bugün

yıllar içerisinde hayatta kalabilmek için geliştirilen mağduriyet refleksinin bir sonucudur.

otobüste, bankamatik kuyruğunda, kafede, okulda, evde, markette, kasapta, türkiye'de, uganda'da, haiti'de, izlanda'da, şili'de, her yerde mağdurlar bunlar. her yerde. kafayı uzaylı kafasına çeviren o garip örtünme biçimini kurtuluş savaşı esnasında çekilmiş başörtülü kadın fotoğraflarıyla savunmaya çalışırlar. o kadar özgürlükçüdürler ki birisi onların türbanına laf ederse faşisttir, din düşmanıdır, vatan hainidir. fakat bir kadın açık giyiniyorsa tecavüzü hak etmiştir. bacakları görünüyorsa taciz edilmeyi, laf yemeyi hak etmiştir. dekolte giyiyorsa işinden kovulmayı hak etmiştir. rabiacı kevaşeler.

şimdi gelelim bunların yılmaz savunucularına. sürekli aynı lafı duymaktan gına geldi:

- size ne, herkes istediğini giyer.

arkadaşım karışmayayım, laf söylemeyeyim diyorum da bir anlam da veremiyorum. hani bir insanın anadan üryan gezmesi ve sonra başkalarına ''size ne, istediğim gibi dolaşırım'' ne kadar mantıklıysa türban da o kadar mantıklı bana göre. ben ''neden'' sorusunu sordukça aldığım yanıt eşşeğin zurnasından öteye gitmedi çoğu zaman. demek ki mantıksız. örtünmek dinin gereği midir o tartışılır, dinin gereği de olabilir. fakat bugün ''sıkmabaş'' dediğimiz kişiler 50'li veya 60'lı yıllarda peydah olmuştur. türbanın siyasi bir simge haline getirilmesi de o döneme rastlar.

neyse. benim asıl sorum kadınlara; hiç mi sıkılmıyorsunuz, hiç mi terlemiyorsunuz o türbanların, pardesülerin içinde? sizi oy kaynağı olarak gören, hödük koca şiddetinden koruyamayan, küflenmiş zihniyetlerini bugün hüseyin çelik'in yaptığı gibi zaman zaman dışa vuran ve sizin her şeyinize karışan şahısları niye bu kadar seviyorsunuz? gerçekten de o garip örtüleri, pardesüleri giymediğiniz zaman babanız ya da abiniz sizi ölümle mi tehdit ediyor? 75 milyonluk ülkede buna cüret edebilecek, sırf sıkmabaş olmayı kabul etmediği için kızını veya kardeşini hiç düşünmeden öldürebilecek kadar gözü dönmüş canilerin birkaç yüz kişiyi geçmemesi lazım. lütfen.

son olarak; başı açık olan ***** kadınlara alttan alttan, güleryüz göstererek yaptığınız hafif baskıları yapmayın. onlar size ''o ne öyle uzaylı kafası gibi, defol git pis sıkmabaş'' diyor mu, demiyor? onu anca benim gibi bir kafir söyler.

bitti benimki.
Tek bildikleri şeyin bu olmasından kaynaklanan durumdur. Bu tipler olmasa haşmetlü padişahımız mitiglerde kimin üzerinden duygu sömürüsü yapacak?
Etki tepki prensibiyle ortaya çıkmış bir durumdur...
(tek cümle okuyup eksiyi basacak olan orospu çocuğu otur sen de oku şunu bir)
Bilindiği üzere her hareket bir etki neticesinde tepki olarak doğar. Bu ülkenin kurucu kadrolarıyla aynı düşünceye sahip oldukları için kendilerini bu ülkenin gerçek sahibi zanneden bir kitle zamanında türbanlı vatandaşlarımızı gerçekten mağdur etmiştir. hala sözlük misali bazı yerlerde saygısızca ağzından köpükler saçarak saldırmaktadır.
Bundan on yıl önce ne yazık ki akp iktidarı bu mağdur edilmiş kişilerin hallerinden faydalanarak bu ülkenin başına geçmiştir ve iktidar olmasını sağlayan mağduriyet motifini gayet iyi kullanarak iktidarını on sene devam ettirmiştir.
Gelinen noktada: dünün mazlumları bu gün zalim, dünün mağdurları bugün muktedir olmuşlardır fakat zulümlerini hem kendi gözlerinde aklamak, hem de kamuoyunda muteber bir imaj yaratmak için ısrarla mağduruz biz görüntüsü çizmişlerdir.
Allah kimseyi iktidarla sınamasın...
Öncelikle şu belirtilmelidir ki her kafası açık bayan solcu, ateist, günahkar, değildir. Aynı şekilde başı kapalı bir hanımefendi de her türlü kötü ithamları haketmemektedir. Bunun hesabını kimse yapamaz ve bunun yorumu kimseye düşmez. Bu ülkede önyargılar bitmediği sürece ne bir adım ileri gidebiliriz ne de bir adım geri. Yıllardır yerimizde saymamızın nedeni de budur. insanı önce insan olarak değerlendirin, kılıfını tartışmak kimseye düşmez.
orucum olum git bana bulasma kafasidir bu.
universitye almazsan komuda yasaklarsan mağdur olur tabi kaldır bu sorunları (yargı,askeriye,polis) hariç kalktı bunlarda kalksın iş tamam.
'' ben eksi oya doyamadım'' diye bağırmama sebep olan beceridir.

- 9 milyar yıl önce sağ-sol kavgası mı vardı amk?

- hâlâ olayı ''kendi gibi olmayana yaratık muamelesi yapma'' olarak gören var. yahu şunun mantığını bir açıklayın, bir kadın niçin kendini zindana kapatır gibi türbana girmek zorunda hissediyor? ben sadece yeni yeni ortaya çıkan ve siyasi sembol haline gelen ''sıkmabaş'' biçimi örtüden rahatsızım. deyin ki ''milyonlarca kadın sırf başını örtmedi diye hayat ona gerçekten zindan ediliyor'' başlığı komple uçurayım. kadına şiddet konusuna değinmiyorum, onun sebepleri başka. devletin kadınları korumadığı (ya da en azından sıkmabaşları bir nebze koruduğu) aşikar.

- hâlâ türbanın neresinin özgürlük olduğunu anlayamadım, anlayamıyorum. hiç ''ama''lı cümle kurmayacağım, evet kemalistim. zaten son birkaç yılda atatürk'ü örnek almak, atatürk'ü putlaştırmadan sevebilmek, atatürk'ün siyasi hayatını araştırmak alay konusu haline geldi. bunları alay konusu haline getirenler de sağcı dingillerin ekmeğine yağ süren sözde özgürlükçü liberaller. tutturmuşlar bir ''herkesin hayatına kimse karışamaz'' türküsü, geçinip gidiyorlar. sıkmabaşlar modernizmin ve başlarındaki örtünün nimetlerinden yararlanan *** ve sonra da modernizme düşman kesilen bir azınlıktır. evet azınlıktır. şeriat devlet eliyle resmen ilan edilmediği müddetçe de * azınlık olarak kalacaklardır. şimdi mevcut iktidar seslerini biraz kesti, her alanda iltimasın kralını geçti diye rahatlar. türban hâlâ büyük bir sorun, olmaması gerekir, bir kadının o iğrenç maskeyi kabul etmemesi gerekir.

- gelelim ''etki-tepki'' meselesine. yine kafam karışıyor burada. bir türbanlıya ''o türbanı çıkar, saçlarını özgürce savur, içinden nasıl geliyorsa öyle giyin, başkalarını memnun etmek için kendi bedeninden nefret etme'' demenin nesi kötü acaba? tamam bir dönem gerçekten mağdur oldular. ** eeee? şimdi ne değişti peki? sırf başınız örtülü diye ''ben istediğim her şeyi yaparım ama cennetliğim'' diyorsunuz! madem dindarsın, ya inandığın dinin gereklerine harfiyen uyacaksın. ya da hiç bulaşmayacaksın. yok öyle ''biraz ondan, biraz şundan'' ikiyüzlülüğü.

- insanı insan olarak değerlendirmek şart, insanlığın gereği evet ama yine anlayamadığım şey karşıma çıkıyor. bir kadının kendine bu kadar mı saygısı yoktur? kendisini birey olarak görmüyor mudur? kendisini babasının, sevgilisinin, kocasının kölesi olarak görmeye bu kadar mı meraklıdır da o türban ile sıkı sıkı örtünür? yemin ederim çok tuhaf bir coğrafyada yaşıyoruz. ben erkek halimle kadın haklarını onlardan daha şiddetli savunur oldum lan!
en buyuk magduriyeti halk acik parklarda sevisemedikleri icin yasarlar.
"gittiğim her yerde ters ters bakıyorlar, kafamdakini zorla çıkartmak istiyorlar, bizi anlamıyorlar, devlet bize tepeden bakıyor." gibi cümlelerle inanılmaz mağdur olurlar.
15 yıldır mağdurlar.
Ya siktirin gidin 70lerden beridir sırf örtülü diye okumalarını çalışmalarını yasaklamışlar, en tabi insan ve dahi kadın haklarını gaspetmişler resmen manen de madden de vicdanen de mağdur etmişler, 2011e kadar hiç utanmamışlar ama kimse söylemeyecek hep susacaklar.

Sebep?

Hayır yaparken iyi duymak neden hoşunuza gitmiyor.
altı okçuların kızışmışlığındandır. 7/24 hor görüp saldırır cevap alınca da bunlar çok konuşuyor derler.
Hiç anlam veremediğim psikoloji. Ama hakkaten böyleler.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar