bugün

türkiye'nin coğrafi konumu düşünüldüğünde yıllarca önce doğu sonra da batı etkisinde kalmış bir milletin dili için normal olan kabuldur. yani türk dili; aktivite, etkinlik, faaliyet gibi sözcüklerin hepsini bünyesinde barındırır ve bu bir sorun teşkil etmez. önemli olan dildeki müzikaliteyi bozmamak ve yanlış anlatımdan kaçınmaktır.

full sözcüğünü kullanmak; dili, milletin değerlerini hiçe saymak değildir; ancak 'full dolu' demek mallıktır.

günümüzde elitist laikçiler ve mehmed akif fikirlerinin devamcıları gibi bir ikiye ayırma söz konusu iken; arapça ve farsça kökenli sözcükler ve latin kökenli sözcüklerin bir arada kullanılmasına sıkça rastlarız. bir sakıncası yoktur efendim. yeter ki doğru kullanılsınlar.

türk dil kurumuna güvenin sıfıra indiği şu günlerde, dil derneği'nin de sevgi özel başkanlığında ultra-ideolojik bir tavır sergilemesi türk dilinin büyük meselelerini çözmekten ne kadar uzak olduğumuzun bir göstergesidir.

türkçenin ihtiyacı, ideolojiden mümkünce uzak bir dil akademisidir.
(bkz: türkçenin sırları)
(bkz: nihad sami banarlı)