bugün

eski türk filmlerinde, başrol oyuncusu erkek karakter etrafına ahkam keserken sözlerinin sonuna "ulan" argosunu getirir. bu kelimeyi söylerken ettiği telaffuz ise "ölen" şeklinde duyulur. Bunun için verilebilecek en iyi örnek kadir inanır filmleridir. Geçenlerde bu replik üzerine gereksiz bir şekilde kafa yorma isteği doğdu bende. Ve repliğin iki amacı olduğunu farkettim. Her iki amacın da karşıdaki kişiyi küçümsemek olduğu sonucuna vardım.

Birincisi, "ölen" derken bildiğimiz "ulan" anlamını taşımaktaydı. Kabadayılık ve üstünlük hissini karşı tarafa hissettirmek ve onu küçümsemek maksadı ile söylenmekteydi.

ikincisi ise olaya daha derin manalar katmaktaydı. Anlam, telaffuzda gizliydi, yani "ölen"'de. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse;

Tecavüzcü Coşkun; Jigoloya bak, almış yaşlı karıyı yanına parasını yiyor.

Kadir inanır bu kelimeyi duyar ve bir hışımla coşkuna yaklaşır. Amaç ona bu lafın hesabını sormaktır.

Kadir inanır; Jigola ne ölen?

Bu replikte geçen "ölen", karşıdaki kişinin zaten ölü biri olduğunu ona duyurur. Kişi bu lafın altında çoktan kalmıştır bile. "Seni zaten öldürdüm birde üstüne işersem tam olacak" manası katılabilecek bir diyalog ortaya çıkar. Tabi, senaristler olayı bu yönüyle düşündüler mi bilmem ama belki de yıllardır "ulan" değilde "ölen" demek istediler ve biz anlamadık.