az önce pantolonumda altı gidiş-altı geliş olarak bitirdiğim otoyol projesinden sonra, ütü yapabilen kişileri sümükleri bile su damlası gibi berrak olan insanlar olacağı kanaatine vardım.

nedense bu aktivite, bir türlü beceremememe rağmen annemin her memlekete gittiğimde benden yapmamı istediği, ütü yapmayı becerememenin yanında ütülü kıyafet de giymeyi beceremediğim için genelde çok da işime yaramayan, ancak bugünkü gibi bir iş yemeğine gidecekken zorunlu olarak yaptığım iş olarak gözüküyor.

şimdi otoyol projemi gerçekleştirirken, ütü yapmak olayını, belli bir prensibe oturtulması gerektiğine karar verdim. yani mesela bir makine camaşır yıkadik diyelim, o yıkanan camaşır ütülenmeden yeni bir camaşir kitlesi asla ve kataa yıkanmamalıdır. bu durumda ütü birikmez zamanında ütülenir. miktar cok fazla olmadığı için de ütüyü yapan kişinin imanı gevremez.

ha ben şimdi bu prensibi ortaya attım evet, peki uyguluyor muyum? tabii ki hayır. neden çünkü ütü yapmasını beceremiyorum.

şimdi eğer bu yazıyı okuyup, ütü yapmasını becerebilen bir bayan varsa kendisiyle tanışıp pembe panjurlu bir evde oturup, isterse evlilik sözleşmesi yapacağımı da ilan ediyorum.

ama ütü yapmam...
burhan altıntop der ki : bir gömleğin ütülenmiş yakası kadının namusudur.
en çokda sevgilimin kıyafetlerini ütülemek keyif veriyor.:)