bugün

Memo yine dam peşinde giderken
Dama fik sokmak umudu güderken

Uzun yoldan pek ziyade yoruldu
Çömelerek bir kütüğe oturdu

Eteklerini sıyırdı beline
Ak fiki çıkardı aldı eline

"Fikim fikim, bahtsız fikim, neylersin?
Dam fikmeyip ne barrağım eylersin?
Yok mu seni damcığına daldıran?
Arada kötten içeri aldıran?
Koca ömür otuzbirle geçer mi?
Gönül daim acı ilaç içer mi?"

Böyle söyliyerek çekti içini
Sıvazladı akça pakça fikini

Karanlık ve ormanlıktı arkası
Önü kırmızı gelincik tarlası

Fikini gelinciklere doğrulttu
Attırırken gam kasavet unuttu

Binbir damla atmık yükseldi göğe
Sonra toplanıp döküldüler yere

Tam o yerde tek bir gelincik vardı
Baştan aşşağı atmıkla bulandı

Kırmızı gelincik bembeyaz oldu
Tam o yerde bir dilber peydah oldu

Memo bir de baktı güzel bir dilber
Tarlanın içinde durmuş da bekler

Dedi: "Sen de kimsin, in misin cin mi?
Öyle durup beklediğin fikim mi?"

Dilber dedi: "Bin yıldır gelinciktim
insan olmakta bir hayli geciktim
Attırınca sen bana, olan oldu
Bin senedir süren büyü bozuldu
Artık senin gibi ben de insanım
Naçizane 'Duruköt' benim adım
Duruköt'ü büyüden sen kurtardın
Duru kötümden fikmek elbet hakkın
Ben de bin yıldır fiksiz yaşıyorum,
Bir dirhem barrak için yanıyorum
Lakin fikersen beni sen fikinle
Tekrar çiçek olurum, büyü böyle..
Amma söylediklerimi dinlersen
Git dediğim yollardan tez gidersen
iki küçük kardeşime varırsın
ikisini beraber domaltırsın"

Memo dedi: "Nerde kızkardeşlerin?"
Dilber dedi: "Aşağısında yerin.
Dardübür kuyusuna girmelisin
Kuyunun ta dibine inmelisin
'iriköt' ve 'Diriköt' ordadırlar
Duruköt'ten selam et, domalırlar"

Memo dedi: "Kuyu acep nerdedir?
Dilber dedi: "Bilmediğim yerdedir.
Amma kuyuya varmanın yolu var
Evvela git Atmıklı Göl'e kadar
Orda her senenin bir tek gecesi
Su içer kısrakların en yücesi
Kabak Kötlü Gök Kısrağı yakala
Kulağına istikamet fısılda
Her nerenin söyler isen ismini
Göz kırpmada orada bil kendini"

Duruköt bunları dedi yok oldu
Memo hemen kalktı yola koyuldu

Nice yüksek dağdan kayadan geçti
Beş ay sonra gözleri gölü seçti

Sekiz ay bekledi gece pusuda
Gündüz otuzbir çekti uykusunda

Nihayet Gök Kısrak suya yanaştı
Kötünden Memo'nun gözü kamaştı

Bu kısrak güzeldi cümle dilberden
Eksiği yoktu kötten ve memeden

Memo yavaşça Gök Kısrağa yanaştı
Bir dakika kısrak ile bakıştı

Gözünü ayırmasa da memeden
Çıktı sırtına tutarak yeleden

Gök Kısrak bir silkinip şaha kalktı
Memo'yu yere atıp alta aldı

Güldü dedi: "Ey gafil insanoğlu,
Kısrağa binmenin yordamı bu mu?"

Memo dedi: "Nedir bunun yordamı?"
Kısrak dedi: "Kısrağın var bir damı
Sırta değil köte oturmalısın
Fiki kabak köte oturtmalısın
Gökçe Kısrağı güden gem değildir
Damından sokacağın boz fikindir"

Memo dedi: "Ben bir otuzbirciyim
Bu diyara at fikmeye gelmedim."

Gökçe Kısrak buna çok hiddetlendi
Memo'yu çiğnemeye niyetlendi

Yere baktı burnundan soluyarak
Şaha kalktı toynağı kaldırarak

Memo için yapacak çok şey yoktu
Asasını atın kötüne soktu

Kısrak dondu köte baston girince
Sarsmadı bile sırtına binince

Memo bir yandan asayı tutarak
Konuştu kısrakla fısıldayarak

"Dardübür kuyusu istikametim
Tez elden kuyuya inmek niyetim"

Kısrak dedi: "Dardübür'ü bilirim
Lakin seni evvelden indiririm
O kuyu Hüzzamlılar Adasında
Duramam hüzzamlılar arasında
Bana hüzzam geçmesini istemem
Uşşakdan başka makam söyleyemem"

Bir an sonra kısrak koştu yerinden
Memo bir rüzgar hissetti derinden

Bir de baktı fersahlarca yol almış
Hüzzamlıların Adasına varmış

Sahilde yalnız başına duruyor
Gökçe Kısrak taa ufukta gidiyor

Fırsat olmadı kısrağa vedaya
Döndü baktı pek kasvetli adaya

Ormanlarda ağaçlar pek kalında
Kulağına bazı sesler çalındı

Acı dolu karamsar inleyişler
Yalvaran ağlamaklı serzenişler

Birileri şarkılar söylüyordu
Seslerden gözyaşı dökülüyordu

Yürüyüp girdi karanlık ormana
Bir çok mahzun insan geldi yanına

Gençten bir delikanlıya yanaştı
Yüzündeki hüznü görünce şaştı

Dedi: "Dardübür diye bir kuyu var
Acep burdan yürümekle ne kadar?"

Yaşlanmış genç onu duymadı bile
Cevap verdi bir hüzzam şarkı ile:

"Güzel gün görmedi âvâre gönlüm
Neler çekti neler bîçâre gönlüm
Muhabbetle serâpa yâre gönlüm
Neler çekti neler bîçâre gönlüm..."(*1)

Memo dedi:"Üzme tatlı canının
Sıkıldıkça okşa patlıcanını"

Mahzun genç bir an için afalladı
Sonra tutup fikini avuçladı

Sevinçle baktı Memo'nun yüzüne
Neşeyle devam etti otuzbire

Memo başkasının yanına gitti
Onun da yüzünde ki yalnız dertti

Memo daha Dardübür'ü sormadan
Hüzzam şarkıya başladı ağırdan:

"Küşâde tâlim hem bahtım uygun
Aman sâki bana hiç durma mey sun
Gamım yok zevk ü şevkim hadden efzun
Aman sâki bana hiç durma mey sun..."

Bir başkası arkadan yanaşmıştı
Hüzzam şarkıya çoktan başlamıştı:

"Her gece yollarda gözledim seni
inan ki gönülden özledim seni
Güllerde aradım yakan buseni
Umarım sevgilim unutmam seni..."

Memo dedi: "Yeter bitsin bu hüzün
Susun artık, ne üzün na üzülün
Terkedilen yahut kavuşamayan
Bir yere kadar demeli 'vay aman!'
Ondan sonrası herkes için birdir
Âşığın tesellisi otuzbirdir
Hüzünlendirmeyin birbirinizi
Tutup okşayın kendi fikinizi
Hep birlikte otuzbire koşun
Ortalığa attıraraktan coşun"

Memo'ya kulak veren hüzzamlılar
Fiki tutup yavaştan canlandılar

Şakladıkça fikleri otuzbirle
Hüzzamlı adası doldu neşeyle

Hüzzamın hüznü artık kalmayınca
Memo tekrar Dardübür'ü sorunca

Coşkuyla Memo'yu kucakladılar
Dağların ardına dek taşıdılar

iki yuvarlak dağın arasında
Dar dübür vardı tam ortasında

Memo dedi: "Beni burda bırakın
Siz kendi otuzbirinize bakın"

Neşeli otuzbirciler gidince
Memo buldu bir ip uzun ve ince

Bir ucunu kayalara bağladı
Öbür uçtan kendini sallandırdı

indi kuyunun ta dibine kadar
Dedi "Burda bambaşka bir alem var"

Yürüdü asasına dayanarak
Kapkaranlık yeraltına bakarak

Karanlıkta asaya bir şey değdi
Bu bir kötten başka bir şey değildi

Memo dedi: "Acep bu köt kimindir?
Kızkardeşlerden birisinin midir?
Duruköt'ten size selam getirdim!
Alacalı bozca barrak getirdim!"

O an Memo duydu şangırtı bir ses
Çevresinde peydah oldu bir kafes

Bir dilber geldi durdu tam önünde
Baktı Memo'nun barrağı yönünde

"Demek" dedi "Şu Duruköt kurtuldu
Büyümü bozmanın yolunu buldu
Seni bana yem olarak gönderdi
Muhtemelen senin peşinden geldi
O halde yakında çıkar ortaya
Barraklarımı elimden almaya
Gelse de alamaz Duruköt hanım
Anlı şanlı Diriköt'tür benim adım!"

Memo dedi: "Kardeş değil misiniz?
Neden ki birden düşman kesildiniz?"

Dilber dedi: "Ablam hain biridir
Oturduğu fikler daim diridir
Lakin kendi bulmaz asla onları
Çalar benim bulduğum barrakları
Ona büyü yapmış olmasa idim
Şu an tek bir barrağa hasret idim
Oysa şimdi binlerce tutsağım var
Hepsinin fikleri dağ boyu kadar
Sen de artık benim bir tutsağımsın
Yarın sabah yenecek barrağımsın
Hazır ol sabahki zevkli fikişe
Akabindeki acılı iğdişe!
Beni fiken başkasını fikemez!
Barrağını başka köte dikemez!"

Dilber bunları deyip gözden yitti
Memo için bu kadar kelam yetti

Çevreye baktı görmeye çalıştı
Gözleri karanlığa tez alıştı

Ardında kalan kuyunun dibinde
Zayıf ışığın vurduğu zeminde

Gördü yerdeki kırmızı çiçeği
Hüzzamlıya fikilmiş gelinciği

Fiki çıkarıp kafesin aradan
Attırdı mesafeye aldırmadan

Çiçeğe tam bir isabet kaydetti
Duruköt'ü tekrardan mevcud etti

Duruköt geldi Memo'yu kurtardı
Diz çökerek ağlıyarak yalvardı:

"Ne olur sakın inanma sen ona
Aldanma o cadının yalanına
Evet seni yem olarak kullandım
Ama işte geldim seni kurtardım
Kendim için yapmıyorum bunları
Kardeşim iriköt onun tutsağı
Diriköt ziyadesiyle hasettir
Barrağa da evvel ezel hasrettir
Tüm barraklar kendine kalsın diye
Küçüklüten beri zulmetti bize
Bana büyü yaptı ona yetmedi
iriköt'ü bu mahzene hapsetti
Bu derdin dermanı iriköt'tedir
Onu bir kerre olsun fikmektedir
Çünkü henüz barrak yüzü görmedi
Bir kerrecik bile barrak yemedi
Diriköt gücünü buradan alır
iriköt fikilirse güçsüz kalır
iriköt'ün damına bir kez soksan
Ne güzel olur bizi mesut kılsan
Artık benim gidip saklanmam gerek
Cadıya yakalanmak neme gerek"

Duruköt böylece konuşup gitti
Memo'yu kafesten dışarı itti

Her yer kafes kafes tutsak doluydu
Hepsinin barrakları dağ boyuydu

Bütün kafeslerin en ilersinde
Durdu iriköt'ün tam önünde

iri kötünden kelepçelenmişti
Zincirle yere sabitlenmişti

Mahzun mahzun duvara bakıyordu
Gözlerinden gözyaşı akıyordu

Memo dedi: "Hey zavallı iriköt,
Ablaların Diriköt ve Duruköt
Belli ki senin için kavgalılar
Fik yönünden birazcık kaygılılar
Ben sizleri kurtarmak için geldim
Damcığına fik sokmak için geldim
Arala fik girmemiş şu damını
Sokayım akça pakça barrağımı
He kadar büyü var ise bozulsun
Şu barrağım bir kez tam huzur bulsun"

iriköt dedi ki: "Dinle bir hele
Ben gibi düşmüşsün zalim eline
Ablalarım bilmem sana ne dedi
Lakin her ikisi de hakkımı yedi
ikisi de birbirinden kıskançtır
Fiki ortaya sürmemek kazançtır
Onlar fik için hep kavga ettiler
Küçük yaşta canıma tak ettiler
Nefret ettim damdan kötten barraktan
El etek çektim dama fik sokmaktan
Lakin onlar bunu hiç anlamadı
Fikişmemem onları bağlamadı
Beni kendisine rakip görerek
Çevremde bin çeşit oyun örerek
Beni buraya Duruköt hapsetti
Barrağa tam doymaya niyet etti
Diriköt'cük beni kurtarmak için
Duruköt'e büyü yaptı, ve lakin
O da beni hiç serbest bırakmadı
Domalmadığı barrak da kalmadı
Eğer şu an bana fiki sokarsan
Diriköt'ün büyüsünü bozarsan
Duruköt'ü kurtarmış olacaksın
Bana fayda dokundurmayacaksın
Ola ki bana acır da fikmezsen
Barrağını damcığıma dikmezsen
Şu anki durum hiç değişmeyecek
Senin payına da iğdiş düşecek
Anlasana, fikfik büyük yalandır
Dam uğruna düştüğün yer kapandır..."

Memo için yapacak çok şey yoktu
Asasını kızın damına soktu

Fik bilmeyen dilber bir anda şaştı
Otuzbir öğrendi kendini aştı

Kaptı bastonu Memo'nun elinden
Soktu çıkardı damından ve kötünden

O iştigal ederken sopa ile
Memo aldı akça fiki eline

iriköt'ün dam suları akarken
Atım atım attırdı Memo erken

Fikfik asla husule gelmeksizin
iriköt atmığa erdiği için

Eski büyü o anda zail oldu
Bambaşkaca bir büyü hasıl oldu

Ne yer altı kaldı ne de Dardübür
Yeryüzüne çıktı cemaat-cümbür

iriköt ve Diriköt ve Duruköt
Üç kızkardeş ve Memo ediyor dört

Ve binlerce barraklı tutsak adam
Ve bil cümle muzdaribân-ı hüzzam

Hepsi anladı ki fikiş yalandır
Otuzbir aslında gerçek olandır

Yıllar boyu hep otuzbir çektiler
Otuzbirin huzurunu seçtiler

Eskinin Hüzzamlılar'ın Adası
Oldu Otuzbirciler'in Adası

Memo mutlu mesut otuzbir çekti
Arada bir dam düşünüp iç çekti...

bir aşıkmemo efsanesidir. o zamanlar geliyor insanın aklına. tembelçizer yazsa biz okusak...

not: aşıkmemo arşivinden alıntıdır.
edepsiz üç kızkardeştir.
hayatımda ilk kez özetini görmek istediğim şiir. *
Aşıkmemo' yu hatırlayıp, tebessüm ettiğim şiirdir.