the horsemen

"Kötü filmlere, vasat filmlere bayılırım. Vasat filmler beni çekerler, ben onları en uygunsuz anlarda bile fark ederim. Bazen yolda yürürken önüme bir gazete sayfası uçar, War of the Worlds afişi oracıktadır, bir cafede otururken pencereyi açarım ve önümdeki sinema dergisinin sayfaları gelişigüzel açılır ve The Mist önümde, gözlerimi alamayacağım kolpalığıyla duruyordur. Vizyona kötü bir film girdiğinde Perşembe gecelerim uykusuz geçer, o sığ filmin beni sarıp sarmalayacağı matineyi düşlerim.

işte 2009 yapımı The Horsemen filmiyle de tanışıklığım böyle oldu. Hemen filmle ilgili iMDB bilgilerini verdikten sonra konusundan bahsedeyim istiyorum:

Yönetmen Jonas Akerlund (isim tanıdık geldi mi?) başrollerde Meg Ryan'ın eski helâli Dennis Quaid (Far From Heaven, Vantage Point, Any Given Sunday ve I Never Promised You A Rose Garden diyerek özetleyebilirim) Ziyi Zhang (Hero) ve genç aktör Lou Taylor Pucci var. iMDB'de notu şimdilik, şaşırtıcı şekilde yedi nokta sekiz.

Aidan Breslin (Quaid) Adlî Ontoloji (you know dude, Forensic Onthology) uzmanı, eşini kanserden kaybetmiş iki çocuk babası (büyük oğlan Alex, L.T. Pucci) dağınık, bunalımlı ve kaçtıkça işkolik biri olup çıkmı bir dedektiftir. Bordrosuna çaktırmadan göz attığımızda Detroit Polis Departmanı'ndan maaş aldığını görüyoruz.
Sıradan bir iş gününde Aidan'ın uzmanlık alanına giren gizemli bir suç işlenir. Ve birkaç gün içinde bu kıvılcım, okült öğeler içeren bir dizi cinayetin de başlangıcı olur. Cinayetlerin kendilerine Mahşerin Dört Atlısı adını veren birileri tarafından ritüeller şeklinde işlendiğini fark eden Breslin önce kurban sandığı sonradan suçlulardan biri olduğunu itiraf eden Kristen'in (Zhang) akıl oyunlarıyla mücadele ederken hem büyük gizemi hem de son kurbanın kim olduğunu çözmeye çalışacaktır. Konumuz aşağı yukarı böyle.

Anamorph gibi hayalkırıklığı yaratan bir polisiye gerilimden sonra Holywood daha kötüsünü yapmak için kolları sıvamış olsa gerek ki, sığ senaryosu, filmin hemen başında rahatça çözülebilecek gizem fukarası kurgusu ile kolpalığı bir adım öteye taşıyor. Quaid senaryonun kurbanı olurken, Zhang bizzat kötü oyunculuğuyla filmi renklendiriyor.
Breslin'in tüm derdi babasıyla iki saat fazladan geçiremediği, iki uyduruk maça beraber gidemediği için afra tafranın tavanına vuran ve işi iyice abartan soluk benizliği huysuz oğlu ve bağları bir çekişte çözülen gizemi, bir türlü göremediğimiz zeki cinayet kurgusu, havada kalan okült göndermeler; derinlikten çok uzak karakterler ile harmanlanınca ortaya vasatı zorlayan bu kötü (DC, C- falan) film çıkıyor. Cinayet motivelerinin emo-gençlerimizin dramları olması da kıyasıya komik. Oysa kağıt üzerinde, işkence setleri, okült minyatürler, incil'den alıntılar, sorunlu dedektifler, tehlikeli kadınlar, sapkın ilişkiler, toplum mağdurları vs. her şey mevcut.

Yazımızın başında yönetmenin isminden bahsetmiştik. Filmini karlarla kaplı bir vilayette, uzun metrajdaki tecrübesizliği ama iyi niyetiyle okült öğeleri kullanmaya çalışarak çeken isveçli Jonas Akerlund, Robbie Williams'tan Madonna'ya, Blink 182'den Ozzy'ye birçok ünlü ismin ödül alan kliplerinin yönetmeni. Ama beni kalbimden vuran şey var ya, o da efsanevi black metal grubu Bathory'nin eski davulcusu olması. Ya, nerden nereye, rızık neredeyse Jonas'ım da orada.

Sonuç olarak, "Quaid nerelerde lan?", "Oha Akerlund film mi çekmiş!", "Haydi kolpa bir filme gidelim kanka" iç ve dış seslerinden herhangi birini duyuyorsanız gidin, duymuyorsanız o parayla elbette alkol alın veya kumar oynayın."

kaynak: ben (http://viskosite.blogspot...-4-imrahoru-horsemen.html)