bugün

entry'ler (73)

us open

bu sene rafael nadal ve serena williams teklerde şampiyon olmakla birlikte sırasıyla 3,6 ve 2,6 milyon dolarlık ödülleri de almış bulunuyorlar.

ikisi de oyun tarzlarıyla tenis severlere keyifli saatler yaşatmaya devam ederler umuyoruz.

victoria duval

17 yaşındayken eski şampiyon sam stosur'u us open 2013'ün ilk turunda mağlup ederek tarih yazmış olan yetenekli amerikan tenisçi. buraya da yazmış olayım: yeni bir serena williams geliyor.

us open

en son yazılan girdinin geçen sene yazılmış olması ve o yazının da bana ait olmuş olması durumundan mütevellit, biraz önce 17 numaralı korta bir sincabın girip türlü hareketler yapıp tribüne çıkıp maçı izlemeye başlaması olayını anlatsam da kimsenin umrunda olmayacağının gayet farkında olduğum turnuva. ama ben entry'mi girerim şef, hiç çekinmem, yabancı yok zaten; kimse yok.

makine mühendisliği

sağlam birer makina mühendisi olmak isteyen meraklı gençler varsa, onlar için üç beş paragraf karalayalım.

işe yaramak istiyorsanız farkınız olacak; fakültedeki kız/erkek oranı gibi muhabbetlerle bir yere varan olmamıştır, hayır komik de değildir; iticidir, özenmeyin. aynı şekilde: bizim sınıftan 4 senede bitiren çıkmadı, yok efendim makine midir yoksa makina mıdır vb gereksiz sözlere takılmayın, zira memlekette barajı geçen hemen herkesin makina mühendisliği okuyabilmesinden mütevellit, kimin ne amaçla makina (veya mühendislik) fakültesine geldiği tartışmaya açık bir noktadır.

gelelim asıl konuya..

makina dediğin teknik sistem, içerisinde gerçekleştirdiği enerji çevrimi sayesinde faydalı iş yapar. örnekse: motorlar (ısı, hidrolik, elektrik) ve iş makinaları (takım tezgahları, tüm taşıma sistemleri, hidrolik ve pnömatik)

tesisat dediğin teknik sistem, içerisinde malzeme çevrimi gerçekleştirir. örnekse: fırın, rafineri, klima vb.

son olarak cihaz dediğin teknik sistem, içerisinde bilgi çevrimi gerçekleştirir. örnekse: telefon, projeksiyon, elektrokardiyograf vb.

makina mühendisinin görevi ise: yukarıda belirttiğim, insan gücünü ve sezgilerini artırmaya yarayan makina, tesisat ve cihazların tasarımını ve üretimini gerçekleştirmek, bu alanda yeni teknolojiler üretmek, üretim esnasında bakım-onarım veya sonrasında kalite kontrolünü üstlenmek, bu sistemleri pazarlamak veya çeşitli seviyelerde yöneticilik yapmaktır. bizzat iş hayatına giriş yapıp çıkış yapamamam ihtimalinden dolayı (zira hakikaten çok uzun hikayedir, ayrıca bunları bilmek size yeter) hiç değinmiyorum.

makina okuyan öğrenci, tüm bunları gerçekleştirebilecek donanımı kazanabilmek için çokça teknik ağırlıklı ders alır, çoğu zaman da (okuluna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir) ödev, proje ve sınavlarla bunalır. bu proje ve derslerin içinde yine teknik ağırlıklı bilgisayar destekli çizim (cad) ve mühendislik programları (cae,cam vb.) da yer alır. tabi gözünü sevdiğim memleketindeki çoğu makina fakültesinde bırakın anlaşmalı bilg. programlarını; bilgisayar dahi yoktur. bu yüzden mümkünse gideceğiniz okulun laboratuvar olanaklarına özen gösterin. bunların dışında insan ilişkileriniz, kendinizi ifade edebilme ve sunum yapabilme yetiniz de çok önemlidir. bunların gelişmesi için de aylarca uğraştığınız projeleri arkadaşlarınızın ve hocalarınızın huzurunda sunarsınız, rezil olduğunuz da olur, lakin okulun amacı öğretmektir, tecrübe ederek az çok öğrenirsiniz. ayrıca yaz dönemlerinde çeşitli firmalarda staj yaparsınız; böylelikle mezun olmadan iş hayatını, makinaları, atelyeleri, insan ilişkilerini, çalışma disiplinini vs. görmüş olursunuz.

dikkatli okuyun, zira makina mühendisliği tercihi yapacaklar için çok kıymetli tavsiyelerdir:

- okuduğunuz bölümün ingilizce eğitim veriyor olması size çok avantaj getirir, ayrıca laboratuvar ve kütüphane olanakları da mühendislikteki temel eğitiminiz açısından çok önemlidir (gönül tabiki güzel bir şehir veya semt ister, ona siz bakın..)

- temel mühendislik derslerini alırken öğrenmeye çalışın, örneğin malzeme, mukavemet, sayısal analiz, akış, makel vb. yani sadece sınavı geçeyim diye bakmayın (tabi farklı olmak istiyorsanız) ve ortalamanızı yüksek tutmaya dikkat edin, hiç beklenmedik bir anda ortalamanız düşük olduğu için hayallerinizi gerçekleştiremeyebilirsiniz.

- ingilizce yazma ve konuşma kabiliyetinize kesinlikle tüm lisans hayatınız boyunca çok önem verin, zira türkiye'deki çalışmak isteyeceğiniz tüm firmalar için neredeyse en önemli özellik budur. mümkünse ielts, toefl vb bir sınavla ispatlayın. ingilizcesinin yeterli olduğunu bir şekilde ispatlayamayan makina mühendisi 2000 liranın altında bir maaşla işe başlamaya mahkumdur. ayrıca dil kursuyla filan ingilzce öğrenilmez. yurt dışına çıkın (wat, iaeste, erasmus vb)

- bilgisayar becerilerinize kesinlikle tüm lisans hayatınız boyunca önem verin. cad ve cae vb simülasyon programlarını az da olsa kullanamayan bir makina mühendisi ilerde çok zor durumda kalabilir.

- erasmus ile yurtdışında, fakültenizin anlaşmalı olduğu iyi bir üniversiteye gidip bir sene okuyun. birçok avantajı vardır. eğitim, kültür, tecrübe.. ayrıca yurt dışına çıkıp devlet hibesiyle okumuş öğrenci, şirketlerin gözünde de farklıdır.

- ysz stajlarınız için iddialı şirketleri kovalayın. örneğin savunma sanayindeki bazı önemli firmalar. böylece bu firmalarda yaptığınız tecrübeleri mezuniyetten sonra referans olarak kullanırsınız. staj için bu tip yerlere kabul almanızda ortalama, ingilizce, erasmus vb şeyler etkili olabilir (torpilin haricinde)

- son sene yaptığınız tasarım ve bitirme ödevleriniz iddialı olmalı. hiç bir geleceği çok parlak bir girişimci makina mühendisi düşünemiyorum ki hocasının kapısını çalsın ve 'hocam benim tasarım proje zamanım geldi sizde neler vardı acaba? onlardan bir tanesini seçeyim..' desin. projeniz özgün olsun, mezuniyetten sonra gururla biz bunu yaptık diyebilin ve sorulduğunda adam gibi anlatabilin. size birçok kapı açabilir.

- stajlar bittikten sonra son iki sene part time olarak bir fabrikada çalışın. kurumsal bir firma olursa çok mühendislik yapmazsınız fakat ilerde iyi referans olur. küçük bir fabrikada yaparsanız üzerinize muhtemelen çok yük düşer ve iyi tecrübe sahibi olursunuz, bu yüzden her ihtimalde part time iş iyidir.

- (erkek adaylar) lisanstan sonra askere gidin, yasaya göre askerlik hizmeti zorunluysa ve siz gitmemişseniz; bu durum sizin iş bulma veya işte yükselme süreçlerinizi olumsuz etkiler. ayrıca çoğu şirkette maaşa dahi yansır. gidin kafanız rahat olsun.

- yüksek lisans, doktora yapıp belirli bir alanda uzmanlaşabilirsiniz. ne tür bir işte çalışmak istediğinizi okurken belirleyeceğiniz için, uzmanlık konusuna da okurken karar verirsiniz. benim düşüncem; tıpta uzmanlık nasılsa mühendislikte de öyledir. teknik anlamda bir mühendise ihtiyaç varsa, 4 yıllık lisans mezunu mühendis onun üstesinden gelemez (bir pratisyenin kalp ameliyatı yapmaması gerektiği gibi), örneğin bir pompa üretilecek. bunun içinde ısısı var akışı var malzemesi var, konstrüksiyonu var. bunların hepsi makina mühendisliğinin uzmanlık alanları. lisans mezunu mühendis bu işe kalkışırsa (ki zaten muhtemelen askerlikti, nişandı vs unutmuştur) o makina verimsiz olur. her işin hakkını üstadı vermelidir. akışta uzman bir doktor makina yüksek mühendisi ile lisans mezunu makina mühendisi bir değildir.

lakin uzmanlığın meyvesini de yiyebileceğiniz gibi, türkiye'de uzman mühendis olmak çok da gerekli değildir zira çalışmak isteyeceğiniz kurumsal şirketlerin mühendisliği avrupa'dadır. siz memlekette sadece üretim planlama, kalite, pazarlama, yönetme vs yaparsınız (bazı firmaları tenzih ediyorum).

+ tekrarlıyorum, makina mühendisi olacak adaylar için çok kıymetli bilgilerdir, gönlü olan paşa paşa okur.

uludağ üniversitesi bilgisayar mühendisliği

bilgisayar, bilişim, yazılım gibi konuların öneminin yeterince anlaşılmadığını ve bazılarının vizyonunun ne kadar dar olduğunu kanıtlayan, mevcut olmayan bölümdür.

yani onlarca üniversite açılacağına, (güya) köklü üniversitelerin kalitesi artırılsa mis gibi mühendisler çıkacak piyasaya ama yok; adamlar ya laboratuvarsız ya da 70 li yıllardan kalma teknik yapıtlarla deney yaparak mezun oluyorlar. gidip bilmem nereye üniversite, rektörlük binası kıl yün açacağına; bursa'ya bilişim fakültesi kurarsın, efendime söyleyeyim mühendislik fakültesindeki laboratuvarları yenilersin ya da eksikleri tamamlarsın.

dünya ile yarış halinde olabilmesi için bir ülkenin üretim gücü olması gerekir. 1940 larda insanlar bilgisayarda program yazıyordu ve şimdi de çoğu ev eşyası, tüm ulaşım araçları ve savunma teknolojileri bilgisayar sistemleriyle çalışırken biz halen en büyük üniversitelerimizden birinde 4 yıllık eğitim veren bir bilgisayar departmanı bulundurmuyoruz. üreteceğin makinanın beynini sen geliştiremezsen ve hep dışardan almak zorunda kalırsan, durumun aynı böyle olur işte.

küçük bir analiz yaptığımızda, görüldüğü üzere geri kalışımızın nedenleri çok açık.. ama ben size söyleyeyim: uludağ üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği bölümü olsaydı, bir lab açarlardı, ona da 25 tane zorlama bilgisayar koyarlardı ve bu bilgisayarlar 2050'ye dek kullanılırdı. bu düşüncemi ütopik bulan olursa, aynı üniversitenin mevcut mühendislik lablarını gezebilir.

insanlar bir taraflarından uydurmuyorlar bu mühendislik dallarını arkadaşlar, hepsi önemli ve hepsini kullanabilendir bugün uzaya çıkan, pozitron çarpıştıran, tıpta, otomotivde, savunmada, gıdada ve ekonomide önde olan.

us open

gün itibarıyla 2013 yılı maçları başlamış olan turnuva. ilk turda serena - schiavone ve nadal - ryan harrison eşleşmeleri ilgi çekici olmuştur. rahatsızlığından dolayı venus williams'ın ilerleyen maçlarda çekilip çekilmeyeceği merak edilendir.

andy roddick

del potro'ya us open 2012 4. turunda mağlup olarak birkaç dakika önce, kortlara profesyonel olarak bir daha gelmemek üzere gözyaşlarıyla uğurlandı. saygılı, esprili, bazen yaramaz oyuncuydu; o şapkayı sonunda çıkarıp lacoste'tan başka t-shirtler de giyer artık.

us open

kim clijters hem teklerde hem çiftlerde erkenden elendi ve emekli oldu, andy roddick son turnuvası olduğunu söyledi, tsonga da 3. tura gelmeden çoluk çocuğa elendi, davydenko 2-0 dan maçı fish e verdi, nadal sakat olduğu için zaten turnuvaya katılamadı, djokovic in sevgilisi tribünde deliler gibi el çırpmaya devam ediyor.. 2012 us openda 4. gün itibarıyla durum bu.

andy roddick

son profesyonel maçlarını 2012 amerika açık tenis turnuvasında oynayan, devam etmek için yeteri kadar güçlü olmadığını söyleyen hızlı tenisçi. seneler boyu federer yüzünden gülmedi bu çocuğun yüzü, hep arkalarda kaldı; şimdi de gidiyor işte..

juan jose padilla

7 ekim 2011 cuma günü ispanyanın zaragoza kentinde marques isimli boğa ile cebelleşirken, boğa güreşlerinin son günlerini yaşadığı ispanyada, marquesin son şakasını yapmasıyla; yüzüne boynuz darbesi alıp yüzünün sol tarafı dağılan, gözü çıkan ünlü matador. Sol gözündeki görüş kabiliyetini kaybetmiş; fakat o boynuz darbesinin beynine gelmemesi büyük bir şans olarak görülüyor.

isviçre

torino dan, arabayla alpleri yararak, çok uzun tünellerden geçerek, çokça otoban parası ödeyerek gidilebilecek, hakikaten huzurlu, içinde (bölgeye göre değişir, italyanca konuşulan yerler de var) genelde almanca ve fransızca konuşan anlayışlı, gün görmüş insanların bulunduğu, çokça lüks araçlarla karşılaştığım, belki de genel olarak biraz fazla sakin olan ülke.

alexandr dolgopolov

inanılmaz vuruşlara sahip, yetenekli, büyük başarılara imza atabilecek ukraynalı tenis oyuncusu. şuanda dünya sıralamasında 22nci fakat us open 2011 in sonunda sıralaması ne yönde değişir göreceğiz.

ana ivanovic

cok zarif tenis oyuncusu. us open 2011 4. turunda serena williams ile oynaması da buyuk şanssızlık.. keşke mağlup etse şu tosunu da, serena nın o tükenmez hırsıyla ana yı file önünde tebrik etmek zorunda kalışını izlesek.

beklenen edit: yine güldürmedi

kürt bir kızla evlenmeyi istemek

evlatliktan ret yeme istememle paralel olabilecek durumdur.. ne yapalim, bizde boyle.

eurosport

us open 2011 3. tur Nadal - Nalbandian maci yerine, bir bucuk saat boyunca atletizm tekrar yayini verip, beni us open radyosundan maci takip etmek zorunda birakan ve bu tur problemleri her sene yasatan, yine de sevdigim kanal; en azindan wimbledon disindaki(bunu da lanet olasi ntv spordan takip etmek durumundayiz) 3 grand slami sayesinde zor da olsa takip edebiliyoruz.

marsel ilhan

yine güldürmedi.

marsel ilhan

ikinci turda verdasco ile olan mücadelesinin eurosport'taki yayınının an itibarıyla (ilk set) eurosport 2'ye alınmasıyla, amerikan açık tenis turnuvasındaki performansını izleme keyfimin yarım kaldığı, servis avantajı olan, az biraz umut vadeden türk tenisçi.

robert bosch gmbh

robert dedenin 1886'da Stuttgart'ta kurmuş olduğu, %92 sinin bir yardım vakfına ait olduğu (robert bosch stiftung gmbh) teknoloji odaklı şirket. dünyanın en büyük 'otomobil parçaları' tedarikçisidir, hemen her otomobil şirketiyle iş ilişkisi vardır. sanıldığı gibi beyaz eşya değil; bosch'un yıllık ürün satışının %60 ı otomotiv teknolojisidir.

bosch ilk pratik magnetoyu keşfetmiştir; bu magneto: alternatif akım üretmek için kalıcı mıknatıslar kullanan bir elektrik jeneratörüdür ve içten yanmalı motorların daha ilk zamanlarında, yakıtı ateşlemek için gereken kıvılcımı sağlamıştır (yani robert dede tarla filan satarak girişmemiş bu işlere). şimdilerde ise ABS (kilitlenmeyen fren sistemi), TCS (yol tutuş kontrol sistemi), ESP (elektronik stabilite programı), gövde elektronikleri, oksijen sensörleri, enjektörler ve yakıt pompaları, bujiler, motor soğutma fanları alanlarında liderdir. elektrikli el aletleri, beyaz eşyaları, güvenlik sistemleri ve termoteknoloji dalındaki ürünleri zaten yeterince bilindiği için detayına inmiyorum.

tahmin edilebileceği üzere, bosch fabrikaları çok iyi bir düzenle çalışır, üretimde kaliteyi artırmak için fabrika içinde destek kısımları vardır, her departmanında kaliteli çalışanları ve makinaları vardır. bosch fabrikalarının kalite ödüllerini pas geçmediğini de belirterek robert bosch'un bir sözüyle bitirelim: "ancak en iyi niyetlerle, en kaliteli hammaddeler, en ileri üretim teknikleri kullanılarak ve her aşamada titiz testlerden geçirilerek üretilen bir ürün bosch adını taşımaya layıktır."

technik fürs leben

robert bosch gmbh'nın türkçe'de 'yaşam için teknoloji' anlamına gelen sloganı.

robert bosch

Zamanında, şirket kazancının yardım işlerinde kullanılmasını vasiyet etmesi üzerine, şuanda robert bosch gmbh'nın %92 oranındaki hisse sermayesi bir yardım vakfı olan robert bosch stiftung gmbh'ya aittir. magnetoyla başlayan başarısıyla, şirketini yıllar yılı genişletmiş ve şimdilerde 285 bin kişinin çalıştığı büyük bir firmanın temellerini atmış. Şuanda dünyanın en büyük otomotiv yan sanayisidir. Bosch fabrikasında çalışmak birçok anlamda gurur verir insana, sağolsun varolsun..