bugün

Sandra M. Gilbert ve Susan Gubar'ın 1979 yılında yazdıkları 800 sayfalık kitaptır.

Yazarlar, 19. Yy edebiyatında erkek yazarların çizdiği kadın kahraman profillerinin ya melek ya da canavar olarak karakterize edilmesini eleştirirler.

Melek tiplemesi evinde çocuklarına bakan, kocasına hizmet eden kadını temsil ederken,
"Tavan arasındaki deli kadın" da erkeğin belirlediği kurallara uymayı reddeden, özgürlüğüne düşkün kadını temsil etmektedir.

Tanıtım bülteninden devam edelim;

Tavan Arasındaki Deli Kadın yayımlandığı 1979 yılından bu yana edebiyat eleştirisi alanında çığır açan bir metin olarak kabul edildi ve eleştirmenlerle akademisyenlerin Jane Austen, Mary Shelley, Brontë'ler, George Eliot, Emily Dickinson gibi yazarlara bakış açılarını derinden etkiledi. Yazarları, feminist edebiyat eleştirisinin bu kurucu metniyle patriyarkal toplumun kısıtlamalarından kurtuluşun yollarını tartışıp, kendilerine özgü dişil bir edebî geleneğin izini sürdüler. Deli Kadın'ın açtığı kanon, eleştirel yöntemi siyasallaştırıp "mecburi" heteroseksüelliğe meydan okumakla kalmadı, ikinci dalga feminizmin merkezî sorunlarını da somutlaştırdı. Feminist bir simge olarak öfkeli deli kadın, toplumsal cinsiyet, mit, cinsellik ve edebî imgelem hakkındaki geleneksel düşünceleri altüst etmenin gücünü günümüzde de bünyesinde barındırmaya devam ediyor.