bugün

yaklaşık 2 ay sonra yaşayacağım üzüntüdür.
yıllar olmuştur ama hala o anki üzüntüyü yaşarım.
sanki doğup büyüdüğünüz evden ayrılıyormuşsunuz gibi bi hüzün kaplar ortalığı.
hele çift kişilik yatağını varsa ve onu da satıyorsanız gözleriniz dolar, satın almak isteyen çocuklar da :
-''abi çok üzülceksen almaktan vazgeçebiliriz sorun değil.'' bile derler.

zordur.
güzel anılar olarak geride kalır o evde yaşananlar.
ögrenci evinden tasinip ailenin evine donmekten daha uzgunc bir durum degildir. daha 2.sinifken neden yaptim ki bunu dedirtir.
başlığı o kadar sahiplendim ki ancak bu kadar sahiplenilir. bu sene mezun olan zavallıca bir öğrenci evleri müdavimi bir insanım. daha yenice uyandım. saat 12 lan!! işte sevdiğim hayat akşam ne yapalım diye kafa şişirip en son pizza ile biten münazaralarımız, pes maçlarımız, kafalarımız bi garipken yaptığımız muhabbetlerimiz, lan bu gün kız geliyor diye evde olağan hal ilan edip evin temizlenmesi, yatağa sinen o sevgili kokusu, çay koyup unutup çaydanlığı yakma eylemine iki yıldır gülmek, lan bu gün kendimi sosyal hissediyorum sınıftakileri mi çağırsak diyip homepartiye dönüşen ders çalışma serüvenleri, iki hafta odadan çıkmayan ev arkadaşımın, birden manik atağı sırasında kız arkadaşımla yarıçıplak otururken odama dalması lan resmen duygulandım. bak mezuniyet sendromum var zaten. açmayın böyle başlıklar. duygulanıyorum. şurda kaldı bi ay. sonra sabahın 8'inde işe gidip yanlız yatağımdan uyanacam. dışarı çıkmak için heran hazır bekleyen bi ekibim olmayacak. yemeklerimi yanlız yiyecem.
yaklaşık bir ay sonra tam ortasına düşeceğim üzüntü bulutu.o oda, o mutfak, camın önünde duran küllüğüm, toz demeti dolan duvar dipleri, kırık dökük dolabım, tekli koltuğum, ortası çukur olmuş yatağım.galiba depresyona girecek sözlük.
ev veya yurt; farketmez. insanı güçlendiren üzüntüdür. üniversitenin kattığı tecrübelerden bir diğeridir. bu yüzden diyoruz ki, üniversitede ailenizin yanında kalmayın. mutlaka bu tecrübeleri yaşayın.