türk köylüsü vs avrupa köylüsü

ikisinden de bi yol olmaz.

not: hamburg'dan selamlar.

avrupalı insanın ne türlüsü olursa olsun konuşurken zevk alırsın, belki başka ülkelerle ilgili pek bir şey bilmez ama politika, sanat, müzik hakkında çok şey bilir ve bunu başkalarına aktarmak ister. türk köylüsünün çoğu koyun gibidir, bir şey bilmez, sadece "me"ler.

karısının am kanını balkondan sergileyen avrupalı yoktur herhalde. türk köylüsü çok genişmiş.

bu eziklikle nasıl yaşıyorsunuz lan, türk köylüsü her türlü versusta öper atar herkesi. bir kere çalışkandır, üretim yapar, ticaretten anlar. bitcoinden zengin olma hayalleri kurmaz pek, kafa olarak her biri senin on gömlek üstündedir. ayrıca çoğu köylünün de 80 kuşağı ve sonrası çocukları üniversite mezunudur.

türk köylüsünün tarımı ve hayvancılığı ''becerememesinin'' milyar sebebi var, ki eğitim eksikliği bu listede ilk 20ye belki girer.

asıl neden için (bkz: çiftçinin kazanamaması) hatta (bkz: çiftçinin zarar etmesi)

en büyük neden ise tabiki (bkz: devletin üretmek yerine hazır yiyelim politikası)

yani çiftçi suçlu mu, evet suçlu. ama bu suçu dededen kalma tarım yapması değil onu silktikçe silken insanlara inatla tamah etmesi. çünkü ülke köylüsü girişimci değil, illa birileri bak böyle yapacaksın desin istiyor. devletin de işine geliyor bu sistem, alıyor dışardan. sonuç ortada.

türk köylüsünün üretime katkısı avrupa köylüsünden daha fazladır. yaptığı işle ilgili eğitim alamasa bile kesinlikle bir kurs vb. alması gerekir ama yaptıkları işi o kadar plansız, bilinçsiz ve verimsiz yapar ki, ekonomik değeri yoktur.

köylü, ak parti hükümeti tarafından tamamen yalnız bırakılmıştır.