bugün

akıl ve ruh sağlığı uzmanlarının daha üniversite eğitimlerinin ilk senesinde öğrendikleri kural. başka istisnalar da var elbet, mesela büyük bir yeraltı örgütünün başısın falan, yakalandın, kaçacak deliğin kalmadı, çıkıp "ya ben ne dediğimi, ne yaptığımı bilmiyordum, aha bu da raporum" desen kimse kabul etmez. velev ki doktoru satın alıp raporu çıkarttın, mahkeme raporu kafadan reddeder. diyelim mahkemeyi de satın aldın; demek ki seni suçlayabilecek bir merci zaten yok, kafan rahat demektir. her açıdan kendi kendisini çözebilen basit bir denklem yani.

ancak devlet başkanlarının, özellikle cinayet ve hırsızlıklarını örtmeye çalışan kanunsuz allah karakterli diktatöryel tosbaların "ay pardon ben delirmişim, işte bu da kanıtı" diyebilecekleri bir hadise yok: ortamı bok götürmesi senin delirmişliğinin eseri zaten. seni cezalandırmasalar senin peşine takılan binlerce veya milyonlarca koyunu cezalandırmak gerekecek, "ne diye delinin peşinden gidip milleti gerdiniz, ezdiniz" diye. ama o binler milyonlar bu deliyi savunabilecek bir ortam kalmazsa derhal suçu yine bu delinin üzerine atacağı için kaçış yok.