bugün

başta türk soyunun ön tipi olmak üzere, birçok medeniyetin de dip kültürünü oluşturduğu anlaşılan insanlara denir.

orta asya'daki arkeolojik araştırmalara göre afanasyevo kültürü (mö 2500) ile andronovo kültürü'nün (mö 1700) temsilcileri bu oluşumun içindedir... prof. dr. feigl'e ve benzer araştırmalara katılan dahi bilim insanlarına göre "mö 4. binde, diyarbakır merkez olmak üzere, doğu anadolu'da çok kudretli bir ön-türk kültürü egemendir"... prof. dr. necati demir ise, yıllar süren araştırmalarının sonucunu: "türkler 15 bin yıldır muhteşem bir medeniyet inşa etmiş. sibirya'dan kuzey afrika'ya kadar, kaya üzeri resimler de bunu kanıtlıyor" diyerek açıklamıştır. bunlara keza, kâzım mirşan ve halûk tarcan gibilerinin araştırmaları da ön-türklerin dünya kültür mirasına binlerce yıldır yaptıkları katkıları destekler niteliktedir...

(bkz: proto türkler)
Ön Türkler, Göktürkler'den önceki tarih devirlerinde (6. yüzyıldan önce) var olmuş ve sonradan Türkler tarafından benimsenen bazı sosyal özelliklere sahip olan, Türk dil ailesine mensup diller konuştukları ve anaerkil oldukları ancak daha sonra çevre toplumların etkisiyle ataerkil oldukları tahmin edilen topluluklar

Bazı bilim adamları, antik Çin yazılarında sözü edilen Tue'kue sözcüğünün Türk anlamına geldiğini kabul ederler, ve Türk olgusunu Milattan önceki yüzyıllara kadar geri götürmenin mümkün olduğu görüşünü savunurlar. Ancak çoğu batılı bilim adamı, M.S 6. yüzyıl ortalarında Göktürk Kağanlığı'nın ortaya çıkışından önceki dönem için Türk sözcüğünü kullanmaz ve bundan daha eski olan ve Türklerle akraba olan halklara Proto türk veya Ön Türk adını verir.
anadolu'ya 1071'de değil bundan binlerce yıl evvel girmiş ve çeşitli izler bırakmış topluluk;

truvalılara ait ata binen okçu figürü:
görsel

hititlerin kullandığı sarmat türklerinin isminin çivi yazısıyla işlendiği tarkandemos mühürü;
görsel

Avrasya bozkır inanışlarına yakın özelliklerini taşıyan hakkari taşları;
görsel

eskişehir'deki yazılıkaya;
görsel

erzurum'da bulunan yazıtlarla ortaasya turfan vadisi yazıtları arasındaki benzerlik.
görsel

anadolu'da kutsal ana figürü, ortaasya şaman kadınları figürünün birebir aynısıdır.
görsel

sakalara ait bir şaman figürü;
görsel

van ve hakkari'deki tir-i şin yaylasında bulunan 35.000 kaya resminden sadece biri;
görsel

orhun kitabelerindeki tamga(damgaların) aynısı figürlerle işlenmiş hitit figürü;
görsel

bakire meryem figürünün hemen iki yanında yer alan türk tamgaları;
görsel

bunlar ve bunlar gibi yüzlerce örnekten yola çıkarak rahatlıkla diyebiliriz ki "anadolu'nun dip kültürü türklere aittir."
yeryüzünün en eski piktogramları (resim-yazı, 30.000 yıllık) ve petroglifleri (yazı elementi taşıyan resimler, 15.000 yıllık) orta asya'da bulunmaktadır.
40.000-25.000 öncesinin insanları, taşlar üzerine piktogramlar ve petroglifler resmetmişlerdir...

Kazakistan'ın acısu, yılanlı, başbatır, karatav alanlarında ogül ukuslar'ın eseri olan tamgalı taşlar'ın bulunduğu galeriler vardır. Başka yerlerde de, ulu-kem, ak idil, semerkant'ta ve baykal gölü'nün civarında bunlara rastlanmıştır.

Bu yerleşim bölgelerinde yaşayanlar sadece taş balta falan yapmak suretiyle değil, kayalar üzerine çizdikleri her resimde "yazı başlangıcı" şekiller kullanarak, ogül ukuslar olduklarını kanıtlamışlardır.

Bu resim ve yazılar, orta asya'nın ilk insanlarından olan proto türkler arasındaki böyle yücelmiş kişilerin, bilgilerini taşa dökmelerinin sonucudur.

fransa'da 30.000-20.000 yıl öncesine ait resimler, keza afrika'da resimler bulunmasına rağmen, hiç yazıya rastlanmamıştır. rodezya'da, cebelitarık'ta, isviçre'de bulunan resimler de yazı ögesi taşımaz. hindistan ve hindiçinin'de de bir proto-yazı yoktur.

Çok sonraları ortaya çıkan ve M.Ö. 3.000 yılında yaygınlaşan sümer çivi yazısınin kökeni, ve ön-mısır işaretleri, bu bahsettiğimiz orta asya resim yazılarına dayanmaktadır.

amerika kıtasında resimlerde de, bu avrasya harflerini görmekteyiz. çin'in Büyük Okyanus kıyılarında kurulan medeniyetin "ok halkına" (türk) ait olduğunu, Moğolistan tarihçileri tesbit etmişlerdir. pre-çin-tabgaç dilinin pek çok kelimesi ön türk kökenlidir.

örneklersek (Birincisi çince, ikincisi ön türke):

ç'i= güç----->içi=güç

vu=yok------->uyuv =yok(var olmama)

ching-c'hi= tohum gücü------>için-içi(bir şeydeki ana güç)

yin-iyim=(iyim on)------>yan-oyıl= (oy-onıl)

Proto-dünya insanının hiç biri, orta asya ögül okusları kadar akınış çarkı'nın farkına varmamıştır. Bu halkın resimlerinde ezoterik bilgi yanında, her şeyi gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirmeyi de görmekteyiz. Güneş, ay, dağlar, yıldızlar, hayvanlar, ağaçlar, hatta boşluk dahi kişi oğul'nun hayatını ifade araçlarıdır.

Eğer bir ögül okus duvar resminde güneş çizilmiş ise, bu onların güneşe taptıkları anlamına gelmez.
Güneş, tanrı kavramının ana unsurlarından olan enerji güç'ün en önemli sembolüdür.

hitit güneşi: görsel
orta asya türk güneşi(kırgız bayrağı):görsel
çin mitolojisi güneş figürü:görsel
kızılderili kültürüne ait güneş figürü: görsel


Bir dağ resmi, manzara olarak çizilmemiştir. dağ, yeryüzünden göklere uzandığı için mukaddes güçlerin sembolüdür.

ad (nam-isim) kavramı at ile, it (itici uyarıcı güç) kavramı it (köpek) ile anlatılmıştır.
Yani, çok basit bir şekilde anlatmak gerekirse; yanyana bir insan, bir at, bir kartal resmi varsa, bu büyük bir ihtimalle "bu adamın adı kartal'dır anlamındadır.

Renklerin kullanılması da öyledir...
Güneş ışığı spektrumda sıra ile kızıl, sarı, yeşil, gök(mavi) ve mor olarak görülür...

Kürtler'in sözümona kendilerine mal etmeye çalıştıkları, kırmızı-sarı-yeşil renkler aslında binlerce yıldır türkler tarafından tercih edilen ana renkler olmuştur. (binlerce yıllık türk bayramı nevruz'u sahiplenip newroz yapmalarına değinmeyeceğim bile onu şuradan okuyun; (#7560374)
Halen de Anadolu Alevileri, Orta Asya Türkleri'nin giyimlerinde kırmızı-sarı-yeşil veya kırmızı-sarı-mor ön plana çıkar.

Renkler belli bir dalga boyu ile alâkalı olduğu için insanlar üzerinde bâriz etkiler yaratırlar. Bu yüzden hepsinin zaman içinde oluşmuş birer anlamı vardır.

kızıl: ateş rengi olması dolayısiyle enerji sembolüdür. celal ifadesidir... türkler bir olay karşısındaki menfi heyecanlarını bu yüzden kızmak - kızarmak kelimeleri ile ifade ederler... kızan, kızdırılan cisimde ateş etkisi olduğunu gene bu renkle olan ilişkisinden anlarız.
Domatesin, elmanın kızarması, kızılcık, hep bize bu meyvalarda enerji kaynağı güneşin etkisini hatırlatır.

sarı: kızıl ile ifade edilen ateşin solgun halini belirttiği için, sarı renk ölüm ve yitmişlik anlamı taşır... Sararan yapraklar, azalan güneş enerjisinin, soğuğun geldiğinin ve ölümün işaretidir.

yeşil: Bu renk, ateş ve enerjinin ne yakıcı derece fazla, ne de dondurucu derecede az olduğu, yani tam olarak hayatın oluşmasına imkân tanıyacak oranda olduğunu gösterir... Onun için yeşermek, canlanmak anlamında kullanılır. yeşil, hayat ve varoma demektir.

mavi: gök rengidir, zaten eski türkler bu adı kullanırdı. Hala da "gök gözlü" dendi mi, mavi göz anlaşılır... gök ise oksijen, yani nefes almamızın amacı demektir. Bu acıdan gök rengi can'a işarettir.

ak: Işığı olduğu gibi geri iade eden renktir. Çünkü enerjiye, mücadeleye ihtiyacı yoktur... Bu yüzden, saflık, arınmışlık, olgunluk halidir. Ayrıca cennet demektir.

kara: Işığı tümüyle absorbe eder. Bütün renkleri yutar... Bu bakımdan, gizlilik, kapalı kalmışlık, cehalet ve kötülüğü ifade eder.

türkler bu renkleri, taşıdıkları sembollere uygun olarak binlerce yıl bayraklarında, kilimlerinde, halılarında, çoraplarında, kıyafetlerinde, yazma ve mendillerinde, çok eskilerden kalma semboller ile birlikte kullanmışlar aynı zamanda yönlere de renk isimleri vererek göç yollarını oluşturmuşlardır.

ön türk motifleri taşıyan meksika yerlilerine ait sembol;
görsel

kızılderili kilimi ile türk kilimi arasındaki benzerlik;
görsel

anadolu ön türk, orta asya ön türk ve kızılderili kaya resimleri benzerlikleri;
görsel

hitit geyiği ile orta asya öntürkleri kaya resimleri;
görsel
görsel

altay geyiği;
görsel

roma kartalı;
görsel

bizans kartalı;
görsel

selçuklu kartalı;
görsel

cermen kartalı;
görsel

avar türkleri bayrağı;
görsel

yunan mitolojik kahramanı centaur;
görsel

üzengi sayesinde at üzerinde silah kullandığından dolayı at ile bir bütün halinde düşünülen ve yunan mitolojisinde centaur'a dönüştürülen iskit savaşçısı;
görsel
görsel

(bkz: tarih türklerde başlar)
ön kürtlerin komşularıdırlar. o zaman tabi böyle türklük kürtlük falan yokmuş, gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış.
yafes'in torunudurlar.
bi jöntürkler değildir.
şöyle bir belgesel mevcut.

http://www.youtube.com/watch?v=E4KSe8VczX8
cephede kazandığımızı masada kaybetme ekolünü çinlilerle birlikte genetik kodlarımıza kazımış atalarımız.
iskitlerdir

Hunlar ön türk değildir.
türkler afanasyevo kültürü (mö 2500) ile andronovo kültürü'nün (mö 1700) temsilcileridir. iskitler ön türk topluluğudur.
Anav kültürü de buna dahildir

Hunlar ön türk değil türk'dür.
Göktürkler değil Hunlar öncesi tarih devirlerinde yaşamış türklerin ata kabileleri olan topluluklardır

iskitler ve kimmerler bunlara örnektir.
bildigim kadarıyla göktürk kağanlığı öncesi türkler için kullanılan addır bu. kökenleri konusunda pek çok farklı görüş vardır. örneğin anavatanlarının kore yarım adasına yakın bir yer olduğunu ve buradaki arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmış adı şu an aklımda olmayan bir kültürün mirasçılarından olduğu görüşü vardır. sonra bazıları da anavatanlatının çin'in kuzeyi olduğunu dönemine göre gelişmiş yerleşik bir toplum olduklarını söyler. ayrıca bu konudaki bir görüş de kendilerinin güney sibiryalı olduklarını burada kütükten evlerde ren geyiği yetiştiriciliği ve avcılıkla yaşanlarını sürdürdüklerini daha sonra atın evcilleştirilmesi sayesinde günümüzdeki moğolistan dolaylarına indiklerini ve oradan da asya ve avrupada geniş bir alana yayıldıklarını söyler. sanırım en geçerli olan ya da en azından en geçerlilerinden birisi bu sonuncu görüştür.
bu arada bazı kurganlarda atlar için ren geyiği maskesi bulunmuştur bu belki de sibiryada kökenli olup ren geyiği yetiştiriciliği yaptıklafının göstergelerinden birisidir..

Not: bunu önceki hesabımda yazmıştım..