çocukken mutluluğun anlamı

annenin patates kızartması yapması,
son iki dersin boş olması,
bisikletle artistlik hareket kasıp başarmak,
kumbarada para biriktirmek,
kar topu oynamak,
tutulan takımın şampiyonlar liginde bir ingiliz, bir alman, bir ispanyol devini devirmesi,
miskette başı vurmak,
yüksek bir yerden kum yığına atlamak,
bütün simitleri satabilmek,
sınıf başkanı seçilmek,
uçurtma uçurmak,
kabızlığı muhteşem bir sıçışla atlatmak,
baba tarafından cep telefonu ile ödüllendirilmek,
yaz akşamları sokağın bir köşesinde bir yığın arkadaşla çekirdek çıtlatıp ayıp fıkralar anlatmak-dinlemek,
kar tatili haberi gelince uyandığın yatağa tekrar geri girmek,
sinek ilacı arabasının arkasından takip ederek mahalleyi turlamak vs. vs. uzar gider.

çok da para istemeyen şeylerin öyküsüydü bu yapılanlar ve hakiki mutluluğun sorumsuz, hafif ve en güzel şeyleriydi.anlam katan da bunlardı işte.

yarın da pazartesi, sakal traşı ol, işe git, çalış, para kazan ve sana ait olmayan bir borcu öde... mnskym dünya.

küçücük bir çikolata parçası.

bahçeye giden topun birileri tarafından geri atılması.

Sabah erkenden kalkıp beyblade'in başlayacağı saati beklemek.