bugün
- islamcıların saç ile alıp veremediği nedir10
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası8
- gideon reid morgan jj34
- yazarlardan akıl almak11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması9
- fenerbahçe8
- jose mourinho25
- siradansiradisibiri8
- kuresele yavsayan gotler tam liste24
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması18
- meral akşener11
- küresel ısınmanın erkek kökünü kurutacak olması11
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir16
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması15
- anın görüntüsü10
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz9
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak23
- aydinoglu bombala22
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz15
- erkeklerin çoğunun yalnız olması11
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri9
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması15
- üstteki yazar sevdiği ve sevmediği iki şey11
- allah'ı seven insan9
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi16
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek12
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi14
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak15
- ellerim bos gonlum hos10
- ağzı göt gibi kokan erkek8
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- lise mezuniyet törenleri11
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı8
- sözlük bir tımarhane olsa doktoru kim olurdu12
- sokak köpekleri11
- magnum un 2 tl olduğu yıllar10
- erkekleri aşağılayan kadın9
- ali koç12
- sözlükten hatun kaldırmak24
- amerikan film klişeleri11
- magicovento14
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak13
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
- herkesle iyi geçinmek13
- uzay pornosunun adı ne olmalı17
- cinlerin musallat olma sebepleri21
Tanrı adil ve düzgün bir sınav yapacaksa, insanları tek ırk yapıp hepsine eşit şartlar vermesi daha mantıklı olmaz mıydı? Gönderecekse tek bir din göndermeli ve bunun da tüm insanlara mutlaka ulaşmasını ve tüm insanların rahatlıkla anlamasını sağlaması gerekmez miydi? Neden her dinin aslı sadece çıktığı coğrafyada yaygın olarak kullanılan dilde oluyor? Mutlak kudretli ve aynı zamanda bilge bir tanrı herkesin anlayabileceği bir dil oluşturabilir ve bunu gönderdiği tek din için uygulayabilirdi. O dinin aslına, asıl kurallarını içeren kitaba bakan herkes direk olarak anlayabilirdi ve bu çok daha adil ve mantıklı bir insanları "uyarma" şekli olurdu. Fakat tam aksine o dinin çıktığı coğrafya haricinde hiçbir insan "çeviri" yapılmadan o dini anlayamıyor. Çeviriler ise gene mutlak doğru olarak yapılamıyor. Tanrı, en azından çevirilerin mutlak doğru olarak çevrilmesini sağlayabilirdi. Çeviriler kendi arasında çelişki gösteriyor, bazıları kabul ediliyor bazıları edilmiyor, "onun asıl anlamı o değil "iddiaları sürekli olarak kullanılıyor...
Mutlak kudretli bir tanrı, eğer isteseydi herkese, her çağa, her topluma uygun ve herkesin kolaylıkla uygulayabileceği bir din yapabilirdi fakat hiçbir din her topluma ve çağa uygun değil, aksine her din kendi çıktığı coğrafyaya hitap ediyor. Örneğin Kutuplarda yaşayan bir insanın, çoğunluğu çöl yaşamına uygun olarak oluşturulmuş islamı uygulaması ne kadar mümkündür?
Neden teistlerin çok çok büyük bir bölümü dinini sadece çevre baskısı ve coğrafi koşullar yoluyla seçiyor? Her neyi iddia ederseniz edin, farklı bir ülkede, farklı bir çevre baskısı altında doğsaydınız aynı şekilde o toplumun dinini benimseyecektiniz. Belki de şuan ki dininizi savunduğunuz kadar onu da savunacaktınız.
Nasıl eğitildiğinizi düşünün. Ailenizin size neleri öğrettiği, çevrenizde her an gördüklerinizi, okulda gördüğünüz din derslerini düşünün. Çok büyük bir çoğunluğu aynı dinde olan ve günlük yaşayışları, dini eğitimleri hep aynı olan bir ülkedesiniz muhtemelen. Yaşadığınız her şey, tek bir din üzerine yoğunlaşmış durumda ve tek doğrunun şüphesiz o din olduğunu düşünüyorsunuz, çünkü bu şekilde eğitildiniz, gördünüz, yaşadınız, üstelik hayatınızın her saniyesini bunları görerek geçiriyorsunuz. Muhtemelen diğer dinlerin yorumunu gene sizin dininizle aynı olan kişilerden dinlediniz, kutsal kitapları (okuduysanız) taraflı okudunuz ve mutlak olarak kendi dininizi doğru olarak görerek, diğer dinleri "gene kendi dininizin yorumcularından dinlediğiniz şeylerle" yanlışladınız.
Şimdi bir dakikalığına durup düşünün, eğer %99'u bu dinde değil de, farklı bir dinde olan bir ülkede doğsaydınız ne olacaktı? Gerçekten şuan ki dininizi geri seçebilecek miydiniz? Yoksa doğduğunuzdan beri size dayatılan dini mi mutlak doğru olarak savunacaktınız? Objektif düşünen herkes için sorunun cevabı aynıdır.
Bu durumda, şans eseri doğduğunuz bölgeyle ilgili olarak bir dini seçmeniz ve o dinin doğru olma olasılığı nedir? Eğer yanlış dini seçerseniz sonsuza kadar cehennemde yanacağınızı düşünün. Bu durumda tek suçu yanlış coğrafyada, yanlış şekilde eğitilmiş ve belli kalıp fikirler dayatılmış birinin suçu nedir? Dünya'da ki en büyük kitlesi olan dini düşünelim, Hristiyanlık. Toplamda 2.5 Milyar insan bulunuyor Hristiyanlıkta. Eğer doğru din Hristiyanlıksa Dünya'nın geri kalan neredeyse 5.5 Milyarlık nüfusu cehennemde sonsuz acılar çekecek ve bu 5.5 milyarlık insanın -büyük çoğunluğunun- tek suçu sadece şans eseri doğduğu ülkenin şartlarına göre yetiştirilmesi. Her neyse, genel olarak bu durumda olan biz insanlar için, bu sınav gerçekten "adil" - "mükemmel" - "doğru belirleyici" midir ? Daha olduğumuz sınavın hangi dinin parametrelerine göre olduğunu bile kesin şekilde anlayamıyorsak, bu sınav ne kadar mantıklı olabilir? Ne kadar "adil" olabilir?
ödül - ceza
Yukarıda da gördüğümüz gibi parametreler belirsiz. Parametreleri belirlemek için bir dini doğru kabul edelim. Bu dinimiz X olsun. Xe göre eğer bu dine ve tanrısına inanmazsak, sonsuza kadar cehennemde yanacağımız eğer inanırsak ve iyi bir insan olursak ise mükemmel ödüller alacağımız söylensin, üstelik sınavın en başından söylensin bu.
Bu durumda sınav hala adil ve mantıklı bir sınav olamaz çünkü gerçekten bir sınav olacaksak ve bu adil bir şekilde gerçekten bizim iyi mi kötü mü olduğumuzu belirleyecekse bu sınavın sonucunda kazanacağımızı/kaybedeceğimizi bilmememiz gerekir. Bu şuna benziyor, bir hırsız geliyor ve kafanıza silah dayıyor ve diyor ki "Eğer bana paranı verirsen seni serbest bırakırım eğer vermezsen seni öldürürüm, özgür olarak seçebilirsin." Sanki espriymiş gibi, özgür olarak sınav olacağımız iddia ediliyor, fakat eğer istenilen şeyi yapmazsak "tanrı'ya inanmamak" gibi cehennem'de sonsuz acılar çekeceğimiz söyleniyor. Bu sınav ne kadar özgürce yapılabilir ki? Bir sınavda kafanıza silah dayanıyor ve sizden belirli şıklar işaretlenmesi bekleniyor eğer belirli şıkları değil de kendi başka fikirlerinizi işaretlerseniz sınav sonrası kafanıza sıkılacak. Bu durumu anlayabildiğinizi düşünüyorum.
Ayrıca, aynı şekilde sonucunun mükemmel olduğunu bilmemiz de sınavın adilliğini bozar çünkü bir insan gerçekten "iyi" olmak istediği için değil de, "sonucun da ödül var" mantığı ile iyilik yapıyor. Eğer bir tanrı gerçekten insanların iyi mi kötü mü olduğunu adil olarak belirleyip onlara cehennem veya cennet vaat ediyorsa, bunu onlara hiç söylememesi ve yaptıklarına bakması gerekir. Eğer ödül/cezayı baştan söylerse bu sınava girecekleri psikolojik olarak etkileyecektir ve dolayısıyla sınav adil şeklini kaybedecektir.
özgür irade
ilk bölümde de gördüğümüz gibi seçtiğiniz dinlerin, inandığınız kavramların çoğunluğu doğduğunuz bölge, çevre baskısı, yetiştirilme tarzı vb. ile alakalı. Bunu kanıtlayan en basit önerme örneğin X dini için inceleyecekseniz, X dininin yaygın olduğu yerde doğan çocukların belli bir yaşa gelince hangi inanışlara sahip olduklarına bakın. Çok büyük bir çoğunluğu zaten yaygın olan X dinini seçecektir. Ayrıntılı olarak birinci bölümde açıkladım. Bu durumda doğru dinin herhangi bir din olduğunu düşünürsek ve o dinde değilsek bu ne kadar "özgür" kararımız oluyor? Tam bir özgür irade ile seçim yapabiliyor muyuz?
ilk paragrafı unutup "kötülük" ve "iyilik" olarak değerlendirelim. Gene doğduğunuz andan itibaren sürekli olarak çevre sizi etkileyecektir. Eğer kötü bir ailede, kötü bir arkadaş çevresinde yetişirseniz ileri de kötü bir insan olma olasılığız daha yüksektir. Doğduğunuz an ailenizi sizin "özgür iradenizle" seçemeyeceğinize göre buna tam olarak bir "özgür seçim" gözüyle bakamayız. Aynı şekilde "iyi", "ahlaklı" veya "saygılı" gibi iyi olarak nitelendirebileceğimiz özellikleri taşıyan ve çocuğuna yani size çok iyi gösteren bir ailede yetişirseniz, ileride iyi bir insan olma ihtimaliniz çok daha artacaktır. Bu şekildeki bir sınavın "adilliği" ne kadar olabilir? Daha seçimlerimiz bile kendi tam özgür irademizle değilken parametreleri bile belirsiz bir sınav sonucunda ya sonsuz cehennem, sonsuz acı ve işkence kazanacağız ya da sonsuz cennet, sonsuz mutluluk. Oldukça sorunlu gözüküyor.
her şeyi bilen tanrı
Son olarak "her şeyi bilen bir tanrının" sınav yapmasının mantıksızlığına değineceğim.
Sorun şudur: Her şeyi bilen bir tanrının dolayısıyla bu sınavın sonucunu da kesinlikle doğru şekilde bilmesidir, tanrı her şeyi biliyor ve "kesin" olarak biliyor, bu durumda tanrının bildikleri kesinlikle olacaktır, tanrının bildiği şeyden dışarı çıkamayız. Bu durumda biz ne yaparsak yapalım, daha yaratılmadan önce bile hangi tarafa gitmeye hak kazandığımızı biliyordu tanrı.
Bu durumu şöyle örnekleyebiliriz, geçmiş yaşantınıza Y, gelecekte yaşayacaklarınıza X diyelim. "Her şeyi bilen" sıfatında olan bir tanrı, tabii ki sizin geçmişinizi biliyordur ve geleceğinizde neler olacağını da biliyordur yani tanrı "X" i de "Y" yi de biliyor, ama tekrar hatırlatıyorum tanrı, tahmin etmiyor "kesin olarak" biliyor. Bu durumda, tanrının bildiği şeyler kesinlikle olacaktır değil mi ? Yani sizin "X" iniz de ne olacaksa, zaten tanrının bildiği şeyler olacak demektir ve tanrı "kesin" olarak biliyorsa, onun bildiğinin dışına çıkma, yani onun bilmediği bir şeyi yapma gibi bir ihtimaliniz de yok.
Yani ne yaparsanız yapın, tanrının bilmediği bir şeyi yapamazsınız. Çünkü tanrı her şeyi "kesin", "%100" doğru olarak biliyor. Bu ihtimalin dışına çıkılamaz.
Bu durumda, tanrı zaten her şeyi biliyorsa sizi sınav yapması oldukça gereksizdir. Yani burada anlatmaya çalıştığım her şeyi %100 doğru olarak bilen bir tanrının, sanki bilmiyormuş gibi insanları sınav yapmaya çalışması oldukça mantıksızdır.
Tanrının bu şekilde bir sınav yapması bir yazarın kendi yazdığı öykünün karakterlerini sınav yapmaya çalışmasına benzer. Yazar kendi yarattığı karakterlere özgür irade vereceğini söyler ve sonra öykünün devamını kendi yazarak hikayeyi sonlandırır.
Bu duruma sürekli eleştiri olarak gelen teist çarpıtmalarından biri öğretmen-tanrı benzetmesidir.
Bir öğretmen, öğrencilerini sınav yapar. Hangi öğrencinin kaç alacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyordur TEKRARLIYORUM tahmin edebiliyordur. Ama eğer, bu öğretmen hangi öğrencinin kaç alacağını "kesin, %100" doğru olarak bilseydi. (ki bir insanın böyle bir özelliği olması imkansızdır) buna rağmen sınav yapması mantıklı olur muydu?
Tanrı ile öğretmeni bir tutup, özelliklerini aynı sayarak yapılan bu benzetme, klasik teist çarpıtmalarının ötesinde bir şey değildir...
Mutlak kudretli bir tanrı, eğer isteseydi herkese, her çağa, her topluma uygun ve herkesin kolaylıkla uygulayabileceği bir din yapabilirdi fakat hiçbir din her topluma ve çağa uygun değil, aksine her din kendi çıktığı coğrafyaya hitap ediyor. Örneğin Kutuplarda yaşayan bir insanın, çoğunluğu çöl yaşamına uygun olarak oluşturulmuş islamı uygulaması ne kadar mümkündür?
Neden teistlerin çok çok büyük bir bölümü dinini sadece çevre baskısı ve coğrafi koşullar yoluyla seçiyor? Her neyi iddia ederseniz edin, farklı bir ülkede, farklı bir çevre baskısı altında doğsaydınız aynı şekilde o toplumun dinini benimseyecektiniz. Belki de şuan ki dininizi savunduğunuz kadar onu da savunacaktınız.
Nasıl eğitildiğinizi düşünün. Ailenizin size neleri öğrettiği, çevrenizde her an gördüklerinizi, okulda gördüğünüz din derslerini düşünün. Çok büyük bir çoğunluğu aynı dinde olan ve günlük yaşayışları, dini eğitimleri hep aynı olan bir ülkedesiniz muhtemelen. Yaşadığınız her şey, tek bir din üzerine yoğunlaşmış durumda ve tek doğrunun şüphesiz o din olduğunu düşünüyorsunuz, çünkü bu şekilde eğitildiniz, gördünüz, yaşadınız, üstelik hayatınızın her saniyesini bunları görerek geçiriyorsunuz. Muhtemelen diğer dinlerin yorumunu gene sizin dininizle aynı olan kişilerden dinlediniz, kutsal kitapları (okuduysanız) taraflı okudunuz ve mutlak olarak kendi dininizi doğru olarak görerek, diğer dinleri "gene kendi dininizin yorumcularından dinlediğiniz şeylerle" yanlışladınız.
Şimdi bir dakikalığına durup düşünün, eğer %99'u bu dinde değil de, farklı bir dinde olan bir ülkede doğsaydınız ne olacaktı? Gerçekten şuan ki dininizi geri seçebilecek miydiniz? Yoksa doğduğunuzdan beri size dayatılan dini mi mutlak doğru olarak savunacaktınız? Objektif düşünen herkes için sorunun cevabı aynıdır.
Bu durumda, şans eseri doğduğunuz bölgeyle ilgili olarak bir dini seçmeniz ve o dinin doğru olma olasılığı nedir? Eğer yanlış dini seçerseniz sonsuza kadar cehennemde yanacağınızı düşünün. Bu durumda tek suçu yanlış coğrafyada, yanlış şekilde eğitilmiş ve belli kalıp fikirler dayatılmış birinin suçu nedir? Dünya'da ki en büyük kitlesi olan dini düşünelim, Hristiyanlık. Toplamda 2.5 Milyar insan bulunuyor Hristiyanlıkta. Eğer doğru din Hristiyanlıksa Dünya'nın geri kalan neredeyse 5.5 Milyarlık nüfusu cehennemde sonsuz acılar çekecek ve bu 5.5 milyarlık insanın -büyük çoğunluğunun- tek suçu sadece şans eseri doğduğu ülkenin şartlarına göre yetiştirilmesi. Her neyse, genel olarak bu durumda olan biz insanlar için, bu sınav gerçekten "adil" - "mükemmel" - "doğru belirleyici" midir ? Daha olduğumuz sınavın hangi dinin parametrelerine göre olduğunu bile kesin şekilde anlayamıyorsak, bu sınav ne kadar mantıklı olabilir? Ne kadar "adil" olabilir?
ödül - ceza
Yukarıda da gördüğümüz gibi parametreler belirsiz. Parametreleri belirlemek için bir dini doğru kabul edelim. Bu dinimiz X olsun. Xe göre eğer bu dine ve tanrısına inanmazsak, sonsuza kadar cehennemde yanacağımız eğer inanırsak ve iyi bir insan olursak ise mükemmel ödüller alacağımız söylensin, üstelik sınavın en başından söylensin bu.
Bu durumda sınav hala adil ve mantıklı bir sınav olamaz çünkü gerçekten bir sınav olacaksak ve bu adil bir şekilde gerçekten bizim iyi mi kötü mü olduğumuzu belirleyecekse bu sınavın sonucunda kazanacağımızı/kaybedeceğimizi bilmememiz gerekir. Bu şuna benziyor, bir hırsız geliyor ve kafanıza silah dayıyor ve diyor ki "Eğer bana paranı verirsen seni serbest bırakırım eğer vermezsen seni öldürürüm, özgür olarak seçebilirsin." Sanki espriymiş gibi, özgür olarak sınav olacağımız iddia ediliyor, fakat eğer istenilen şeyi yapmazsak "tanrı'ya inanmamak" gibi cehennem'de sonsuz acılar çekeceğimiz söyleniyor. Bu sınav ne kadar özgürce yapılabilir ki? Bir sınavda kafanıza silah dayanıyor ve sizden belirli şıklar işaretlenmesi bekleniyor eğer belirli şıkları değil de kendi başka fikirlerinizi işaretlerseniz sınav sonrası kafanıza sıkılacak. Bu durumu anlayabildiğinizi düşünüyorum.
Ayrıca, aynı şekilde sonucunun mükemmel olduğunu bilmemiz de sınavın adilliğini bozar çünkü bir insan gerçekten "iyi" olmak istediği için değil de, "sonucun da ödül var" mantığı ile iyilik yapıyor. Eğer bir tanrı gerçekten insanların iyi mi kötü mü olduğunu adil olarak belirleyip onlara cehennem veya cennet vaat ediyorsa, bunu onlara hiç söylememesi ve yaptıklarına bakması gerekir. Eğer ödül/cezayı baştan söylerse bu sınava girecekleri psikolojik olarak etkileyecektir ve dolayısıyla sınav adil şeklini kaybedecektir.
özgür irade
ilk bölümde de gördüğümüz gibi seçtiğiniz dinlerin, inandığınız kavramların çoğunluğu doğduğunuz bölge, çevre baskısı, yetiştirilme tarzı vb. ile alakalı. Bunu kanıtlayan en basit önerme örneğin X dini için inceleyecekseniz, X dininin yaygın olduğu yerde doğan çocukların belli bir yaşa gelince hangi inanışlara sahip olduklarına bakın. Çok büyük bir çoğunluğu zaten yaygın olan X dinini seçecektir. Ayrıntılı olarak birinci bölümde açıkladım. Bu durumda doğru dinin herhangi bir din olduğunu düşünürsek ve o dinde değilsek bu ne kadar "özgür" kararımız oluyor? Tam bir özgür irade ile seçim yapabiliyor muyuz?
ilk paragrafı unutup "kötülük" ve "iyilik" olarak değerlendirelim. Gene doğduğunuz andan itibaren sürekli olarak çevre sizi etkileyecektir. Eğer kötü bir ailede, kötü bir arkadaş çevresinde yetişirseniz ileri de kötü bir insan olma olasılığız daha yüksektir. Doğduğunuz an ailenizi sizin "özgür iradenizle" seçemeyeceğinize göre buna tam olarak bir "özgür seçim" gözüyle bakamayız. Aynı şekilde "iyi", "ahlaklı" veya "saygılı" gibi iyi olarak nitelendirebileceğimiz özellikleri taşıyan ve çocuğuna yani size çok iyi gösteren bir ailede yetişirseniz, ileride iyi bir insan olma ihtimaliniz çok daha artacaktır. Bu şekildeki bir sınavın "adilliği" ne kadar olabilir? Daha seçimlerimiz bile kendi tam özgür irademizle değilken parametreleri bile belirsiz bir sınav sonucunda ya sonsuz cehennem, sonsuz acı ve işkence kazanacağız ya da sonsuz cennet, sonsuz mutluluk. Oldukça sorunlu gözüküyor.
her şeyi bilen tanrı
Son olarak "her şeyi bilen bir tanrının" sınav yapmasının mantıksızlığına değineceğim.
Sorun şudur: Her şeyi bilen bir tanrının dolayısıyla bu sınavın sonucunu da kesinlikle doğru şekilde bilmesidir, tanrı her şeyi biliyor ve "kesin" olarak biliyor, bu durumda tanrının bildikleri kesinlikle olacaktır, tanrının bildiği şeyden dışarı çıkamayız. Bu durumda biz ne yaparsak yapalım, daha yaratılmadan önce bile hangi tarafa gitmeye hak kazandığımızı biliyordu tanrı.
Bu durumu şöyle örnekleyebiliriz, geçmiş yaşantınıza Y, gelecekte yaşayacaklarınıza X diyelim. "Her şeyi bilen" sıfatında olan bir tanrı, tabii ki sizin geçmişinizi biliyordur ve geleceğinizde neler olacağını da biliyordur yani tanrı "X" i de "Y" yi de biliyor, ama tekrar hatırlatıyorum tanrı, tahmin etmiyor "kesin olarak" biliyor. Bu durumda, tanrının bildiği şeyler kesinlikle olacaktır değil mi ? Yani sizin "X" iniz de ne olacaksa, zaten tanrının bildiği şeyler olacak demektir ve tanrı "kesin" olarak biliyorsa, onun bildiğinin dışına çıkma, yani onun bilmediği bir şeyi yapma gibi bir ihtimaliniz de yok.
Yani ne yaparsanız yapın, tanrının bilmediği bir şeyi yapamazsınız. Çünkü tanrı her şeyi "kesin", "%100" doğru olarak biliyor. Bu ihtimalin dışına çıkılamaz.
Bu durumda, tanrı zaten her şeyi biliyorsa sizi sınav yapması oldukça gereksizdir. Yani burada anlatmaya çalıştığım her şeyi %100 doğru olarak bilen bir tanrının, sanki bilmiyormuş gibi insanları sınav yapmaya çalışması oldukça mantıksızdır.
Tanrının bu şekilde bir sınav yapması bir yazarın kendi yazdığı öykünün karakterlerini sınav yapmaya çalışmasına benzer. Yazar kendi yarattığı karakterlere özgür irade vereceğini söyler ve sonra öykünün devamını kendi yazarak hikayeyi sonlandırır.
Bu duruma sürekli eleştiri olarak gelen teist çarpıtmalarından biri öğretmen-tanrı benzetmesidir.
Bir öğretmen, öğrencilerini sınav yapar. Hangi öğrencinin kaç alacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyordur TEKRARLIYORUM tahmin edebiliyordur. Ama eğer, bu öğretmen hangi öğrencinin kaç alacağını "kesin, %100" doğru olarak bilseydi. (ki bir insanın böyle bir özelliği olması imkansızdır) buna rağmen sınav yapması mantıklı olur muydu?
Tanrı ile öğretmeni bir tutup, özelliklerini aynı sayarak yapılan bu benzetme, klasik teist çarpıtmalarının ötesinde bir şey değildir...
Ödül-ceza
Bir dine ve tanrısına inanırken iki ihtimal vardır. Bu din ya doğrudur yada yanlıştır, Yani cennete gitme şansınız %50.
Tanrıya inandığınız zaman gerçekten tanrının varolma ihtimali %50.
Bir dine veya tanrıya inanıyorsanız cennete gitme şansınız %50 iken inanmıyorsanız %0.000
inanarak ödül olarak cenneti kazanan olmak, inanmayıp ceza olarak cehenneme odun olmaktan iyidir.
Bir dine ve tanrısına inanırken iki ihtimal vardır. Bu din ya doğrudur yada yanlıştır, Yani cennete gitme şansınız %50.
Tanrıya inandığınız zaman gerçekten tanrının varolma ihtimali %50.
Bir dine veya tanrıya inanıyorsanız cennete gitme şansınız %50 iken inanmıyorsanız %0.000
inanarak ödül olarak cenneti kazanan olmak, inanmayıp ceza olarak cehenneme odun olmaktan iyidir.
Sorgulanmasi gerekir.
güncel Önemli Başlıklar