bugün

iş ilanı...

şirketimizin pazarlama bünyesinde çalıştırılmak üzere konusunda 5 yıl deneyimli üniversite mezunu, ingilizce, tercihen rusca bilen eleman alınacaktır, mülakat için randevu alınız, 0999 999 99 99.

fantezi başlar...

-alo, iyi günler, iş ilanınız hakkında görüşmek ve randevu almak için aramıştım.
-iyi günler, pazartesi günü saat 15:00 sizin için uygunmu?
-evet uygun, teşekkür ederim.

günlerden pazartesi saat 15:00

-hoş geldiniz murat bey.
-hoş bulduk saolun.
-referanslarınız hakkında bilgilenmek ardından çalıştığınız pozisyonları öğrenmek ve son olarak da beklentilerinizi bilmek istiyoruz, lütfen ara vermeden anlatmaya başlayınız.
-teşekkür ederim, öncelikle daha önce hayatımda hiç pazarlama işi pozisyonlarında çalışmadım, sadece pazarlama değil hiç bir iş pozisyonunda çalışmadım, bu yüzden size somut olarak verebileceğim bir referansım yok, beklentilerim tahmin ettiğinizin çok çok üzerinde, tahsisli bir binek araba, standart sigortaya dahilen özel hayat sigortası ve şirket satış cirosu üzerinden net karın %2 si, son olarak eklemek istediğim bir konu ise herhangi bir yabancı dil bilmemen, pardon ateşiniz varmı?
-pardon!?, şakamı bu? ayrıca ateşim yok, biz şirket içinde sigara içmiyoruz, sizden telefon numaranızı istemiyorum, aranılan kriterlerle uzaktan yakından alakanız yok, gene de geldiğiniz ve bizimle görüştüğünüz için teşekkür ederim.
-ben teşekkür ederim, bana kendimi anlatma fırsatı verdiğiniz için.
-özür dilerim, bir şey sorabilirmiyim?
-buyrun lütfen.
-on yıldır insan kaynakları işinde çalışıyorum, bu zamana kadar binlerce insanla mülakat yaptım, binlerce insanı tanıma fırsatı buldum ama ilk defa bu kadar sersemledim, hiç bir kriteriniz uymamasına rağmen neden başvuru talebinde bulundunuz?
-ben size kendimi sattım, siz de aldınız, kendi ağzınızla ilk defa dediniz, ben buradan çıktıkdan sonra da ben sizin aklınızda kalacam, görüştüğünüz binlerce kişinin arasından sadece ben aklınızda kalacam, hatta bir radyo programında başınızdan geçen en ilginç olay nedir deseler, on yıl bile geçse üstünden beni anlatacaksınız, belki bir arkadaşınızı arayıp bu gün şöyle bir olay yaşadım diyeceksiniz, belki de o arkadaşınız 'vay be ne ilginç tipmiş, uçmuş bu adam' diyecek, belki bu merakınızı yenemeyip bir arkadaşınızı yanınıza alarak tekrar mülakat için beni arayacaksınız, belki benim bile bu kadar aklımı kemiren kişi, müşteri ile nasıl bir ilişki kurar diye düşünüp, deneme mahiyetinde işe alacaksınız, belki 3 yıl sonra bir akşam yemeğine beni davet edip, yanlış şirket politikaları hakkında dedikodu yapıp aklımdan geçenleri öğrenmek isteyecesiniz, ama bunlar hepsi belki, iyi günler.
-iyi günler!?

ertesi gün...

-alo, iyi günler murat bey, şirketimizin sahibi mustafa bey iş hakkında konuşmak için sizi bu gün 17:00 da şirkete bekliyor, müsaitmisiniz?
-iyi günler, müsaitim, ama düşünmüyorum iyi günler.

tanım: paris hilton la lejyoner pozisyonu.

-alo, murat bey, mustafa bey hatta sizinle görüşmek istiyor.
-şarzım bitiyor, dıt dıt dıt.
(bkz: pendildis)