bugün

lisenin bittiği yıl başıma gelendir. sene 2007. ben lisedeyken deli divane aşıktım. ama nasıl bir aşık olmak. lise boyunca sevgilisi olduğunu bildiğim halde, gönlümü açabileceğim bir sürü kişi olduğu halde kesinlikle hiç kimseye ne yanaştım ne de yanıma yanaştırdım. varsa yoksa, ona hiç bir zaman vermediğim mektuplar yazmak, her gece ağlamak. kesinlikle abartmıyorum her gece!

(ama ufak bir ayrıntı var lise 1'de kendisiyle çok kısa süreli bir ilişkimiz olmuştu ve o dönem kendini ifade sıkıntısı yaşayan benim bu halim kendisince ilgisizlik olarak adlandırıldığından ilişki tek taraflı feshedilmişti.)

her neyse lise böyle bitti. o dönem de arkadaşımın çakma bir msn adresi var. bende bir arkadaştan sevdiğim kişinin msn adresini buldum. ama yaşayan bilir, platonik aşk öyle bir haldir ki, sanki kalbiniz, tüm hayatınız onun iki dudağı arasında, tek bir bakışında ya da hareketinde gibidir sanki. "ben kesinlikle yazamam" diyorum arkadaşıma. çünkü o ana kadar kafamda öyle güzel bir aşk oluşturmuşum ki, ondan gelecek bir gerçeklikle bunun yıkılma ihtimali öldürüyor beni korkudan.

sen misin böyle yapan diye, arkadaşım çekti klavyeyi önümden ve yazıverdi. ben kenarda deli gibi heyecanlı, kıpkırmızı kesilmiş ve buz gibi bakıyordum sadece. neyse bunlar konuşmaya başladılar filan havadan sudan. derken arkadaşımın annesi aradı acil eve gel diye. bu da "hadi unknown artık sen hallet gerisini..." deyip bastı gitti. ben elimde klavye ekrana bakıyorum. yanılmıyorsam bi 5 dakika daha konuştuktan sonra o kritik soruyu sordum. sevgilinle hala devam ediyor mu ilişkiniz diye. o da kim olduğunu söylersen söylerim dedi. ben de artık yılların verdiği gazmı desem, artık ne olacaksa olsun diyerek tamam dedim ve en net olmayan fotoğrafımı koydum avatar kısmına. zaten de ufak bir kareydi hatırlarsınız. saniyesine "unknown!" dedi. "evet" dedim. ben tabi bekliyorum artık kesin bana "benimle dalga geçer gibi yazıyosun kaç saattir vs" gibi bişeyler söyler diye. adam bildiğiniz soluksuz asılmaya başladı o dakika itibariyle. sevigilimden ayrıldım dedi önce. sonra işte lisede her zaman en çok seni beğendimler mi dersiniz fiziksel olarak ve tamamen somut şeylere odaklı o kadar çok iltifat ediyordu ki, hayalimdeki "mükkemel maşuk" karakterinin her özelliğinin yanına bir çarpı atılıyormuş aslında. tabii ben o anki mutluluğumdan ve heyecanımdan dolayı bunları analiz edecek halde hiç değildim. her neyse yazıştık, yazıştık, derken çok ısrar etti buluştuk, uzun uzun konuştuk. öyle bir bakıyordu, öyle şeyler söylüyordu ki bana, sanki biz yıllardır hayatın bir araya getiremediği iki aşıktık. hala anlayamam bir insan bu kadar değer gördüğü bir insana neden böyle hunharca ve gelişine şeyler söyler. başta da söylediğim gibi lisede ben bu kişinin kaçamak 1 tane bakışını yakalasam 1 hafta mutlu gezerdim. ki bu kişiden aşk sözcükleri duyduğumdaki hali varın siz düşünün.

bir kaç ay bu şekilde görüştükten sonra yine buluşup bana kendimizi "iki aşık" olarak düşündürecek onca hareketin akşamında sadece tek bir sms ile, "sevgilimden ayrılmamıştım. senin boşuna gönlünü çaldım hakkını helal et" şeklinde bir mesaj geldi. sana yemin ediyorum sözlük, şu hayatta hiç fıtratına uygun olmayan bir insanın bile tek yolu intihar olarak görebileceğine ben o an ikna oldum. resmen dibe vurmuştum. nefes alamadım, düşünemedim, sadece titriyordum buz gibi ve "nasıl" diyebiliyordum...
sonrasındaki süreç çok fenaydı be sözlük, vücudumun her yerinde yaralar çıktı.kıpkırmızı ve kocaman yaralar. saçlarım döküldü, dökülmeyenler aşırı derecede beyazladı. çok yanlış kararlar aldım. o kararların bir tanesinin cefasını doldurmam için daha 3 ayım var. vs. vs.

allah kimseye bu şekilde bir olay yaşatmasın. üstünden onca sene geçmesine rağmen yazarken bile elim ayağım titredi yemin ediyorum.

not: buna benzer bir kaç şekilde başlık arattım, çıkmayınca başlık açtım dostlar.
(bkz: ketenpereye gelmek).
isot benim için aşktır mesela.
Mardin- krdz. Ereğli Arasında yaklaşık 16 saat boyunca hiç göz kırpmadan sadece birini düşünmek. Sadece birini bir an bile atlamadan. Arabayı kullanan babamın bana bakıp bakıp bunu hissetmesi ve bişey diyememesi. Annemin ettiği dualar. Ben bu aşkta sadece buna acıdım. Aşka değil kendime.
daha doğru dürüst tanımadığım bi kıza deliler gibi aşık olmam. sonra üniversitede onu görebilmek için saatlerce yol gitmem. beraber geçen 7 mükemmel günün sonunda terminalde ağlaması. ve ben gittikten 15 gün sonra ayrılmamız. hala fotoğrafları atmayışım.ama unuttum. güzel günlerdi. after love dedikleri olay çok kötü geçmişti.
o belirtilen bitmesine 3 ay kalmış cefanın da ne olduğu söylense iyi olurmuş.

ama samimiyetden dolayı benden artı.
Benim aşkımın çiçeği kanayan gül müydü bu nasıl aşktı be kardeşim!?