bugün

türkiye'de yaşamaktır.

''zayıflar bizi kendi gücümüzden utanmaya zorladıkları için kazanmışlardır'' demiş nietzsche.

ne kadar da doğru söylemiş. işbu tespit tam da türkiye için geçerli. varlıklı insanları sahip olduklarından dolayı utanmaya zorlayan bir halk. ve onların arasında yaşamaya çalışmak. zor tabi. insanı kaçmaya zorluyor. ama sırf fakir olduklarından dolayı değil. bu tarz düşüncelerinden dolayı. yani bir statü ırkçılığından değil onların yaptığı gibi.

kabul ediyorum. türkiye bir görgüsüzler ülkesi. gösteriş meraklıların ülkesi. çoğu kimsenin parayı aramakta ki amacı bu bence. ya da bulduktan sonraki davranışları. günün birinde kendisini parasıyla ezen birinden intikam almak için. sırf bunları yapmak için. sırf zengin ve elit olduğunu, diğerlerinden farklı olduğunu bir şekilde belirtmek için. bunlardan dolayı zenginlere karşı olan tavırları anlayabiliyorum. fakat bu yine de zengin olmanın ayıp olması demek değildir. bütün zenginleri aynı kefeye koymaktır. herkesi sonradan görme, gösteriş budalası sanmaktır.

fakirlerin karşısında ezilmek diye bir şey var. bilmem duydunuz mu? sizin anladığınız anlamda değil. psikolojik olarak. iyi niyetli gayet mütevazı olan bir zengin, bazen kafasını kuma gömebiliyor. aman yanlış bir şey demeyeyim de beni diğerleri sanmasın diye. böyle bir durum da yaratıldı. bazılarının herkesi aynı kefeye koyup yargılamasından ötürü.
etrafta fenerin, gemiciklerin gezdiği bir ülkede doğal olan bir durumdur.
insanlar kazandığı paranın kaynağı belli olan zenginleri ayıplamazlar, ama milletin vekillerinin bile elinin kimin cebince olduğu belli değil dir..