bugün

buraya gireceği olumsuz entrylerle eziklenecektir. ulan entry yazacağına git ingilizce öğren lan.
üniversitede alınan ingilizce eğitimin kalitesi bir, iki; öğrencilik hayatı boyunca dilini pratik etmesi için gerekli olan deneyim yaşayamamıştır. yabancı dil küreselleşen dünyada ve pek tabi türkiye'de önemli bir ölçüt. ama dil konusunda dirayetli olanlar bu işi bir şekilde er ya da geç başarıyorlar.
(bkz: tip)
devlet memuru ya da bankacı olur çok rahat.

ingilizcesi olan üniversite mezunu o işleri beğenmez ve kasar kendini özel sektöre gireceğim diye.

ama 2 seneye kalmaz düz devlet memuru olmak ister.

bankaların açtığı sınavlara girer.
en az 3-4 dil bilmesine rağmen genel kültür seviyesi remzi bakkalla bile karşılaştıralamayacak birçok insan tanıdığım için diyebilirim ki; dil bilmek çok da matah bir şey değildir. birçok dil öğrenmiş ama diğer konularda bomboş olan birene nazaran dil bilmeyen ama çok daha dolu birisi yeğdir heralde. *
garip bir durumdur. ancak burda üzerine gidilmesi gereken, yabancı dil bilmeden üniversite bitiren kişi değil, üniversitelerinde yabancı dil öğretemeyen devlettir.
ülkemizdeki üniversite mezunlarının tahminen %90 ını oluşturan kesimden bir öğrencidir sadece.
bir de doğru dürüst türkçe bilmediği halde türkçesinin perfect olduğunu iddia eden tipler var.

(bkz: türkçesinin perfect olduğunu iddia eden insan)
türkiyede işsizlik var diye ağlayan tiptir o ayrıca.
yabancı dil bilerek mezun olan tipten farklıdır.ama sonuçta yaklaşık maaş alırlar.önemli olan meslekle ilgili ne kadar birikimin olduğudur.iş sadece yabancı dille bitmez.yabancı dil biliyorum diye kişinin kendini kasması anlamsızdır.günümüzde yabancı dil bilmek artıdır fakat mesleki bilgi birikim yoksa yalnız başına hiç bir anlam ifade etmez.
işte o ben oluyorum dediğim tiptir. Bir de üniversite bitirip ingilizce de öğrenip kendini çok geliştiren tipler vardır ki, bu gelişmiş tiplere içimden gülerim de dışımdan pek bir şey belli etmem genelde, bunlar kendilerini çok bi bok zannetmektedirler, hayattaki amaçları bir şeyi birilerinden daha fazla bilir hale gelerek yegane içgüdüleri olan hava atma yeterliliğine sahip olmaktır. amaçlarına ulaşıp ingilizce de yeterli seviyeye geldikleri zaman ki duygu ve düşünceleri şöyle özetlenebilir:

_ ohhh yandan bak ingilizce öğrendim artık bilmeyenlere dudak bükerek, dünyaya geliş amacımı segileyebilirim. hava atmak!!! uuuuuuuuuuuuuuuu yuppiiiiii.

şimdi sen de bu durumda üniversite bitirmiş ingilizce bilmeyen bir insansındır. bu insanlarla sözlükte olsun gerçek hayatta olsun çok kereler karşılaşmışsındır. bu yazıyı yazarken olduğu gibi, her karşılaşmanda baya bir sırıtmışsındır. bu sırıtmalar bazen içinden bazen dışındandır. sen de bu durumda şöyle diyorsundur:

_ uuuuu yine bir tane düştü ortama, haydi piyasa yapalım dostum, ooooo yeeeeee, ingilizce bilmiyorum dostum ama sizler sayesinde dünya şahane... gülüp eğleniyoruz burda ne iyi ne taktirane...

Özetle bir başkasının üniversite hayatı boyunca ne yaptığı kimseyi ilgilendirmemekle birlikte, diyorum ki ey insan sen sevinsene, o bildiğin takdire şayan ingilizcenle, önüne geçeceksin o insanın iş görüşmelerinde. ne mutlu ki sana o zaman, bir altın bilezik daha olacak bileğinde 'ingilizcenle'. yaptığın o muhtemelen muhteşem iş sayesinde, hava atacaksın yine bizim gibi cahillere.

alan memnun satan memnun demek gerekir bu durumda herhalde. arz ve talebin oluştuğu ortam şahane demelidir son olarak benim gibi iktisat mezunu biri bu durumda. lütfen bu kişiler bir kaç dil daha öğrensin, lütfen bir başka bölüm daha bitirsin, lütfen çok iyi işlere girsin ve lütfen ben ve benim gibiler eğlensin. sözlükçe aramızda para toplanmalı ve bu kişilerin kurs masrafları tarafımızdan karşılanmalıdır...

not: vallahi sırf ezikliğimden yazdım bunları, ne gülüp eğlenmesi ağlıyorum şu an, tırnağımı yiyorum, sinirimden titriyorum. Hani birileri hava atmak ister diye motive amaçlı söylüyorum.