bugün

van gogh adındaki kendini ressam sanan bir lavuğun gerçekleştirdiği eylem.

o zamanlar tabii radyo yok televizyon yok; reklamını yapamıyorsun. bu sefil de bi boka benzemeyen resimler yaptığından kimse siklememiş. ama bir şekilde meşhur olup köşeyi dönebilmek için arayışta. açlıktan ölmek üzereyken kulağını kesip yiyor ve hop yüzlerce yıllık şöhret. bir taşla iki kuş. hem şöhret geliyor hem de açlıktan ölmekten son anda kurtarıyor sahtekar.

ondan sonra yok çok ağır bunalımdaydı, aşık olduğu kadın için kulağını kesti filan. yemezler abicim. sene 2011; burda senin şöhretin bitmiştir van gogh efendi.

bundan sonra van gogh'a ressma diye beni okumasın lütfen; hatta siktirsin gitsin.
van gogh öncelikle lavuk değil, gerçek anlamda bir sanatçıdır.
kendisi aşırı yoksul ve dindar bir ailede büyümüş çeşitli psikolojik sorunları olan insandır. genelevde çalışan bir kadına aşık olmuş, zaman zaman da resim yaparken yağlı boyaları yiyip zehirlenmiştir. kulağını kesmesi şöhret adına değil rahatsızlığı adınadır. o da tamamını değil ufak bir parçasını kesmiştir. kesme sebebi de çok sevdiği ressam dostu paul gauguin'in kendini terketmesi sonrası girdiği bunalımdır.
bu sorunlar zaman zaman o kadar büyük bir hal almıştır ki bir hastane de tecrit dahi edilmiştir.
dünyada sarı rengi ve tonajlarını bu kadar güzel tonlayan birine lavuk demek kusura bakmayın ama cahilliktir.
sonra da heykellere ucube diyen bir nesil yetişiyor işte...