bugün

aslında çocukluğu, çocuk olmayı özlemektir. umursamazlığı özlemektir.

sabah uyandığımda ayılmak için yatağın kenarında oturduğumda gözümün dizime ilişmesiyle başladı her şey.

küçükken düştüğümde yaranın günden güne kurumasıyla oluşan kabuğu canım acısa da, tekrar kanasa da büyük bir zevkle onu kaldırdığımı hatırlattı bana. aslında dizimdeki yara değil içimdeki yaraydı o.

bazen sırf tekrar kabuk bağlaması için tam kurumamış kabuğu ne kadar sızlasa da kaldırırdım. ne zevkti ama. işte o anı özledim ben. sadece dizlerimin yarılmasıyla sonuçlanan düşüp düşüp kalkmalarımı özledim.

ne yazıktır ki şimdilerde düşüyoruz ama, çocukluğumuzdaki gibi iki ağlayıp düştüğümüz yerden kalkamıyoruz. oluşan yaranın acısı birinci günün sonunda geçiyor, ikinci gün kuruyor, üçüncü veya dördüncü gün kabuk bağlıyor geride kalan küçük ve zararsız izler sadece. kişi büyüdükçe aldığı yaralarda büyüyor belki kabuk bağlaması aylar sürüyor, kabuğu kaldırmanız ise yılları peşinden sürüklüyor.

işte ben küçükken düştüğümde, dizimde, dirseklerimde oluşan o yaranın kabuk bağlamasını özledim, onu tatlı tatlı kaldırıp bedenimden söküp atmayı özledim. işte öyle zararsız yaralar almayı özledim.
kabuk bağlayan yarayı, para karşılığında soymak isteyen dayıyı özlemek. soymak isterdi soydurmazdım, para verip kandırırdı. şimdi ben, büyüdüm o evlendi bizim yenge bozdu aramızı. (bkz: sarı çiyan)
büyüdükçe çocukluğunu özlemektir. büyükçe yaralar kapanmayacak gibi gelmeye başlıyor önce. sonrasında da hiç bir yara hissedilmez oluyor. tabi bu çekilen acılardan sonra ortaya çıkan bir durum. hissizleşince artık o yaraların kabuk bağlayıp bağlamaması aslında o kadar umrunda olmuyor ama o gün geldiğinde etrafındakiler sana duygusuz muamelesi yapacaktır. bunun duygusuzlukla alakası yoktur. sadece savunma mekanizması farklı bir boyuta geçmiştir. artık kabukları özlemezsin. keşke kabuk bağlasa demezsin. o gün geldiğinde, o yara kanasa da olur kanamasa da kıvamında bir yaşam sürülür. *
Muhtemelen ortaçağda zehirlenmektir zehirin vücut dolaşımına katilmaması için bacakta bir yara açılır zehir dolaşıma karışmaz ve yara sürekli açık kalır.
yara kabuğunun üzerindeki o kıllara bakarak boğazından inen tükürük damlalarını özlemektir. o kılları teker teker iki tırnak ucuyla koparırken bir annenin sivilce sıkmaktan aldığı zevkten daha fazla zevk alacağını bilmek ve acilen dizin üzerine yara kabuğunun gelmesini istemektir.