bugün

Eklemeli bir dil olduğundan dolayı, yazım dili ve konuşma dili olmak üzere ikiye ayrılan türkçe için; milli maarif her ne kadar "türkçe yazıldığı gibi konuşulan bir dildir" dese de bu demişlik bok yemektir. Yazıldığı gibi konuşulan bir dil yoktur. Bu yasa tüm dil familyasının anayasasıdır.

Değil - diil.
Geleceğim - gelicem.
Lütfen - lutfen.
Yaşayacak - yaşıyacak.

Gibi gibi.

Türkçe'yi sevin, türkçe'ye sahip çıkın. Türkçe giderse bir şey kalmaz geriye.
doğru tespit ;

zaar diye okuduğumuz zahir diye yazılıyor.
Her harfin her yerde aynı okunduğuna bakarsak yazıldığı gibi okunuyor diyebiliriz.

ingilizce'deki "c" harfini örneğin yerine göre "s" yerine göre "k" olarak telaffuz ediyoruz. Farklı telaffuzları daha oluyor. Ama türkçede bu sadece bir tane sesle niteleniyor.

Kelimelerin kısaltılarak söylenmesi ile bu epey alakasızca. Yörelerin ağızlarına göre değişiyor o.
sıhhatler olsun ben bunu senelerce saatler olsun sanıyordum.
doğru söze doğru denir, teşekkürler.
dejenere ettiginiz kelimeleri yazip turkceye bok atmayin .

diğil ne aq ben orada yazan hicbir kelimeyi kullanmiyorum.
Yanlış tanım.

Yazıldığı gibi oKunmayan dillere örnek olarak ingilizce verilebilinir.

Çünkü resmi, gramatik olarak yazıldığı gibi okunmaz.

Sizin verdiğiniz örnekler ise türkçe'nin gramatiğiyle alakası olan birşey değil, tamamen sokak ağzıyla ilgili bir olay ki, buda kişinin yetiştiği yere, yetiştirilme şeklinde göre değişiklik gösterir.

Sonuç olarak problem türkçede değil, onu kullananda.