bugün

üniversiteye giderken aklına amerikan filmleri gelir. hani oğlanlar yataktan iki kızla kalkarlar, fıçıları kafaya dikerler, hortumla bira içerler bla bla bla. hayatının en heyecanlı zamanlarını yaşayacağını düşünürsün. sabah uyandığın zaman kafanda kilotla yanında sırtüstü yatmış sarışın bir hatunla uyandığını hayal edersin.kanındaki adrenalin, dopamin seviyesi artmaya başlar.
fakat ilk hayal kırıklığı kampüsün girişinde olur. mini etek, mini şortlu kızlar yerine kara pardesülü kızlar türbanlarını çıkarmakta. içinde ufacık bir karamsarlık oluşur. varan iki, filmlerdeki o yemyeşil çimenlerin, ağaçların yerine çamur ve çalışan iş makinaları vardır.yinede ümidini yitirmezsin.varan üç, eğitim fakültesine gelirsin, gözlerini kapatır içeri girersin filmlerdeki gibi köşelerde yiyişen çiftleri arar gözlerin ama nafile. mülayim aöl mezunları fetullahçılar bir iki tane rapçi 4- 5 tane de gotik vardır. hayallerin yıkılır. ağlamak için tuvalete gidersin .gözlerin yaşarır, ama amonyak kokusundan. ve kendini zorla kantine atarsın. gözüne ilk çarpan köşede oturan zavallı sevimli mi sevimli bir kızdır. lisede yaşadığın engin deneyimlerine güvenerek yanına gidersin. "oturabilir miyim?" kız da sana nezaketen "evet" der. "üniversiteyi hiç böyle hayal etmemiştim" dersin. kız da sana "benim nişanlım var." der. işte o an yıkılırsın. kızın memleketteki manitası kızı kaçırmamak için basmıştır nişanı. küfredersin. çıkarsın gidersin bir birahaneye içersin içersin 50 tl bayılıp çıkarsın."hani üniversitede kızlar teklif ediyordu. hani üniversite herkesin bir kere yaşayabileceği müthiş bir deneyimdi. siktir len. lise de hiç değilse tuvalette sigara içiyorduk" dersin içinden.
ertesi gün kapüse tekrar girdiğinde kimseyi takmıyorsundur. çünkü sen filmlerdeki çılgın gençsindir. yoldan geçen kızları kesmemeye çabalamalar. kendinden emin bir yürüyüş stili. of aman. sınıfa girersi. kimsenin yüzüne bile bakmazsın ve en arka sıraya oturursun. abazan birkaç tip gelir. "kardeş biz gaynaşmak için kantır oynamaya gidiyoz gelyon mu?" diye sorar.gülersin.dalga geçersin belki.fakat "assault'ta oynayalım ben terörist olurum" dersin ve kendini hayatın dalgalarının götürdüğü yere bırakırsın.
bütün gün sınıf aramakla geçer, her hoca gelip onbeş dakika konuşup gider ardından iki sat boş oturursunuz, tanımadığınız gelecekteki arkadaşlarınızla konuşursunuz ve hiç biri sigara içmiyor siz içiyorsanız fena halde canınız sıkılır. sonraları düşündükçe kusmak istersiniz.
fizik mühendisliği için sabahın 8.30 unda fizik dersinin başladığı gündür...
Benim için bok gibi değildi. Arkadaşlarla konuştuk, muhabbet ettik. ilk derste fazla bir şey işlenmemişti. Şimdi birazdan ikinci derse gireceğiz.
ilk günlerimde tanımış ve neredeyse her gün konuştuğum kız arkadaşlarımın şuan hiçbirisi selam dahi vermeyecek potansiyele sahip.
hiç unutmam bir tane çocuk vardı küpeli giyim tarzı falan değişik aha dedim bizim üniversitenin değişiği de bu galiba hep tv'lerde görürdüm her okulda olurdu bizde de bu olacak demiştim. sonra çocukla aynı sınıfa düştüğümü öğrendim. velhasıl kelam senin benim gibi bi adammış muhabbeti falan da iyiydi sonradan arkadaş olduk.
Herkes, her şey yabancıdır. Hatta satın aldığın şey için yabancı değilsin sana şu kadar olur diyen esnaf bile yabancıdır