bugün

kat'i suretle reeldir.

neredeyse başkanlığının ve futbolun geçirdiği kriz sürecinin tamamında bunu ortaya koymuştur. futbol özel yeteneklerle yönetilmesi gereken başlı başına bir olgudur. hele bir de başkansan ağzından çıkan her laf, uygulayacağın her tavır eninde sonunda takımına dönecektir.

işte ünal aysan bu süreçte futbolu yönetmekten ne kadar uzak meziyetlere sahip olduğunu göstermiş, takımı için bariz avantaja dönecek bir dönemi, saçma sapan tabir yerindeyse yırtık dondan çıkar gibi çıkışlarla sıçıp batırmış ve aksine galatasarayı antipatik ve sevilmeyen bir konuma getirmiştir.

demek ki futbolu yönetmek için para yetmiyor, öyle exelans tavırlar hiç yetmiyor.
evini bile yonetemeyecek insanlarin zor gorevi ustune alanlara b.k atmasi. begenilmezse bi daha secilmez, olur biter.
galatasaray'ın başkanı olmasında belli olan hadisedir.

(bkz: ya ne olacağıdı)
konumu itibariyle aysal'ın yapması gerekeni yaptığından geçersiz bir düşüncedir.

uefa zamanında milan a fio ya juve ye acımadı, fener kim ki maddeyi değiştiriyorsunuz. veya başkası için fark etmez. bunun sonucunda türk futbolunun alacağı cezayı öngörerek tff yi uyarıyor. fener yüzünden neden başka takımlar avrupa kupalarına katılmaktan mahrum kalsın ki?

ayrıca futbol bir olgu değildir demek istiyorum.
kendi takımlarındaki sistem galatasarayda da var zanneden rakip takım taraftarlarının önermesi.
teknik anlamda ünal aysal başkan olsa da futbol takımından sorumlu olma görevi ali dürüste ve anladığım kadarıyla fatih terime verilmekte. yani işin özünde futbolu idare eden adamlar farklı ünal başkan yalnızca onay vermekte. kaldı ki bütün bunlara rağmen futbolla alakalı söylemlerinde bir yanlışlık olmadığı da aşikar.
ne deseydi ' bir kaç sezon avrupaya gitmeyelim gerekirse ' mi deseydi?
bir insan öyle söylediği vakit federasyon başkanı oluyor karıştırmamak lazım!