bugün

çoğu zaman mantıksız sonuçlar doğurur. bunun en basit örneği;

mağazada kıyafet seçerken onları dağıtan insanlara tepki gösterirler. gerekçe;

- o görevliler, onları katlamak için nasıl uğraşıyorlar biliyor musun?

ulan arkadaş o görevli bunun için para alıyor. yani sen oraya git, kıyafetlere canının istediği gibi bak. katlanmış olan kıyafeti aç bak. sonra da geri katlamaya uğraşma diye var o adam.

yani bunu dramatize etmeye ne gerek var? siz hiç kasapa gidip,

- dur eti sen kesme ben keserim o kadar yoruluyorsun gün boyu.. diyor musun?

adamın işi bu la işi bu. sen o katlanmışları bozmaya kıyamıyorsun ya. şunu diyorsun aslında. " siz çalışmayın, oturun öyle para alın". bakın bunu lc waikiki'de çalışmış bir insan olarak söylüyorum. hele hele bayramda. bakın us polo, levis falan demiyorum, lc waikiki diyorum. çılgınlar gibi geliyorlar insanlar oraya. orada katlama olayı tavandır. ben bu işi bayramda yaptım. ama hiç gocunmadım bu işi yapmaktan. çünkü para alma sebebim bu yani.

ama bizim bu türk insanının duygusallığı sanki satış danışmanlarını acınası insanlar olarak gösteriyor.

mesela annemle bir kafeye gidiyoruz. ulan garson geliyor masadakileri toplayacak... annem elini kolunu sıvıyor, garsondan önce masadakileri toplayıp uzatıyor adama. adam ben alırım efendim diyor. annem yok yok olsun evladım diyor.

- anne o kişi sen rahat rahat yemeğini ye diye para alıyor, diyorum. yok.. olsun oğlum yazık adama ayakta. o kadar saat.

bu arada garsonluk da yaptım. yani bir şirkette yöneticilik falan yapan biri olarak söylemiyorum bunları. bu işlerin hepsini yaptım. hala daha fakirim.

ama bu duygusallık beni öldürecek arkadaş. muhtemelen yine bu duygusallık yüzünden çok feci eksi yiyeceğim. bu konuyla da ilgili son örneğimi vereyim.

oylum talu hülya avşar'dan önce yeteneksizsinizde jüriydi.

bir programa küçük bir dansçı çocuk çıktı. çocuk ama kötü yani bildiğiniz kötü. ama dünyalar tatlısı. herkes eridi bitti çocuğa. elenmeyi hiç istemiyordu belli. yalvaracak gibiydi resmen.

ali taran insanı hayır dedi en başta kurtuldu. acun duygusal davrandı tur atlamayı hiç haketmediği halde sırf sevimli olduğu için çocuğa evet dedi. sıra geldi oylum talu'ya. tüm salon tempo tuttu " eeeevet eeeevet eeeeveet" diye.yani seyirci de dayanamadı çocuğun tatlılığına.

kadın bilmem kaç yüz kişi evet evet diye bağırırken başını salladı yavaş yavaş ve "hayır" dedi. sonra seyirci buna yuuuuuuuuuh çekti bağıra bağıra. kadın bayağı bozuldu falan seyirciye dönüp "arkadaşlar ondan önce çıkan bir çocuk daha vardı ona hayır dedik" gibi bir açıklama yaptı doğruydu. ondan daha iyi dans eden ama, sevimli olmayan bir çocuk daha çıkmıştı. elediler çocuğu. seyirci anlamadı dinlemedi yuhlamaya devam etti.

ondan sonraki hafta kadını kovdu acun herhal. seyirci ile ters düştüğü için. sırf kadın duygusallığı değil mantığı kullandı diye. acunun işine yarar mı hiç bu? acun sırf insanların duygularından geçinen biri. geldi hülya avşar... sevimli bir bebek çıkar. oyy ben seni yerim... hoooop ver eveti. ezik bir tip çıkar. bir kaç acındırık söz söyler sonra hooop gelsin evetler.

bu türk halkının duygusallığından bıktım arkadaş. bir de avrupalıları suçlarız çok duygusuzlar diye. ulan belki de normali odur olayın.