bugün

edgar allan poe şiiridir. güzel bir kadının zamansız ölümünü anlatır. zaten hangi ölüm zamanlıdır ki? bence poe türk olsaydı bu şiiri yazsaydı ünlü olamazdı. ancak lise defteri doldururdu.

e.allan poe: abi ben bi şiir yazdım
sick: konusu ne?
e.allan: abi güzel bir kadının zamansız ölümü
sick: olum her ölüm zamansızdır. onun için falan şiir yazılmaz. sen siktir et bu işleri derslerine çalış.
bir edgar allan poe şiiridir.

Göklerdiler onlar külrengi, yalın;
..Yapraklardılar onlar gevreyip de sararan-
..Yapraklardılar onlar kuruyup da sararan;
Eskilerde, çok eskilerde bıraktığım bir yılın
..Yapayalnız Ekim ayında bir geceydi zaman;
Çok yakınlarıydı Auber adlı bulanık gölün,
..Weir'in sisli orta bölgesinde yer alan-
Küflü aşağılarına doğruydu dağdaki küçük gölün
..Weir ağaçlığında, o perilere uğrak olan.

Burada bir zamanlar, dar patikasında devasa
..Servilerin, dolaşmış idim ruhumla ben-
..Servilerin arasında, ruhum Psyche ile ben.
Kalbimin döndüğü günlerdi sanki yanardağa
..Erimiş maden ırmakları misali akıtan-
..Lavlar misali kıpır kıpır huzursuzca akıtan
Kükürtlü akıntılarını Yaanek'dan aşağıya
..En uzak en son iklimlerine kutbun-
Ki inlerlerdi onlar Yaanek Dağı'ndan aşağıya
..Akarlarken alemlerine şimali kutbun.

Konuşmalarımız ağırbaşlı ve yalın olmuştu
..Ama düşüncelerimiz, felçliydi ve de solgun-
..Anılarımız bizim, güvenilmezdiler ve de solgun-
Aylardan ekim olduğunu bilmiyorduk çünkü,
..Ve dikkat etmemiştik hangi gecesidir yılın
..(Gecesiydi ah, bütün gecelerinin yılın!)
Fark etmemiştik bulanık Auber gölünü-
..(Oysa buradan aşağı gezinmiştik bir zaman) -
Anımsamamıştık küflü küçükdağ gölünü,
..Ne de Weir ağaçlığını periler uğrağı olan.

Ve şimdi gece yaşlanır
..Ve yıldız bağlantıları sabaha ederken delalet-
..Ederken güneş ayarı sabahı işaret -
Yolumuzun sonunda doğdu bir nur
..Biçimi belirsiz ve sıvılaşmaya müsait,
Ki etti ondan da dışarı zuhur
..Mucizevi bir hilal boynuzuyla bir çift-
Belirgin bir çift boynuzundan fark olunur
..Elmas bir hilal, Astarte'ye ait.

Ve dedim ki - 'O Dian'dan daha candan:
..Akar o bir görü açıklığı göğünde-
..O keyif sürer bir görü yetisi bölgesinde:
Gözyaşlarıın kurumadığını gördüğünden
..Bu yanaklarda, kurtların hiç ölmediği yerde,
Yıldızları geçip de geldi o Aslan burcundan
..Göstermek için göklerin yolunu bize-
..Göksel Lethe barışının yolunu göstermeye-
Geçip geldi, Aslan'a rağmen,
..Işık saçmak için parlak gözleriyle üstümüze-
Geçip geldi buraya Aslan'ın ini önünden,
..Aydınlık gözlerindeki sevgi ile.'

Fakat Psyche, parmağını kaldırarak,
..Dedi ki- 'Güvenmiyorum bu solgun yıldıza-
..Tuhaftır güvenim yok bu sarı benizli yıldıza:
Ah, daha fazla oyalanmayalım! ah, çabuk!
..Ah, uç burdan! - uçalım! - uçmak şart bize.'
Korku içinde konuştu, kanatlarını salarak
..Alçalttı, sürünene dek onlar toza-
Istrap içinde hıçkırdı, teleklerini salarak
..indirdi, sürünene dek onlar toza-
..Keder içinde sürünene dek onlar toza.

Cevapladım - 'Bir şey değil bu hayalden başka:
..Yıkanalım bu titreyen ışıkta bırak!
..Bu billursu ışıkta duş alalım bırak!
Sibylle kahinliğine özgü bir görkemdir ki yaymakta
..Bu gece Umut ile ve Güzellik içre bir aydınlık:
..Gecenin içinden göğü aydınlatıyor, bak!
Biz kesinlikle güvenebiliriz ah, onun parıltısına
..Eminiz ki o bize yolu gösterecek-
Güvenebiliriz biz kesinlikle o parıltıya
..Gidemezse de bize edebilir rehberlik,
..Tuttuğuna göre gecenin içinden Cennet'e ışık.'

Böylece yatıştırdım Psych'yi ve öptüm onu,
..Ve kurtardım, bırakmadım onda sıkıntı, kasvet-
..Ve ettim tereddütünü, kasvetini zapt;
Ve geçmiştik biz bir görünümün sonuna,
..Durdurulduk bir lahit kapısı tarafından fakat-
..Kapısıyla bizi durdurdu yazıtlı bir lahit;
Ve dedim ki - 'Ne diyor, tatlı kız kardeşim, ne
..Bu lahdin kapısı üstündeki yazıt? '
..O - 'Ulalume - Ulalume' - diye verdi yanıt,
..'Bu mezar odası o yitirdiğin Ulalume'a ait! '

Bir hal aldı o zaman kalbim benim yalın ve külrengi
..Onlar, o yapraklar gibi gevreyip de sararan-
..Onlar, o yapraklar gibi kuruyup da sararan;
Ve ağladım - 'Muhakkak ki Ekimdi
..Bu gecesiydi geçen yılın
..Ki gezindimdi - aşağı indimdi buradan -
..Ki buraya korkunç bir yük getirdimdi yukardan!
..O yıl bu geceydi gecelerden,
..Ah, beni buraya ayartıp getirdi hangi şeytan?
Bu bulanık Auber gölü, pekala biliyorum, şimdi-
..Bu orta bölgesi Weir'in-
Bu küf kokan Auber dağ gölü, pekala biliyorum, şimdi-
..Bu periler uğrağı ağaçlığı Weir'in.'
jeff buckley'nin kadife sesiyle anlam bulan edgar allan poe şiiri. eminim edgar allan poe'da çok mutludur bir yerlerde şiirinin böyle güzel seslendirilmesinden ötürü.
http://www.youtube.com/watch?v=JgeaqpmqUT8

The skies they were ashen and sober;
The leaves they were crisped and sere -
The leaves they were withering and sere;
It was night in the lonesome October
Of my most immemorial year:
It was hard by the dim lake of Auber,
In the misty mid region of Weir -
It was down by the dank tarn of Auber,
In the ghoul-haunted woodland of Weir.

Here once, through and alley Titanic,
Of cypress, I roamed with my Soul -
Of cypress, with Psyche, my Soul.
These were days when my heart was volcanic
As the scoriac rivers that roll -
As the lavas that restlessly roll
Their sulphurous currents down Yaanek
In the ultimate climes of the pole -
That groan as they roll down Mount Yaanek
In the realms of the boreal pole.

Our talk had been serious and sober,
But our thoughts they were palsied and sere -
Our memories were treacherous and sere, -
For we knew not the month was October,
And we marked not the night of the year
(Ah, night of all nights in the year!) -
We noted not the dim lake of Auber
(Though once we had journeyed down here) -
Remembered not the dank tarn of Auber,
Nor the ghoul-haunted woodland of Weir.

And now, as the night was senescent
And star-dials pointed to morn -
As the star-dials hinted of morn -
At the end of our path a liquescent
And nebulous lustre was born,
Out of which a miraculous crescent
Arose with a duplicate horn -
Astarte's bediamonded crescent
Distinct with its duplicate horn.

And I said: "She is warmer than Dian;
She rolls through an ether of sighs -
She revels in a region of sighs:
She has seen that the tears are not dry on
These cheeks, where the worm never dies,
And has come past the stars of the Lion
To point us the path to the skies -
To the Lethean peace of the skies -
Come up, in despite of the Lion,
To shine on us with her bright eyes -
Come up through the lair of the Lion,
With love in her luminous eyes."

But Psyche, uplifting her finger,
Said: "Sadly this star I mistrust -
Her pallor I strangely mistrust:
Ah, hasten! -ah, let us not linger!
Ah, fly! -let us fly! -for we must."
In terror she spoke, letting sink her
Wings until they trailed in the dust -
In agony sobbed, letting sink her
Plumes till they trailed in the dust -
Till they sorrowfully trailed in the dust.

I replied: "This is nothing but dreaming:
Let us on by this tremulous light!
Let us bathe in this crystalline light!
Its Sybilic splendour is beaming
With Hope and in Beauty tonight! -
See! -it flickers up the sky through the night!
Ah, we safely may trust to its gleaming,
And be sure it will lead us aright -
We safely may trust to a gleaming,
That cannot but guide us aright,
Since it flickers up to Heaven through the night."

Thus I pacified Psyche and kissed her,
And tempted her out of her gloom -
And conquered her scruples and gloom;
And we passed to the end of the vista,
But were stopped by the door of a tomb -
By the door of a legended tomb;
And I said: "What is written, sweet sister,
On the door of this legended tomb?"
She replied: "Ulalume -Ulalume -
'Tis the vault of thy lost Ulalume!"

Then my heart it grew ashen and sober
As the leaves that were crisped and sere -
As the leaves that were withering and sere;
And I cried: "It was surely October
On this very night of last year
That I journeyed -I journeyed down here! -
That I brought a dread burden down here -
On this night of all nights in the year,
Ah, what demon hath tempted me here?
Well I know, now, this dim lake of Auber -
This misty mid region of Weir -
Well I know, now, this dank tarn of Auber,
This ghoul-haunted woodland of Weir."
Şiir, yaprakların kurumaya başladığı sonbaharda, "yapayalnız Ekim'de" gökyüzünün gri olduğu bir gecede geçer. Anlatıcı, Weir bölgesindeki Auber Gölü'nün etrafında "volkanik yüreğiyle" gezinmektedir. Zamanın Ekim ayı olduğunun ya da gezintisinin onu nereye götürdüğünün farkında olmayan anlatıcı, ruhuyla "ağır ve ciddi" bir konuşma yapmaktadır. Gece bastırınca yıldızlardan, yıldızların en parlağından bahseder ve o yıldızın, yanaklarındaki gözyaşlarının henüz kurumamış olduğunu bilip bilmediğini merak eder. Ruhu ise yıldıza ve yıldızın onları yönlendirdiği yere güvenmez. Anlatıcı ruhunu yatıştırmaya çalışırken, tam bir yıl önce bu gece "kaybettiği Ulalume'yi" gömdüğü mezara gelmiş olduğunu fark eder.
güncel Önemli Başlıklar