bugün

fiyat performans açısından senenin en iyi konseriydi.

konser için cuma gününden istanbul'a gelmekle hata ettiğimiz, fakat bir o kadar da eğlenmemize sebebiyet verdi. sanki bursa'da bize alkol vermiyorlarmış gibi alkole abandık. hayır bir de emanetçi evinde kaldığımız düşünülürse tam bir rezillik, fakat keyifli.

konser parasından çok ulaşıma para verdik. ulan otobüs yolcu fiyatı 3.5 lira olur mu? dolmuş desen 1.5 lira. vapur 1.75. ebemi sikti ulaşım.

neyse, konsere gelirsek; saat 11:30 civarı kapıların önünde beklemeye başladık. sıcaklar iyice bastırınca 1 litre suyu kafadan aşşağı boşaltarak azda olsa rahatladım. saat 14:00 civarı kapılar açıldı ve normal biletin en önlerinden yerimizi kaptık. fakat bu sahne önü sınırını utanmasalar çimenlere kadar götüreceklermiş. 10 metre boşluk vardı. biz normal biletin en önünde fordlanırken, sıkış tepiş ebemiz sikilirken, adam gelmiş önüme yavşak yavşak hareketler yaparak, geniş alanda eğleniyor. eğer konser anlayışı böyleyse, ben bu organizatörlerin amına koyayım. tuvalete bile gitmedim hıncımdan.

malt; çok fazla kalmadılar sahnede. koyun psikolojisiyle kalkıp dinledik. performansları iyiydi. fakat whitesnake ve judas priest'in olduğu konsere verilmeleri anlamsızdı. badluck dönemi olsaydı çok iyi olurdu, fakat bu grup ile anlamsızdı.

pentagram; bu grubu sevmesem de en büyük ayıbı bunlara yaptılar. hem seslerini kıs, hem de tekrar çıkarma. bu arada metaboy mudur, nedir, senden hala hoşlanmıyorum. ergen mıknatısı lan herif. arkamdaki tıfıllar "mitiiiiiiiiiin, mitiiiin" diye çığırmaktan kulağımı sikti.

Whitesnake; best years ile giriş yapıp bu bünyeyi mest etmiştir ki zaten o giriş bekleniyordu. david, uzaktan hala karizma gözüküyordu. yakındakiler öyle demedi *. ne kadar aciz bir seyirci olduğumuz da ortaya çıktı. bilader, canım, bebeğim bari şarkıyı bilmiyorsun, söylemeye kalkma. ömründe bir is this love duymuş ol. love ain't no stranger'da girişte çok iyi söylediler ki david'in suratının asılması en arkalardan hissedildi. ve erken bitirdiler. en azından 3 4 parça daha bekliyordum. başlı başına klasikler çalınmadı. fakat en dikkat çeken hareket ise david eli sikinde sahnede dolaşırken çıldıran kızlar ve erkeklerdi. şu hareketi ben yapsam, abov. ve drum solo; baterist arkadaşlarımın durmadan küfürler etti. bir moby dick değil diyerek saygı göstereceğim, ama çok çok iyiydi.

judas priest; uzun uzun yazmak istemiyorum, mükemmeldiler. rob halford çığlık attıkça güvenlikçilerin surat ifadeleri ile daha da şenlendi konser. 2.5 saat kadar sahnede kaldılar. "o küçük götlerinizi kaldırın da ses çıkartın" dedikçe çığırdık. fakat son yarım saat, ki painkiller bu araya giriyor, yorgunluktan belim ağrıları içinde dinlemek zorunda kaldım. hatta yorgunluktan esnedim. küçük dilim boğazıma kaçıyordu üstelik. breaking the law seyirciye bırakılarak efsane oldu. fakat bir o kadar da rezil. aga şarkıyı bil be. valla, bak konsere gelmeden bi ezberle bari. "lalala lalala birikin laaaa birikin laaaa" diyeni duydum lan.

fakat geldik en cafcaflı bölüme. electric eye'da ortadaki gözün saçtığı şimşeklerin üçgen olacak biçimde bitmesi çok enteresandı. neden acaba?
harika ötesi bir performanstı.

rob halford'un her çığlığı içten içe "abi bırakıp gitme be noolur ya" dedirtti. breaking the law çalındığında sahne önünde arbede çıktı, şarkıya mükemmel eşilik edildi. elemanlar seyirciye fazlasıyla ilgi gösterdi, karşımızda soğuk bir grup yoktu, seyirci diyaloğu süperdi...

diğer yandan -özellikle sahne önü için söylüyorum- izleyen kitle gayet boktandı. whitesnake için söylediklerim bunda da geçerli. (#12395633)

konser başlamadan önce piyasa modunda ön sıralara geçmek için milletin üzerine çullanan, sonra da judas ile alakaları olmadığı için konserin yarısında çıkmaya çalışan bir takım mallar vardı ve bu mal sayısı ön sıralar için yarıdan çok daha fazlaydı. son parça çalınırken arkaya doğru ilerlediğimde çok daha kaliteli bir kitle olduğunu gördüm, herkesin elleri havada bağıra bağıra eşlik ediyorlardı. herhalde konseri sahnenin sol tarafındaki bar kısmında izlesem çok daha fazla keyif alırdım.

yine de judas harikaydı diyebilirim. biraz buruk bir keyifle ayrıldık konser alanından. ya abi gitmeyin işte amk, of...
purple concertsin yine yeni bir organizasyonda sınıfta kaldığı konser.

-sahne önü dedikleri alan tam alanın neredeyse yarısı kadardı. insanlardan daha fazla ücret alıp normal yerden izlettirmek gibi bir şey bu. bunu bir kere daha yapmışlardı. artık kaç tane sahne önü bileti sattılarsa. bir kere adı üstünde "sahne önü" sahnenin birkaç metre önünde olur, 20 metre uzağında değil. neyse.

-tuvaletler bir önceki konserlere göre daha insancıldı. en azından içerideki oksijen miktarı biraz artmış. performans aralarında yine yüzlerce kişi hücum etti ve inanılmaz kuyruklar oluştu.

whitesnake ve judas priest performansları harikaydı ve bu nedenle organizasyona gölge düşmedi. david coverdale ve rob halford yine frontman lerdi, yine çoşturdular. özellikle judas ın playlisti harikaydı ve sahnede iki buçuk saat civarı kaldılar.
bu seneki organizasyonlardaki ses ve görüntü kalitesinin devam ettiği bir etkinlikti.

önce malt çıktı sahneye. pek alakalı bir grup değildi belki ama yine de ziyafetten önce kulak pasımızı sildi, eğlendirdi biraz da.

sonra pentagram çıktı. uzun zaman sonra ilk defa canlı görmenin hafif bir mutluluğu içerisinde dinlerken bir anda sesler azalmaya başladı ve sonra ortaya çıktı ki ösym akşam üstü sınav yapıyormuş da müzik kapatılmış. yarım kaldı adamların konseri ve ösym'ye çok sayıda saygı, sevgi gönderdi izleyicilerimiz. ulan akşam üstü sınav mı yapılır? sınav dediğin sabahtan olur biter taze kafayla. ayıp.

ve special guest olarak geçen fakat kendi başına ayrı bir headliner olan whitesnake. ama önce günün başına gidelim. normal bilet alanının en önünde bir ses çadırı vardı. onun önünde yerimizi aldık ve hemen yanımızda whitesnake ekipmanlarıyla uğraşan bir adam dikkatimizi çekti. hem bu kadar yakınımızda duruyor hem biz konuşmuyoruz ayıp diyerek muhabbeti kurduk adamla. muhtemelen ses mühendisiydi sormadık fakat whitesnake'i çekip çevireni, baş müzakerecisi ve her bir şeycisi brad ile tanışmış olduk. arkadaşım şapkasını istedi, konserden sonra veririm dedi, sonra da çaldırdım dedi fakat inanmadık tabi. tişörtünü istedik sonra, çıplak mı gezeceğim dedi onu da vermedi. e bari gel fotoğraf çekilelim dedik, kafanız mı güzel benle fotoğraf çekileceksiniz dedi. tam kafa adamdı sağolsun suları bedavaya getirdik. ne zaman susasak o ekip için ayrılmış içecek kutusundan çıkarıp sularını bizimle paylaştı.
neyse whitesnake sahneye çıktıktan sonra coverdale'in performansına hayran kaldık haliyle. zaten brad'den öğrenmiştik coverdale'in boğazındaki hastalığın geçtiğini. çok kaliteli bir konserdi. iki gitarın şovu da güne damgasını vuran güzelliklerden biriydi fakat o davulcunun yaptığı şov tek kelimeyle mükemmeldi. bagetleri bitirene kadar çaldı, baget kalmayınca elleriyle çalmaya başladı davulu. arkadaş hiç mi acımaz elin? bagetle çalar gibi ses verdi herif helal olsun dedirtti ve tabii ki türk insanının iyi bir şey yapan insanı küfürle övmesinden dolayı baya küfür yedi. whitesnake indikten sonra brad abimiz bir setlist ve havlu hediye etti. eh ona da şükür.

ve benim için günün en önemli anı epitaph perdesinin inip de arkada judas priest'i gördüğüm andı. kelini öptüğümün halford'ını görünce artık ölsem de gam yemem dedim. hayatımın en önemli ve en özel anıydı halford'ın o dimdik duruşunu görmek, sesini duyabilmek ve özellikle ona eşlik edebilmek benim için eşsiz bir şeydi. tabi bunun yanında scott travis, glen tipton ve ian hill'i de unutmamak lazım. kk downing'in gruptan ayrıldığını bilenler bilir. onun yerine richie faulkner gelmiş. o da gayet kaliteli bir iş yaptı ama kk'i görmeyi isterdim orası da ayrı konu. 8:30'dan 22:45'e kadar müthiş bir ziyafet çektim. brad ile yan yana izledik konseri. aramızda demirler vardı ama olsun o kadar. * neyse efendim halford'ın çığlıkları öyle bir şeydi ki yani baya uzak bir mesafeden duyan olmuştur diye tahmin ediyorum. o yaşta o ses helal olsun dedirtti. az bilinen şarkılarıyla da coşturabileceğini gösterdiler. breaking the law'u tamamen seyirciye bırakacağını tahmin ediyorduk ki öyle de oldu. güzel bir konserdi ve living after midnight ile kapanışı yaptılar. son konser için gerçekten inanılmazdı. ayrıca scott travis'i ilk defa mikrofona konuşurken gördüm. hem de seyirciyle yani. bilmem başka yerde denk gelememiş de olabilirim. onlar buraya gelmeyecek olsa da bir kez daha gidip ben izlemek isterim.

bir sonraki konser incelemesinde görüşmek üzere. sağlam kalın
yine maiden konseri gibi sabahın 5'inde konser alanına gidenler olur diye düşündüğüm ve arkaşa gece 1'de gidip orada uyumayı önerdiğim, arkadaşımın da kabul ettiği konserdir. ne var ki uyuyakalmışız ve sabah 5.30 gibi konser alanında olduk. tabii konser alanında kimsecikler yoktu. hatta öğlen 9-10'a kadar bile çok az insan vardı. ne olursa olsun en önden izlemek için yaptıklarımıza değdiğini rob halford'u görünce anladım.
beklemediğim şekilde zevkli geçen konser oldu. ayrıca sürpriz bir şekilde sahne önünden izlediğim konser oldu. sahne şovları, elemanların performansı, halford'un çığlıkları, her şeyiyle güzeldi. breaking the law'ı tamamen seyirciye söyletti. ayrıca kapanışı living after midnight ile yaptılar. güzel bir veda oldu.
malt'ın çok alakasız kaldığı konser etkinliği. hayır kınadığımdan değil sonuçta sanatçılar. bu festivale gidip küfür yiyecek boşuna.
etkinlik programı belli olmuştur. şöyledir:

kapı açılış: 14:00
malt: 15:00 - 15:45
pentagram: 16:15 - 17:30
whitesnake: 18:15 - 19:30
judas priest: 20:30 - 22:45
Elimde bir adet sahne önü bilet bulunan konserdir. ilgilenen arkadaşlar durmasın iletişime geçsin.
pentagram'ı anladık da malt ne alaka? badluck grubu öldü beyler, tekrar canlanmayacak. malt'ın metal müzik dünyasında yeri yoktur.
(bkz: 10 temmuz 2011 judas priest konseri zirvesi)
sahne önü biletlerinin tükenmesi sebebiyle hayal yıkan konserdir.
süper geçeceğini düşündüğüm konserdir. bakalım. bilet alsam mı acaba diye düşünmekteyiz.
fazlaca ucuz bileti olan konserdir. whitesnake'i de dinleyebilmek daha bi mutlu etmiştir.
whitesnake, pentagram ve malt'ın da sahne alacağı konser.

en sevdiğim 10 gruptan 2 tanesinin aynı gün arka arkaya konser vermesi bu bünyeyi orgazmdan orgazma sürükleyecektir.

--spoiler--
hell bent, hell bent for leather!
--spoiler--
sahne önüne tereddütsüz 150 lira bayıldığım konserdir. Zaten 2008'dekini de kaçırdım, artık farz olmuştu buna gitmek. Üstüne bir de Whitesnake! Bir de Pentagram! Gökalp Ergen'in vokaline bir kalite kontrol yapacağız artık. Bomba konserdir, sabırsızlıkla bekliyoruz efendim.
bon jovi konseri kombine bilet sahipleri, konseri normal yerden izleyecekmiş. o kadar para ver, normal yerden izle, güzel işmiş valla.
malt grubu da ön grup olarak dahil olmuş etkinliğe.
Judas priest'i 2. ve son kez türkiye'ye uğrayacağı etkinlik. alt grup whitesnake ve pentagram olarak açıklanmış.

bilet fiyatları da gayet uygundur.

190 boyunuz varsa, normal bilet ile sahne önü keyfi yaşamamanız için bir sebep yoktur *.
istanbul semaları bir kez daha halford un priest is back haykırışıyla bir daha kutsanacak. whitesnake le beraber priest i maçka küçük çiflik parkta izleme ihtimalini hiç düşünmemiştim. gül gibi kuruçeşme arena varken burada küçük çiflik parkta yapmak çingeneliğin en büyüğü olacaktır ama bu götlüğüde oraganizatör beylere bağışlıyorum.
yardırılacak konserdir. judas görmeden ölürsek ı ıh olmaz. amma ve lakin ki ciddi ciddi bu yaz ki konsere gidecek meblağ düşündürmüyor değil.
gitmeye çalışacağım konserdir
gitaristlerden k.k downing' in olmayacağı konserdir. maalesef.
kaynak: [http:// http://www.rockndark.com/...ten/judas-priestte-ayrilk]
bilet fiyatları şöyledir.

sahne önü - 154.00 tl
normal - 78.00 tl
Judas Priest'in whitesnake ile aynı günde çıkacakları konser etkinliği. tanrılar ve onların aşık oğulları.

http://web03.biletix.com/etkinlik/mljud/turkiye/tr
güncel Önemli Başlıklar