bugün

herhalde hafızlardadır. iranlı bir gazetecinin buch' a fırlattığı o güzelim ayakkabı. bir gazeteci yalanlarınızı dinlemek istemiyorum demişti. fırlatmıştı pabucunu buch' un suratına... amerikalılar kınamıştı tabii... eylem elbette haktı ama bu... pabuç... ayakkabı falan... çok çirkindi. bir gazeteciye yakışmamıştı. eleştrileri varsa yazmalıydı. ayakkabı da neydi... ne kadar ayıptı... cık... cıkk... cıktı...
oysa dünyanın heryerinde mazlum halklar alkışlıyordu o gazeteciyi. alkışlıyorduk gönülden...
"ayakkabı fırlatma hakkı" diye bir şey olmasına da gerek yoktu. o gazetecinin yanındaydık "hepimiz"... biliyorduk kimin hedef olduğunu ve neden hedef olduğunu...
peki "yumurtanın suçu ne?"... "yumurta atan öğrencinin suçu ne?"