bugün

her insanın iyi olduğu bir şey vardır. önemli olan kendini keşfedip doğru yolu bulması ve yetenekleri bunun üzerine yoğunlaşqwekos öyle bi şey yok la. bu insanı kısıtlamaktan başka bi şey değil. bu toplumun bireyler üzerinde uyguladığı saçma sapan baskıların en büyüklerinden biri aslında. insan dediğin çok yönlü bi varlıktır. çok yönlü varlıkların en yönlüsüdür belki de.

insan; duyularını ve kendini geliştirmek şartıyla üzerinde yoğunlaşıp belli bir süre geçirdiği hemen her şeyde başarılı olabilir. önemli olan yaptığın şeyi ya da şeyleri sevmekle ilgilidir. genellikle insan sevmediği şeyler üzerine yoğunlaşamaz bu yüzden de kendine o alanda başarılı olamayacağı yönünde telkinler verir. he maymun iştahlılık vardır yok değildir o ayrı bi konu.
bazı insanların becerileri daha fazla ön plandadır. mesela ailesinde ressam olan bir kişi kendinde olan yeteneği daha kolay fark eder ya da o kişiden beklenen ressam olması yönünde davranması olduğundan kişi resme yönelir bilinçli veya bilinçsiz şekilde yetenekle veya yeteneksiz olarak.

benim üniversiteye başlayacağım dönemde yapmaktan keyif aldığım işler para getirmiyor diye çevrem tarafından hoş karşılanmadı ve ben buna bir noktaya kadar karşı çıktım. esas mesele çatlak sesleri bastırabilmek ve cesaret sahibi olabilmek.

bizim kültürümüzde bu pek mümkün değil. bu noktada aileleri ve çocukları terbiye ya da eğitme anlayışlarını irdelemek lazım.
bir de iyi yapılan şeyi yapmaktan zevk almamak var. bir yerden sonra ilerleme kaydedemez hale gelince insanın tutkusu azalıyor. maddi veya manevi olarak farklı geri dönüşler de alınmamaya başlıyor, hep aynı şeyler. yeni başladığın bir iş daha çok zevk veriyor sana, çünkü o işte daha kat edeceğin çok yol var. insan işte, uğraşsın bir şeylerle. sonunda ölüp gidecek zaten.
onemli olan kendimizi kesfedebilmemiz. kristof colomb degil de, amerigo vespuci olmaliyiz.