bugün

insan müdahalesi olmadan ürün yetişmesini sağlamak ve bunları hasat etmektir.
şimdi organik tarım felan deniyor ya, gene bol bol suni gübre, ilaç kullanılıyor, işte adamların anlatmak istediği bu aslında.

en önemli kriteri, uygun yeri seçmektir.
mesela buğday mı ekeceksin.
yabani buğday yetişen yerlere ekim yapacaksın ekim dediysek, öyle toprağı hazırla, ufala falan yok.
direk çukurlara dikip üzerini kapatıyorsun. üzerinede gübre o kadar.
gerisine karışmıyorsun.
zamanı gelince gidip hasat ediyorsun.
tıpkı atalarımızın yaptığı gibi.
ne otla mücadele ediyorsun ne zararlı böcekle çnükü böyle şeyler olmuyor, yeri iyi sectin ya. yabani buğday yetişiyorsa normal buğday da yetişir.

aslında bu fikir amerika da varmış. adamlar 1950 lerde düşünmüş. benim şimdi aklıma geldi.
yani literatürde böyle bişey var.

bir çok faydası var.
doğaya müdahalen çok az.
maliyetin düşük.
ürünün kimyasallardan ari.

aslında başka bir başlıkta da bahsetmiştim.
kendi kendine yetek tarım gibi bişeydi ama tam hatırlayamadım.
o daha güzel.
doğadan kopyalayıp öyle havyan ve bitkileri bir araya getiriyorsun ki hem hayvanlar besleniyor, hem gübreleme, hem yabancı ot mücadelesi yapıyor hem de senin ürünlerini yemiyorlar.
sonuçta sıfır bakımla hem hayvan hem bitki hasadı yapıyorsun.

tabi bunun için şimdilik bir önerim yok.
hani o bulmacada olduğu gibi.
ot, kuzu ve kurt u kayıkla tek tek karşıya geçireksin ama kayık sadece bir hayvanı taşıyabiliyor.

bulurum ama, azmettim.
sağda solda bazı ülkeler uygulamaya başlamış.
bi örnek gördüydüm yutub da.
adam en üste tavukları koymuş. tel bi ızgara zeminin üzerinde yaşıyorlar.
altta alabalık vari bi balık havuzu var. tavukların artık ve atıkları o havuza düşüyor. balıklara yem oluyor.
balıkların da suyuyla marul felan sulanıp gübrelenmiş oluyor.

sen hic çaba harcamadan aynı anda tavuki yumurta, balık ve yeşillik yetiştirmiş oluyrsun.
denemek lazım böyle üçlemeler, beşlemeler.