bugün

yalnız insan kural tanımaz. kafasına göre takılır. istediği şeyi istediği an yapabilme özgürlüğüne sahiptir. ona karşı çıkacak, engeleyecek kimse yoktur çünkü.
yanlnız insanlarda utanma ve edep duygusu olup evlerinde yada kapalı bir ortamda sevişirler. gerçi artık park, cadde, sokak, otobüs, köprü altı, alt geçitlerde yani umuma açık mekanlarda da bu mevcut. genel olarak köpekler, kediler gibi sokak ortasında cinsel ihtiyaçlarımızı karşılamıyoruz bazı hayvanileşmiş insan ırkları hariç...
(bkz: oha)
bir kısım yalnız insanın kuralları olabilir lakin bu kurallar * yalnız olmadığını düşünen (var mıdır? tartışılır.) ya da yalnız yaşamayan insanların kurallarından çok da farklı değildir. ki ben şahsım adına insanların -yalnız olsun ya da olmasın- kuralları olduğuna inanmıyorum. (misal, kapı gece 00:00 da kilitlenecek, şöyle olursa böyle, böyle olursa şöyle olacak vb). ancak yalnız insanların kurallardan çok alışkanlıkları vardır. yalnız insanlar, kişisel alanları ister istemez genişlemiş olmasından mütevellit bu yalnızlığa herhangi bir müdahale oluşması durumunda agresifleşirler. zira yalnız insan, yalnızlığa ve onun getirdiği rahatlığa alışmıştır. bu insanlar her ne kadar yalnızlıklarından zaman zaman sıkılsalar, yalnızlıklarını bozmaya gelenleri coşkuyla karşılasalar da, uzun süren bir yalnızlığın bozulması durumu vuku bulduğunda tek kişilik dünyalarının rahatlığı ve dolayısıyla özgürlükleri tehdit altındaymış hissiyatına kapılarak savunmaya geçeceklerdir. yalnız insanların kişisel alanları 60 cm. den ziyade evlerinin metrekaresiyle doğru orantılıdır.
yalnız insanlar gece yıkanır: yalnız insanların yıkanma saatleri, yaşadıkları şehre ve oturdukları semte göre değişiklik gösterir. fakat ortak bir nokta vardır; gece yıkanırlar… gece; sabaha karşı da olabilir, gece yarısı da… o yıkanma saati, o beklenen misafirin artık ona gelemeyeceği bir saattir. çünkü o banyodayken o misafirin onu ziyarete gelme ihtimali ve onun kapı sesini duymama ihtimali vardır. bu yüzden yalnız insanlar geceleri, beklenen misafirin gelmeyeceği saatte yıkanırlar.
yalnız insanların tuvalet sefaları yoktur: yalnız insanlar neden gece yıkanıyorlarsa, normal insanlar gibi dakikalarca tuvalet sefası da yapamazlar. yine her an o beklenen misafirin gelebilme ihtimali vardır onlar için ve yine kapıyı duymama ihtimalleri…
yalnız insanların telefonları sürekli kullanabilir durumdadır: yalnız insanların telefonlarında her zaman kontör bulunur, telefonlarının şarjı vardır. yani birisinin ona ulaşamaması veya onun birisine ulaşamaması gibi bir sorun söz konu değildir. çünkü her an o beklenen misafirin onu araması ihtimali vardır, ulaşılması veya ulaşması şarttır yalnız insanların.
yalnız insanların telefonları gürültülü çalar: telefonlarını sürekli kontrol etme ihtiyacı da duyarlar yalnız insanlar. beklediği misafirinin, “evde misin ben geliyorum” türünden mesaj çekmiş olabileceğini veya “şurada buluşalım” diye telefon edebileceğini ve kendisinin de bunu duymayabileceğini düşünürler. bu nedenle de sürekli telefonlarını kontrol ederler. hatta sadece bu nedenle onların telefonu, çok gürültülü çalar. bütün aramaları duyabilmek için.
yalnız insanların yatakları hiç bozulmaz: yalnız insanlar yataklarında yatmadıkları için yatakları hiç bozulmaz. bunun birkaç farklı nedeni vardır. en önemlisi yalnız oldukları içindir. sarılacakları başka bir beden yoktur onlar için. dolayısıyla yatakta da rahat edemezler; sarılacak bir beden ararlar; olmadığı için de gözüne uyku girmez yalnız insanların. yataklarında uyumazlar ve o yatak bozulmaz.
ikincisi ise 1. maddenin bir uzantısıdır. her an o beklediği misafirinin gelme ihtimali vardır onlar için. bu nedenle gece geç saate kadar beklerler. muhtemelen de kanepede uyuyup kalırlar. ama yine de pijamalarıyla uyumaz yalnız insanlar, eve birisi geldiğinde en azından onların karşısına çıkabileceği, belki bir eşofmanla uyur kalırlar.
sonuç; yalnız bir insanın yatağı bozuksa, bilmelisin ki yakın bir zaman içinde onda bir misafir vardı…
yalnız insanların ev yaşantıları da tek kişiliktir: adı üzerinde yalnızdır ve büyük bir tencereye, örneğin bir düdüklü tencereye ihtiyaç duymaz yalnız insanlar. bir tabak setine de ihtiyaçları yoktur. ama yine de – en azından – iki tane fincanı üç tane tabağı vardır yalnız insanların, sürekli beklediği o misafiri gelebilir diye…
yalnız insanların en yalnız olduğu yer banyolarıdır: yalnız insanların yatak odaları, oturma odası, mutfağı vs. en azından iki kişiye yetebilse bile, banyoları tek kişiliktir. tek bir tane banyo lifi, tek bir tane bornoz, tek çeşit şampuan, tek bir tane diş fırçası, tek bir tane traş bıçağı vs. vs. vs. yalnız insanların en yalnız olduğu yerdir banyoları.
yalnız insanlar eşyaların kullanma biçimi değiştirirler: yalnız insanların evi – banyo hariç – en fazla iki kişilik olsa bile oturacak yer bakımından ikiden fazla kişiyi ağırlayabilecek şekildedir. örneğin ikiden fazla sandalyesi, en az iki çekyatı vardır yalnız insanların. ancak bunların kullanım şekillerini de değiştirir yalnız insanlar. örneğin sandalyelerden birine otururken, diğeri ayağının altına gelir, bir diğeri de hemen onun yanında üzerine sigarasını kül tablasını veya kitabını, gazetesini koyabildiği bir sehpaya dönüşür. sandalyelerin sayısı bu yüzden fazladır. elma kasası bir sehpa, ütü masası da bir çalışma masası oluverir bir anda. bira kutuları kül tablası, şarap şişeleri mumluk, rakı şişeleri ise - düzgün bir orantıyla yerleştirilince – kitaplık oluverir.
yalnız insanların evi %50’dir: yalnız insanların evine baktığında gözüne ilk çarpan şey yarı yarıyalıktır. evin yarısı temiz yarısı lekelidir. örneğin iki çekyaktan birisine sürekli kendi uzanır, diğerini ise bir gün gelip onda kalacağını umduğu misafirine ayırır. o yüzdendir ki çekyatlardan birinin üzerinde kül, bira, çay ve bilimum yiyecek içeceklerin lekesi varken diğeri temizdir, daha az yıpranmıştır. fincanlardan biri kahve lekesinden kararmışken diğeri beyazdır, renkleri solmamıştır. yalnız insanların hayatları %50 üzerine kuruludur
yalnız insanların aynaları küçüktür: çünkü hayatlarında, onun gözlerinin içine bakan tek varlıktır aynalar. bu yüzden de aynaları hep küçüktür. kırar aynalarını yalnızlar. belki de – en azından benim için – en büyük ilkedir bu… yalnız insanlar aynalarını kırar.
yalnız insanların evinde en çok bulunan şey kağıttır: her zaman yazma ihtiyacı duyar yalnız insanlar. bu yüzden de en bol şeyleri kağıtlarıdır ama bu kağıtlar da boş değildir. yalnız insanlar yazarlar ama göndermezler mektuplarını, yalnızdırlar çünkü. mektuplarını gönderebilecekleri kimseleri yoktur. bu yüzden kağıt boldur ama boş kağıt bulması zordur…
yalnız insanlar fazla konuşmaz: yalnız insanların fazla konuşmamalarının sebebi anlatacak bir şeyleri olmamasından değildir. onlar yazmaya alışmışlardır çünkü. gündüz gelmeyen beklediğiyle, gece internette yazışmaya alışmıştır. birgün gideceğini bildiği misafirine şimdiden mektup yazmaya alışmıştır. bu yüzden de elinde kalem olmayınca zor konuşur yalnız insanlar.
(bkz: yalnız insanların kuralları)
yalnız insanlar kitaplarını seçerler: yalnız insanlar, diğer normal insanlar gibi kitaplarında deneme yanılma yoluna başvuramazlar. deneme yanılma metodu dikkat ister. ama yalnız insanların o kitabı inceleyecek dikkati yoktur. dikkatinin büyük bir bölümünü geleceğini umduğu misafirine ayırır. bu yüzden de kitaplarını seçerek alır.
yalnız insanların televizyonu büyük ve fazla kanallıdır: çünkü evde geçirdikleri vaktin büyük bir bölümünü, gelmesini umduğu misafirini bekleyerek geçirir. “birazdan gelebilir, belki uğrar” düşüncesi hakimdir. ve bu düşünceler içerisinde, beklediği misafirinin gelmesini umut ettiği zaman dilimi içerisinde vakit geçirmek zorundadır, tüm dikkati de orada olduğu için ne kitap okuyabilir ne de dikkat gerektiren başka bir şey yapabilir. bu yüzden televizyonları fazla kanallıdır. yalnız insanlar “vakit geçirir”ler.
yalnız insanların arkadaş çevreleri birbirinden kopuktur: yalnız insanların öyle ya da böyle birçok kişiyle ilişkisi olabilir ancak bu kişiler – ortak arkadaş olsalar dahi– kolay kolay bir araya gelmezler. ilişkide bulunulan kişiler arasında hep bir kopukluk yakalar yalnız insanlar. çünkü her bir kişiyle paylaşacakları farklıdır yalnız insanların. ki en önemlisi bekledikleri insanı bu bol ve karışık ilişkinin içine sokmak istemezler
yalnız insanların gittiği mekanlar ulaşımı kolay olan mekanlardır: yalnız insanlar pek az dışarı çıkar. evde, gelmesini beklediği misafirini beklerler. dışarı çıktıkları zaman da, gittiği mekanların ulaşımı kolay olmalı onlar için. kendileri için değil, bekledikleri misafirlerinin onu kolayca bulabilmeleri veya hemen gelebilmeleri içindir. hatta bir çok kez de hesap yaparlar “şuraya gidersem, o da gelmek isterse, şuradan biner, şu kadar dakikada şuraya gelir… -evet buraya gidebilirim!” veya “yok gelmek istese bile buraya gelmek istemeyebilir, gitmeyeyim oraya” gibi…
sonuç; bil ki; yalnız insan senin gelemeyeceğin bir yere gittiyse/gidiyorsa bir hesaplaşma için gidiyordur, ya da ölmek için!
yalnız insanlar ummaya alışmıştır: yalnız insanlar sürekli bir şeyler umarlar… umdukları şeyler farklı bile olsa – eminim ki – en çok kurdukları cümleler “belki arar”, “belki gelir” dir. ‘belki’ kelimesi üzerine ihtisas yapar yalnız insanlar.
yalnız insanlar sürekli farkındalık ve bilinçlilik düzeyindedir: o misafir o gün gelmeyecektir, bunun farkındadır. gelse de, onun istediği şekilde gelmeyecek ve mutlaka gidecektir, bunun da bilincindedir. ama yine de beklemektedir. çünkü ‘aramak’, ‘beklemek’ gibi kelimeleri en çok yalnız insanlar anlamlandırabilir. yalnızdırlar çünkü… ‘aramak’ ve ‘beklemek’ kavramlarının anlamı onları yalnız kılmaya yetmiştir.
yalnız insanlar biyolojiyi iyi bilirler: yalnız insanların gece yattıklarında saracakları başka bir beden olmadığı için – kendiliğinden – kendilerine sarılarak uyuyup kalırlar (yalnız insanlar uyumazlar, uyup kalırlar). dokunabilecek tek ten, kendi tenleridir çünkü. giderek derinin de altına inmek isterler. oradakileri – buna bile anlam katarlar – bilmek isterler. yalnız insanlar aslında iyi bir biyologdur
en fazla acı çeken beden yalnızların bedenidir: yalnızdırlar çünkü… saracak başka bir bedenleri yoktur. bütün kinlerini nefretlerini kendilerine kusarlar. tek beden kendi bedenidir çünkü.