bugün

bi kere olsun bu para nerden geliyor, nasıl kazanılıyor diye kendine sormayan bebelerin kayıt olduğu eğitim kurumlarıdır. *
bu üniversitelerin çoğunun kökleri dershane ya da özel okullara dayanmaktadır. 15 yıl öncesinin dershaneleri ya da özel okulları bugün gelişerek özel üniversite olmuştur girişimci sahipleri sayesinde. bi 10-15 yıl daha öncesine de bakarsanız bir çok dershanenin zamanında ehliyet kursu, özel okulun da kreş olduğunu görürsünüz. yani bugünkü özel üniversiteler, 25-30 yıl öncesinin ehliyet kursları ya da kreşleridir.

baktığımız zaman hepsinde fiks olarak iktisat fakültesi, iletişim fakültesi, yabancı diller ve hukuk fakültesi bulunur. neden? çünkü bunlar en ucuz bölümlerdir. yani bildiğin dershanecilik mantığı, kurs mantığı işte. bir adet sınıf, yazı tahtası ve kolçaklı sandalyelerle bu bölümlerin eğitimleri verilebilir çünkü. laboratuara, alet edavata falan gerek yoktur bunlar için. mühendislikmiş, genetikmiş, tıpmış fasa fiso. hal böyle olunca da akademik başarı falan nanay tabi.

ayrıca isim konusunda kendilerinden daha yaratıcı olmalarını bekliyorum. zira aralarında otobüs firması ya da şarküteri dükkanı gibi isme sahip olanlar var.
Verdiği diplomanın bilgisel değerinden çok parasal değeri olan üniversitedir.*
burslu okumak zor zanaat zor.
eğitim vermek için belli bir başarı ya da maddi güç isteyen üniversite tipidir. türkiye'de yarısından fazlasının sadece adında özel vardır o ayrı. eğitim, kampüs, hizmet, sosyal aktiviteler v.b. desen yok, paraya gelince tıkır tıkır alırlar.
risk alıp da gidemediğim hede.
akılsız başıma yanayım..
Genelde maddi yeterliliğe sahip olup da yüksek puan alamayanların istediği bölümlerde eğitim görme hakkına sahip olabildiği ticari işletmelerdir.
çoğu devlet üniversitesine göre eğitimi ve olanakları daha kaliteli olan okullar.
eğitiminin ve not geçme sisteminin en az devlet okullarında olduğu kadar zor olduğu bilinmeyen kurumlardır.halk arasında bir vakıf üniversitesinde okuyan aptaldır lafı almış başını gidiyor.vakıf üniversitelerinde de nice canını dişe takıp çalışan gençler var.hiçbişey umrunda olmayan kendinden bihaber insanların da olduğu yalan değil ama bu insanlardan zaten devlet üniversitelerinde bile bol miktarda var.
binaları güzeldir birtek. kapitalizm süslü orospudan başka birşey değildir. binalar süslü hizmet ve imkanlar süsleniyor ama içinde bilimsel makale yazan hocaları çok az yok gibi. hocalar paraya boğulduğu için geliyor sana birşeyler katabilme aşkıyla değil. devletle özeli kıyaslamayın. biraz fazla puan alın devlete gidin.
kesinlikle özel vermeyin arkadaşlar tavsiyem budur. baba parasıyla, resmen parayı basıp geleceğinizi, onurunuzu, meslek ruhunuzu, edeceğiniz yemini, satın alınca iyi mi hissedeceksiniz.

kendinizi avutmayın arkadaşlar. eğitimi devletten iyi diye. öyle birşey yok. eğitim süslü az önce dediğim gibi kadrolarına genelde bir tane kaliteli hoca alırlar onu gösterirler. geriye kalan hocalar ya bulgaristan'dan gelmedir ya azerbaycan'dan ya da devletten siktir yiyen hocalar.

eğitimin zorluğuyla özel üniversitelere tercih verebilirsiniz arasında bağlantı kuramadım kusura bakmayın.
son karar sizin halkçıyım diyorsan, eğitim parayla olmamalı diyorsan, öss de biraz fazla puan almaya çalış herşey düzelir. bunları dert etmezsin.
eğer iyi bir bölüme puanınız yetmiyorsa gidilmesi gerekir.hele bide yüzde 50 burs kazanılmışsa;çok maddi açıdan zorlamayacaktır.(üniversiteye başlanıldığında katkı kredisi alınıp yazında bi kaç ayda çalışılması halinde harçı yatırma olanığınız vardır)
hukukla ilgili bölümlerinin acilen kapatılması gereken üniversitelerdir.
komple kapatılması gereken üniversitelerdir. ha bi dakka ya zaten türkiye de özel üniversite yok ki. neydi adı dur, hmmmmmm ha şey;

(bkz: vakıf üniversitesi)
burslu kazandığınız zaman bursunuzu kesmek için bahane arayan üniversite.

tercih etmedik bu yüzden yüzde yüz de kazansak.
başta tıp olmak üzere neden sağlıkla ilgili fakültelerinin açılmasına izin verildiğini anlamadığım üniversite. şimdi olayı salak, aptala getirmeyeceğim yanlış anlamayın. ama sonuçta bu ülkenin bir sınav sistemi var, bu sistemin elenmiş öğrencileri bu üniversitelere gidiyorlar. tabi içlerinden meslek hayatında başarılı olanları da çıkıyor, evet. ama sağlık alanında bu çok büyük risk. mühendis, avukat, mimar, öğretmen vb olduklarında bu insanlar şöyle bir şans var. diyelim ki yeterli değiller, bu durumda zaten halk bunlara iş vermiyor, haliyle elenmiş oluyorlar, okuyup okumamış olmamaları bir anlam ifade etmiyor belki biraz diş hekimi de öyle, ama bir doktorda böyle değil. şahsen özel üniversitelerde tıbbı çok zararlı buluyorum, kaldı ki birkaç kuşak içinde her işini parayla görmeye alışmış doktorlar da çıkacak piyasaya, buralardan mezun. sanki bu türden insanlar azmış gibi, bir de bu zihniyette adamları yetiştirmeye meyilli okullar var artık.
bir diğer deyiş ile özel üniversiteler; türk eğitim sisteminin kilometre taşlarındandır. kısmi de olsa; düzenimize yeni bir soluk getirmişlerdir.

içerisinde girilmedikçe; orada eğitim alan öğrenci popülasyonu irdelenmedikçe; hakkında yüzeysel bazda yorumlar yapılmasını sakıncalı görmekteyim. gerek; eğitim olanakları gerekse: beşeri ilişkilerin düzeyi açısından devlet üniversitelerine, kurumlarına göre olduça ileridedir. mesele "parası olan okuyor!" değil kesinlikle. özel üniversiteler devletin üzerindeki yükü azaltıyor herşeyden önce. "az puanlarla kazanılıyor" deniyor, ve buradan zeka ve entelektüel donanıma değiniliyor bu da, yanlış. üniversite sınavının kişisel zeka ile kazanıldığını düşünmek olayı saptırmaktır. ezberci sistemin mantığını özümseyebilmiş kişiler, rahatlıkla ünivesite kazanabilir. bu insanlar ücret karşılığında okuyor diye "salak" olmamalılar. benim "anadolu'da sınıf öğretmenliği okuyacağım yerde; özel'de hukuk okurum" diyen arkadaşlarım oldu. şimdi onlar bizimle; öğretmenlik okuyor olsalar, akıllı olacakdılar da; sırf öylesi bir tercih yaptılar diye; "kültürsüz, cahil, salak" mı oldular? "eğitimde fırsat eşitsizliği yaratmıyor" da. devletin sınav dahilinde aldığı kontenjanların yeni açılan okullarıyla birlikte; haddi hesabı yok! yani sınavı kazansa okuyabilecek. ama bunu başaramıyor veya eksik yapıyor, sonrasında böyle bir savunma mekanizması yaratıyor. ayrıca; bir devlet üniversitesi öğrencisi olarak söylüyorum; kendi bulunduğum okul ve programda, kendini apolitize etmiş; dünyaya ve hayata dair bir perspektif geliştiremiş tek derdi: en yakın zamanda bir kız arkadaş edinip onun ile cinsel deneyim yaşamak olan öylesine çok öğrenci var ki!. "zaman yönetimi"ni, "körfez savaşı"nı, "baba bush"'u, ve daha nice temel bigiledirmeyi bile öğrenemeden çevresince "zeki" diye yaftalanan arkadaşlar var. ve bunlar diderot, freud tesla veya demokritos değiller. beri tarafta; zerafet ve bakımlılığını kültürel mizaç özelliği ve samimiyeti ile yoğurmuş öylesine "özel üniversite öğrencisi" var ki.

başka hususları da var şüphesiz;

örneğin; "devlet okulu hocaları özel kurumlarca çalınıyor!" deniyor. bu da çok doğru bir söylem değil. sanki elinden hocalar zorla alınıyormuş ve sonrasında, öğretmenler üç kuruş çalıştırılıyorlarmış gibi yansıtılıyor. oysa; üniversite hocası da, insandır ve gerçekletirmesi gereken iktisadi reformları vardır. bunu özel okul sağlıyor ise; neden transfer olmasın? devlet iyi olanak sağlamıyor ve hoca daha iyisini seçiyorsa; özel okulun suçu burada nedir?

"kampüslerinde avm var, kuaför var okula bak lan!" deniyor. ve bu eleştiri malzemesi oluyor burada yanlış olan nedir? bu olanakların okulca sağlanıyor oluşu kötü müdür?

bir başka husus ise; öğrencilerin birbirleri ile olan diyalogları konusudur. örneğin; özel okul öğrencisi size isveç'e yaptığı gezintisinden, orada edindiği izlenimlerden, şartlarından söz eder, yani bilgi verir, diğer tür okul öğrencisinden bu akışı sağlayazsınız. çünkü dar gelirli aile çocuğu olduğundan kendi reformunu yaratmanın yolunun bir başka okul arkadaşının sırtında yükselmek olduğunun bilincine vardığından, makyevelisttir. diğer yanda insanların rahat koşullarda olması sizi bu absürd ortamdan alıkoyar.

aslında esas duru belli! kıskanmak... dert ne entelektüalite ne zeka ne eğitim kalitesi. devlet üniversitesi öğrencisi vakıf niversitesi öğrencsini kıskanıyor.
biliyor ki; orada mimar doktor mühendis gibi payelere erişen bu genç, kendisinin temayül dahi edemeyeceğ hayatı, daha 20 li yaşlarda yaşıyor ve meslek garantisi sağlamış halde. rahatça para harcıyor. işte zor gelende bu. ondandır ki devlet okullu öğrenci malatya'da okuyor ve kendini bilkent'li, koç'lu, yeditepe'li gençlerle mukayese ediyor. aradaki kalite farkı bariz vakıf okulu yönünde! ama, bashini ettiğim haset tutum; gerçeğin meşrulaştırılmasına engel.
eğer aileniz okul masrafları hariç ayda cebinize 700-800 lira koymayacaksa gitmeyin ezilirsiniz.
Burslular haricindekilerin baba parası yemeye ara vermeden hayata devam etmeleri için kurulan bir kuruluş.
Hayatı boyunca özel eğitim sistemine karşı olan bir insanın (ben) , sırf bu lanet olası eğitim sistemi yüzünden gitmek zorunda kaldığı yere denir.
Özel üniversite denilince insanın aklına ilk olarak para yemek için kurulmuş embesillerin gittiği kurum gelir. Ama tam olarak öyle değildir. Embesiller yok mudur vardır ama o kadarı devlet üniversitesinde de olur. iyi yanlarından başlayayım yazmaya. ilk olarak sizi adam yerine koyarlar söylemesi pek hoş olmasa da maaşları sizin cebinizden çıkar ve aslında normalde davranmaları gerektiği gibi yani insan gibi davranırlar. Hocaların çoğu en iyi üniversitelerden mezun olmuştur ve özel okulda olduklarını bilerek kompleksli davranıp size takmazlar. Derslikler 50-60 kişiliktir ve sıralar her zaman temizdir, klimalıdır. Amfilerde vardır fakat hiç bir zaman 200 kişiyi aynı amfiye tıkmazlar. Tuvaletler her zaman hijyeniktir acaba ne zaman mikrop kapıp öleceğim düşüncesine kapılmazsınız. Genellikle asansör vardır ve derse gidicem diye roberto carlos gibi bacak kasına sahip olmanıza gerek kalmaz. Okul klüplerinin kokteyl veya tanışma partileri, yılbaşı eğlenceleri olur. Yemekli içkili ve orkestralıdır. Yani elinizi kolunuzu sallaya sallaya şarap sırasına girebilirsiniz. Siyasi olaylar olmaz gaz bombası yeme ihtimaliniz yoktur yani. Herkes kendi havasındadır. Yemekhane değil restoranları vardır. Biraz pahalıdır ama rengi değişip tadı değişmeyen çorbaları yemek zorunda kalmazsınız. Hocalarla birebir diyaloğa girebilir peşinden koşmak zorunda kalmazsınız. Hepsinin kendi ofisi vardır randevu alıp görüşürsünüz. Bunun dışında bir tek kötü yönü olarak okulda gözlükle dolaşan cool olmaya çalışan erkek, sarı saç, tayt ve topuklu ayakkabıları kombinelemiş kız türlerine rastlarsınız. Ama iki aya kalmaz onları da olduğu gibi kabullenip gül gibi geçinir gidersiniz.
siz devlet okulundan mezun olduktan sonra kapısına iş için gideceğiniz muhtemel patronlarınızın mezun olduğu okul. Hadi patronlarınıza atar yapın bakalım...
türkiye'de özel üniversite diye bir şey yoktur; vakıf üniversitesi vardır. türkiye'de ilk kurulan vakıf üniversitesi bilkent'tir.
ayrıca 'özel statü'lü üniversite diye tabir ettiğimiz bir üniversite türü daha vardır türkiye'de. örnek vermek gerekirse, şunlar gösterilebilir:
*galatasaray üniversitesi (fransa hükümeti destekli)
*türk-alman üniversitesi (federal almanya destekli)

not: devlet üniversitesinde okuyorum.
parayı veren düdüğü çalar felsefesinin olmadığı ilim irfan yuvasıdır. 1 yıl daha kaybetmemk için girdiğim tobb etü'de gördüğüm kadarıyla hiç de öyle 'baba parasıyla okuyorum, rahat yaşıyorum panpişler' havası yoktur. devlet üniversitesinde de 7 yıl içinde mezun oluyorsun sonuç olarak. girmesi kolay görünüyor ve kolay da. ama çıkana kadar pişmanlık da duyabilirsin.
Paralı andavalların okuduğu üniversitedir. Benim mf4'ten 478 puanla girdiğim bölüme, 360 puanla giren mallar bulunur.
başlığın altındaki özel üniversite karşıt yazılarını okuduğumda "ağzına sıçayım böyle genellemenin" demekten kendimi alıkoyamadım. ya allah aşkına şu özelde burslusu var burssuzu var. hala idrak edemediniz mi acaba? cebinde 5 kuruşu olmayan var olan var. ayrıca bok atanlara sorarım siz gelip okudunuz mu da böyle götünüzden bir şey sallıyorsunuz? ya kusura bakmayın da bir siktirin gidin. *