bugün

varlık ın yanlış gösterimi olarak varlığın meskuniyeti.

Yunan felsefesinde varlık'a ilişkin sorgulamalarda tartışmalar genelde görünen ve asıl gerçek üzerinden ilerler. Heidegger genel manada HERAKLEiTOS için bu konuya ilişkin yapsa da bana kalırsa Platon da bu eleştirinin hedefi olmalıdır. Herakleitos'un kökensel verilere daha fazla yaslandığı hâlde varlığın yanlış gösterimine sebep olsa da platon ise başka bir yönden varlık'ı ikiye ayırarak varlık'ın yanlış gösterilmesi eleştirisinin hedeflerinden olmalı.

Öncelikle Yunan felsefesinde sükun, meskun, meskûniyet kavramları önemli yer tutar. Zira varlık'ın açığa çıkması (fainesthai bakımından) sükundan sıyrılma, içinde sükuna tâbi olma vb. şekillerle olmuştur.

Metafiziğe giriş'te heidegger, yunan felsefesindeki bu unutulmuşluk, yanlış gösterilme için meskuniyet eleştirisi yapmıştır.

Başlığa ilişkin kısa bilgiden sonra yunan felsefesinde varlık'ın iki şekilde (ikili anlamda) meskuniyet gösterdiğini belirtir heidegger.
Şöyle ki;

1. "Sükun dan sıyrılarak çıkan" şey olarak "kendi içinde sükun etme," (heidegger tabiri ile)
Bu φύσις (fizik) kavramından başka bir şey olamaz. Zira hareketsizlikten (kaba tabirle sükun) açığa çıkma fizik'tir. Antik yunancada φύ-σις'teki φύ-φα/fu-fa ışığa getirme, açığa çıkarma gibi anlamlara gelir. Dolayısıyla sükundan çıkan hareketli olur, sıyrılarak çıkan fiziki görünür.

2. Bir de değişmez olan, yani "sükunla daimi", kalıyor olarak duraksama (heidegger tabiriyle)
Bu ise açık bir biçimde varlık'ın değişmezliğine ve varolanın değişmez şeyine yani ούσια/ousia'dan başka bir şey değildir. Sükunla daimi olmak, yani kalmak olarak varlık'ın duraksaması ούσια, yani "töz"üne işaret eder.

Burada başka bir söylemek gerek: "içe aşkın dışa açık varoluş(mak)" bu hiç-olma kavramıyla ilişkilidir. Bunun açıklanması ile birlikte varlık'ın unutulmuşluğuna bir başka örnek ve derinlerde bir sebep göstermiş oluruz.