bugün

istanbul'da ya da herhangi bir ulkenin nufusu yogun sehrinde yasayip trafik sorunu cekmeyi yoktur ki;kimi zaman aynı otobusun icinde saatlerce oturup ya da ayakta durup ,insanlarin yuzlerine samimi olunuverilir.Saatlerce suren yolculuk sonucu insan koyune ya da deniz kenarina gideceginin hayalini kurar fakat anca eve ulasilmistir.iste bu sirada dusunur bunye; trafik, sen neler caldin hayatimizdan?O saatlere neler sigdirirdin kimbilir..
kökleri sandığımızdan da derinde olabilecek bir sorun;

"Demiryolundan oldukça uzakta küçük köyler görüyoruz, ama tren bu köylerde durmuyor. Daha kolay su elde edebilmek için olsa gerek, genellikle dağların eteklerinde kurulan bu yerleşim birimlerinin özelliklerini uzaktan da olsa seçebiliyoruz. Bunlar "muhacir köyleri": küçük ve dışardan sıvanmış evlerin ortasında köy meydanı bulunuyorsa bu bir Tatar köyü demektir. Uzun bir sokakta sağlı sollu dizilen evler köyün bir Çerkez köyü olduğunun işaretini veriyor. Eğer evlerin dağılımı düzensiz ise bundan köyün bir Türk köyü olduğunu çıkarabilirsiniz." (sayfa 8) anadolu 1913 tarih vakfı yurt yayınları http://www.tarihvakfi.org.tr

bir macar turancısının sempati duyduğu türkleri ve anadolu'yu tanımak için geldiği yerlerde edindiği, üstelik bize duyduğu sempati nedeniyle oldukça olumlu önyargıyla yazılmış, yaklaşık 100 yıl önceki bu izlenimler, başka bir çok konuda olabileceği gibi trafik alanında da kendimizle yüzleşmek için anlamlı olabilir.

konuya ilişkin olarak ilgi çekici başka kimi saptamalar için de ayrıca:

(bkz: evde monarşi yolda anarşi)

(bkz: moskovali iscilerin 1935 te metroya sahip oluslari) - (bkz: #2468772)

(bkz: yüzüncü yıl gelmeden ikiyüzlülükle yüzleşmek)