bugün

küçük mutlulukarın evi esasında.
dolapta bir şişe kola gördüğünde hayvanca sevinebiliyorsun veya ev arkadaşın dağ gibi bulaşığı yıkamış üstüne üstlük eve geldiğinde tencerede yemek görürsen dünyanın en mutlu insanı olabiliyorsun

aile evinde bunlar sıradan oluyor. o mutluluğu vermiyor aga.
odayı toplama zorunluluğu olmayan, dilediğin saatte yemek yiyip dışarı çıkabildiğin evdir. tek sorun para ve ne yemek yicez sorusudur.
duvarlarındaki posterleriyle ünlüdür, elektro gitar ya da baterisi olan öğrenciler bu evlerde zor tutunurlar, fakat bunu hala başarabilenleri vardır.
dışarıda mı yesem yoksa evde mi yesem sorusunun fazla olduğu evdir.
mutfak dolaplarına boş bira şişelerinin koyulduğu yerdir.
yatağın ve çalışma masasının toplanmak zorunda kalınmadığı, arkadaşları çağırıp okey, tabu, tavla vs partileri yapılabildiği hayatta sahip olunabilecek en özgür ortam. ev arkadaşlarıyla uyum derecesine göre bu tanım değişir tabii.
Erkek öğrencilerin kaldığı evleri incelersek; sürekli ntvspor açıktır, can sıkılınca saatlerce batak oynanır, içilen içkilerin şişeleri amaçsızca biriktirilir, masa örtüsü yerine apartmana gelen beleş zaman gazetesi kullanılır, eğer eve kız gelecekse ev tamamen temizlenir, yatılmaz, uyanılmaz, ders çalışana saygı gösterilmez vs.
Temizlenmeyen evdir.
kapıdan girerken bir koku gelir acaba nedir demeyinbüyük ihtimalMAKARNA KOKUSUDUR.
şu an içinde bulunduğum evdir ve bilgisayardan kafamı kaldırıp odaya baktım; kısaca tanımlamak gerekirse evi bok götürüyo.
büyük sorumluluk ve insanları idare edebilme özelliği isteyen ev. eğer ikinci özellik sizde yoksa, huzursuzluk sizi bekliyor demektir.
hayvan ile bitki türlerinin karışmasıyla ortaya çıkabilecek yeni bir tür için en uygun ortamdır.

4 yıl boyunca 5 ev değiştirdik... kıçımızdan uydurmuyoruz. biliyoruz da konuşuyoruz...
tenceredeki yemek artığının bir hafta boyunca kalmasından dolayı içinde canlının ürediği evdir . şuan balkonda beslemekteyiz .
170 metrekare, dublex, jakuzili ve teraslı olan evdir. "sürü" halinde yaşanılan evlerin aksine, bu birazcık büyük evde 2 kişi yaşamak, bazen sıkıcı olsa da, çoğu zaman insana nereden geldiğini hatırlatır. "nereden geldiğini hatırlamak" deyince de aklınıza hemen yokluktan gelmek gelmesin. zengin doğmuşsunuzdur, bu sizin kaderinizdir. eve her girdiğinizde aklınıza bu gelir. hayat herkese adil davranmıyor, üzülmeyin. * *
viski, puro ve öğrenci evi; bi yaşam tarzı..
çeşitli yaşam formlarının barınabildiği mekandır. bu evlerde nedense öğrenciler icatçılık, mucitçilik yönlerini keşfeder. yemek yapma alanındaki en büyük keşfi türk kahveli makarna ile kendimin yaptığını düşünüyorum.
(bkz: bira dağı)
içi çıkarcılarla dolu ev. içinde yaşamaktan çabucak bıkılan mekan... ''kafamız rahat olm, ütü masasında yemek yedik ehehe'' diyenlere gülüyorum. bu evlerde yaşayıp okul bittikten sonra kaçınız birbirinizle olan bağınızı koparmadınız allah için?

içi bakteri dolu fuhuş ve osbir yuvaları...

ha bir de batak falan vardı dimi...
sıkıntı.
ütünün üzerinde çay yapılan, mutfağı depo gibi kullanan muhteremlerin mekanıdır.
sigara dumanından dolayı göz gözü görmeyen, aynı odada 15 kişiye kadar yatılabilesi olan, her konu hakkında her öğrencinin uzman olduğu, en iyi dostlukların başlıyacağı gibi bazen en kötü fikir ayrılılıklarının yaşanacağı evciktir. (ev sahibine göre villadır o ev)
ayın yedisi olduğunda çeşitli yemekler pişen diğer günler ise makarna, patates ve yumurtadan başka bir şey pişmeyen evdir.
pistir. o kadar ki boku bile pislik götürüyordur. bardakların dibinde yıkanmamaktan dolayı kültür mantarları bitmeye başlamıştır.
düşmek istemediğim yer niyeyse.
Sabah patatesli yumurta, öğlen patates kızartması, akşam patates haşlama ve gece geç saatte çeşitli makarnaların yapıldığı; özellikle yeni fikirlerin ve erkek muhabbetinin doyasıya yaşandığı dört duvar.
Dip not:Öğrenci her zaman suçludur.