hükümet ağzı ile kuş tutsa bu haksızlık ve adaletsizlik yok olmadıkça takdir edilmesi mümkün değil.
antalya'da adam sarhoş yola çıkıyor, sosyal medyada direksiyonda alkolle poz vermesinin ardından küçük kıza ve ninesine çarpıyor. özgü olay yerinde ölüyor. hayaliniz alıyor mu. iştesiniz, kıymetliniz, canınız siz toplantıdayken ölüyor. bir anda. bir kendini bilmez yüzünden. adam itiraf ediyor, alkollüydüm diye. tutuksuz yargılanıyor. savcının bunu anında hapse atması gerekmez mi. ben bu kızın annesi/babası olsam adamı kaçırır işkence ederdim. öldürmezdim. ne kadar yaşarsa elimde o kadar işkence ederdim. ellerinin yavrusunun sıcaklığını bir daha hissedemeyecek olması ne demektir bir anne/baba için..
geriye 7 yaşında bir kızın gülümsemesi ve hayalleri kaldı. eşşek kadar olmuş ve insanlıktan nasibini almadan yetiştirilmiş başka bir evlat yüzünden. bir daha hiç kimsenin bir kadeh içtikten sonra bile, bunun altını çizmek gerek, trafiğe çıkmaya cesaret edemeyeceği ve trafik suçlarına özel, anında uygulamaya koyulan cezalar olmalı. böyle bir adam ertesi gün idam edilmeli. bakalım intihar etmek isteyen sürücüler çıkacak mı ortaya.

add it: evine giren hırsız kaçarken balkondan düşüp ölse evsahibinin hapse girdiği ama küçük çocuk katillerinin serbestçe dolaşıp, sinemaya falan gidip hayatın tadını çıkarabildiği bir ülkedeyiz. yakında meksika gibi bütün hırsız uğursuz kanun kaçaklarının vatanı oluruz, çünkü burada kaçmaları gereken bir kanun yok. kanun olmayınca vahşi batıya dönmemiz de an meselesidir.
Adı adaletle başlayan bir parti tarafından 20 yıldır yönetilen ülkedeki adaletin içler acısı hali.