bugün

hoca, bu başlıkta kan çıkar demedi deme. öyle ki çıkan kan yedi düvele yedi farklı şekilde paylaştırılabilir.

gözleri tepsiye dikilmiş, çay salınımını izlemekten ağır aksak yürüdüğünü unutan, bu da yetmezmiş gibi para üstünü tepsiye özenle yığmış insanlara çok tanık oldum. çakallık ya, büyük para bozdurduğunu sinsice belli edecek ekseriyetle de çayı ısmarladığı kişinin gözleri önünde cüzdanına iliştirecek şıkır şıkır. sonra ''ee nası gidiyo'' lafını eve çağırma mevzusuna getirinceye kadar dolandıracak. az değil bu çocuklar!

dikkatimi çeken bir şey var. tanıdığım tün insanlar, nazarım değmesin lakin vahyedilmiş ruhani sülfür karışımıyla dolup taşmakta gözlerinden '' ben insan sarrafıyım la, kimin ne mal olduğunu şak diye anlarım haco'' enerjisi taşmakta. ne giysem yarışmasında göremezsiniz böylesi süzüm süzüm süzmeleri, efendim el kulak memesinde kaşlar birbirine paralel ifadelerle '' bana fazlasın'' der-gibileri.

hayır beni çok iyi tanısan eline ne geçecek orası da meçhule gidiyor. peşinen diyeyim not alma özürlüsü bu bünyeye, final haftası kankalık sökmez! hem çocukların pamuksu kapıcıklarındaki kaymakta olan yumurtalarını seyretmek keyfime ayrı bir keyif de katmakta.

oysa lisede sınav öncesi derslerde bu durum, ileride oluşacak gerçek sevgiye mahal verirdi. bir sonraki sınavlara çalışmamak da işin ciddiyetine ciddiyet katmaktaydı, neyse.

cece ye kalmış kız çığlığı... hocam tek derse kaldım deyişleri, yarın beraber çalışalım canımcımlar, berkecan'ın evinde notlar vardılar...

sürü görüyorum. bir sürü hemde. kahkahaların kesilmediği, ''ahaha'' ların aralık vermediği, hunharca salyalar saçan bir sürü. güruh demeliydim sanki. hayır hayır, bunlar bildiğin vurdumduymaz bir sürü. kurbanlık seçerken, seçtiğiniz koyunun yanındaki -sıra bana hiç gelmeyecek- miş havalarında otlamasına devam koyunlar gibi; vurdumduymaz bir sürü.

dinlemeden kahkaha atabilen enerjiye sahip, en kayda değer analizleri '' hava bugün daa ii'' den öteye geçemiş bir sürüden ki en büyük paylaşımları ''falan filan. aynen ya'' ları birbirlerinin ''hahaha''larına fütursuzca yapıştırabilenlerinden bahsediyorum.
neyse ki hepsi de biliyor işin aslı hep başkalarına güçlü, mutlu görünmek ve zaman sikerteci espirilerle '' ben siz yokken de sıkılmıyorum, bak arkadaş çevrem var haha'' mesajı vermek için toplaşmış, ensest dosluklar safsatasının doruklarında bekaret vermiş sinsi insanlar topluluğu olduklarını.

biyolojik saati içine yalnızlığı seçenler candır, canandır. hasta adam, yorgun demkrat, ununu elemiş eleğini asmış tombul teyzelrdir onlar.

düşündüm son olarak. bir insan eş zamanlı kaç farklı iş yapabilir diye. gördüklerimle, benim dünyamda yaptıklarım arasında uçurum var. o uçurumdan atlasanız, ölecek vakit yaz saati uygulamasıyla sonsuzluğa tekabül eder. öyle işte.
hem kaçınız aynı anda mesaj atarken, birinin derdini dinler gibi yapabilir, aslında aklı ne mesajda ne de derdini dinlediği -dostunda-, ortamda kesecek kız-erkek olmadığının hayal kırıklığı içinde ne yapsam diye düşünürken, ağzından çıkanların ''akıl verme'' türevinde şeyler olduğunu farketmek bir yana sigarasının külünü bir nefes sonra çırpmaya karar verebilir?

yok yok! ben de az değilim hani. lafı uzatmak için arka kapımı yırtıyorum, komiklik olsun diye kırk takla atıyorum falan. olsun, anormallik sonradan kazanılmaz. doğum lekem beynimdeymiş benim. ziyanı yok. ama an azından sekronizeyi bozmaya çalışıyorum. tek mesele bu.