bugün

ömür boyu aklınızdan ve yüreğinizden silinmeyecek derin izler bırakan durum. aslı yetimhaneli olmak değil. yetimhaneli doğmak. biz öyle sanardık kendimizi. tüm insanlar yetimhane de doğar bilirdik. ufaktık ve hayat güzeldi.

yetimhanede bir kız çocuğu, beş yaşında. ufacık elleri ve kocaman bir yüreği var. sabah hep beraber kalkmak, hep beraber kahvaltıya oturmak, hep beraber oynamak, hep beraber yatmak, hep beraber uyumak. herşeyi hep beraber yapardık. anne baba terbiyesiyle değil, devlet terbiyesiyle büyümek zorunda kalan çocuklardık. geceleri arkadaşlarımın ağlamaları silinmezdi kulağımdan. ve birinin bize sarılmasına o kadar muhtaçtık ki. annemiz yoktu, babamız yoktu. kimbilir kimdi ailemiz? kimbilir şimdi nerdeydi? birgün bizi almaya gelecek bir aile muhakkak olacak umuduyla geçen yıllarımız.

yetimhaneli olmak cidden acıdır. hele ki bir bayram günü birisi sizi ziyarete gelsin de elini öpebileyim diye ağladığınız da. ve bayramlık elbisenizi hiçbir zaman alamayıp yetimhaneye yardım olarak gönderilen elbiselerden birini seçmek zorunda kaldığınızda hatta seçmeyip üzerinize ne oluyarsa onu verdiklerinde.

küçük bir kız çocuğu beş yaşında. annesini ve babasını ömrü boyunca tanıyamayacağının farkında değil. herkes yetimhanede doğar sanıyor. ve bayram sabahı kim gelicek acaba diye camdan bakıyor.

genç bir kız yirmiiki yaşında. bayramda elini öpebileceği bir akrabası bile yok. ve bir anneye sarılabilme özlemini hala yüreğinde yaşıyor.