bugün

insanlar büyük bir sistemin küçük çarklarıdır. Çok çok küçük. Ve hepsi yanyana dönmek zorundadır,istemeseler dahi. Aksi taktirde yaşam olmaz. Sistem bozulur.

Dolayısıyla da bu sistemi oluşturan varlığın bize yüklediği görevler vardır. Bize yaptırdığı... Ve o görevler dışına asla çıkamaz o çarklardan herhangi biri.

Hayatınızı düşünün. Şuan bu yazıyı okuyorsunuz. Ya da sıkıldınız ve yarıda kesip okumayı bıraktınız. Sıkılma eylemi ya da zevk alma eylemi...

Akşam yemeği yiyorsunuz. Et mesela... sıcak, sulu, nefis bir tadı olan bir pirzola mesela..

Ya da okullara gidiyorsunuz. Bilgi öğrenmek için... verilen bilgilerin ne kadar gerçek olduğunu sorgulamadan... o bilgileri öğreniyor ve onları bize verilen diğer bilgilerle birleştirip kullanıyoruz.

Ya da içinde binlerce kimyasal olan yiyecek ve içecekleri sömürüyoruz adeta. Müptelası oluyoruz. Sigara,alkol,uyuşturucu,kola,cips...

Ya da bize bir şey katacağını hiç sanmıyoruz. Ama yine de siyaset konuşup politika yapıyoruz. Hiçbir şeyi değiştirmeyecek olan konuşmalar... konuşurken çay içip meyve yiyen haydar amca yanınızda iken üstelik...

Kapitalizm denen saçmalığın kölesi olduğumuzu düşünüyoruz. Ancak yine de daha bir yıl geçmeden aldığınız markanın bir üst modelini almak için aylarca emek harcıyoruz. Kanserin çaresini buluyoruz. Ancak ilaçlardan para kazanabilmek için insanlığa sunmuyoruz. Belli insan toplumlarına aidiyet besliyor, onlar ne derse haklı buluyor ve tersi olan görüşü kesinlikle reddediyoruz. Ve hatta bu toplumları oluşturan (mesela siyasi partilerin) toplumun liderlerini çözüm kaynağı olarak, kurtarıcı olarak görüyoruz. Dünyanın bir ucunda savaş olurken televizyonlardan gayet sakince katledilen insanları izleyip aynı sakinlik içinde televizyonu kapatıyoruz. Sanki olması gereken bir şey varmış gibi. Sanki bu gerekli gibi... insanlar susuzluktan, açlıktan ölürken onlar için konuşuyoruz. Ancak onları pek önemsediğimiz söylenemez. Ya da umursadığımız. Çünkü çarklar olması gerektiği gibi dönüyor. Evet. Vejeteryanlarla dalga geçiyoruz. Aptal muamelesi yapıp, şaşırıyoruz neden böyle yaptığına... ancak sigara içmek, alkol kullanmak pek bir normal gözümüzde. Aşık olmadığı bir insanla evleniyor kimisi. Nefret de etse, o kişiye işkence etmek istese dahi sırf zengin bir yaşam sürebilmek adına... Ne kadar kazanırsak kazanalım bize yetmiyor. Sürekli daha fazla diyoruz ve kendimizi, ömrümüzü buna harcıyoruz. Durup düşünmek yok! Ben kimim demek yok! Kazandığımız kadar varız. Ya da öyle sanıyoruz. Aklınızda kendi oluşturduğunuz sistemin doğrularını asla yok edemiyorsunuz. Bu yazıyı okurken dahi. Çok yanlış olsa dahi. Her insan kendi iç dünyasında küçük birer tanrıdır. Ve içinde yarattığı dünyaları yok etmek istemez, yanlış da olsa. Hatta o yanlışı düzeltmek isteyeni yok eder. Biz birer tanrı olduğumuzu düşünebiliriz. Ama bu milyarlarca tanrı ,var olan bir tanrının kontrolünde ve o ne derse onu yapıyor; onun dünyasında. Ve öyle ki haberleri dahi yok kontrol edilip, uyutulduklarından...

Kuşkusuz ki baş tanrı gibi olan milyarlarca tanrı daha var ve onları yöneten bir baş tanrı daha var. Ve katlanarak ilerleyen tanrılar bütünü...

Ne olduğumuz ya da bizi kimin yönettiği ya da bizim büyüklüğümüz önemli değil. Sistem işlediği müddetçe bütün tanrılar bu sistemin bir çarkı. Hangi çark olursa olsun bir çark bozulduğu an, sistem çöker.

Ve yeni bir sistem kodlanmaya başlar. Belki de daha gerçekler üstüne olan.
güncel Önemli Başlıklar