüzünden notlardaki bariz düşmeler... gibi yan etkiler görülür.
hiçbir ahlak muhafızını, öğretim görevlisini, tarikat şeyhini ilgilendirmeyen sevgililerdir. şunuda vermeden geçemiycem;

(bkz: be hey dürzü)
insanın inançlarıyla oynamak nedendir bilmem. ayrıca dinden çıkartacak birşey değil. sanki ulu orta seviştiler siz de izlediniz. insani bir yapı olarak duygu paylaşımı gerekli bir olgudur. Paylaşmadıktan bir süre sonra kişi sınırlarını aşar ve kötü sonuçlar doğurur. genç sevgililere kızan insanlar haremlik-selamlık uygulamasıyla yaşayan geri kalmış insanlardır. ve hep kendi cinsleriyle iç içe oldukları için duygularını köreltirler. sonucunda tahammül edemedikleri insani zevklere tepki gösterirler. böyledir bunlar, fazla takmamak lazım bana kalırsa. yaşım kaç olursa olsun gün gelir de biri aynı şeyi yapacak olursa büyüğümdür demem ağız burun girerim. bu dünyada hiçkimse birinin hayatına karışamaz.
20 yaşında birbirlerine yabancı olucak sevgililerdir..
-aşkitom önce sen bırak elimi.
+hayır canişkom önce sen.
-tamam üç deyince. bir.. iki.. üç..
+ehehe.. bırakmadın.

---

'el ele' kavramını takılan kişinin psikolojisini merak ettim. lan 20 yaşındaki sevgililerde el ele tutuşabilir, 30 yaşındakiler de. hayır, el ele tutuşmada bir sınırlama var da biz mi bilmiyoruz?
insana gençliğini hatırlatır. bizim zamanımızda nerde böyle sevgiliyle el ele gezmek falan diye de iç geçirir insan.
en saf ve temiz duygulara sahip sevdigimiz sevgililerdir.
gül kokulu nurlarla dolmuş, doğru yolu bulmuş sevgililerdir. * *
(bkz: aşkın yaşı yoktur) *
edit: ayrıca karşıt fikirli olan tüm entryleri teker teker eksilediğini düşündüğüm yazarın başlığıdır.
enselerine vurup 's*ktirin lan ipn*ler' diyesimi getiren sevgililerdir.
not:tamamen özenmekle alakalı.
bağzılarının "ulan bi böyle olamadık be" dedikleri durumdur. adamlar 16 yaşındadırlar ancak aşk hayatları 21 yaşındakilere göre daha canlıdır.
"nerde yiyişsek" şeklinde düşünen liselilerdir.
(bkz: mahalle baskısı)
el ele dolaşmak iki sevgilinin masumluğunun da sembolüdür.
sadece el ele dolaşıyorlar ise kimse buna karışamaz sokak ortasında bırakın ellerinizi diyemez. buna kimsenin hakkı yoktur.
Aşk güzeldir, yaşanmalıdır.
Hele ki 15-16 yaşlarında daha bir güzeldir.
henüz iki cinste o yaşta abazan moduna geçmediğinden, sevimlibir olaydır, dalmalar,sabaha kadar yatakta dönmeler gibi insan bünyesinde hormonal durum değişikliğine sebebiyet verir, birdaha hiç bir ilişki aynı heyecanları uyandırmayacaktır, değeri bilinmelidir o yaşların.
Öncelikle, çok klişe bir cümle kurarak şunu söylemek isterim ki, "16 yaşında sevgili olmak gerçekten dünyanın en güzel duygusudur" bunun da yanında, toplumun bize verdiği özgürlüğü de hunharca kullanıp, tüketmemeliyiz. Tabi, insanların nasıl bir hayat yaşadıklarını, nasıl bir aileden geldiğini, aldığı ahlakı bilemeyiz. Bundan dolayıdır ki, yolda gördüğümüz herkesi düşüncelerimize dayalı olarak yargılayamayız. Evet, aynen öyle, konu dışına çıkıyorum.

ergenlere hayatı öğretmek, her babayiğidin harcı değildir. hele hele osmanlı tokatıyla yola getirmeye çalışıyorsanız, bu insanlık dışı bir şeydir. Düşünsene, senin düşüncelerinin aksini savunan birisi de beyninde zuhur eden bir şey yüzünden ağzının ortasına bir yumruk geçirip, daha sonrada sana yaptığın şeyin yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor. yanlış, hepsi yanlış, bir yazıyı okurken, yarısında "bu da benim bir senaryomdur" diyeceğini düşünerek okumama rağmen, hayır, tam aksine, ben tokatı koydum, ve ergenleri yola getirdim "ve bunu da allah için yaptım, huzurluyum" edasıyla gözgöze geldim. herkesin düşüncesine saygı duymak istiyorum ama, kimi zaman mümkün olmuyor be arkadaşım. yazıktır, günahtır, şiddete hayırdır, bunu böyle ulu orta yazıp böbürlenmekte yanlıştır.
bazı uludağ sözlük yazarı abilerinin, alenen dövmekle tehdit ettikleri masumlar.

(bkz: klavye delikanlısı)