bugün

1950 yılının Türkiye’si, bütün dünyayı kasıp kavuran büyük bir kör döğüşünün yaralarını sarmaya çalışan, birbirlerine eskisinden daha da kenetlenmiş, yek vücut aşıklığında bir toplum görebiliyordunuz. işte o koskoca ulusta, çölde kum tanesi bir soba zanaatkarı; her gün var gücüyle, insanüstü, on efsanevi Thor kuvvetiyle ve az maliyetle kaliteli sobalar üretmeye çalışıyordu o yıllardır ekin biçmiş misali nasırlanmış elleriyle. O yıllarda soba, hele hele ki kalite kokan bir soba çok kıymetliydi, ekmeğe nimet deriz ya, çok emeği vardır çalışanların üstünde; işte bu ustanın bin bir zahmetle yaptığı sanat eserleri de birer nimetti karda kıyamette ısınma derdine düşmüş insanlar için.

Ustamızın adı Emek’ti, tam da bir emekçiye yakışan isme sahipti. Emek usta öyle güzel sobalar yapıyordu yapmasına lakin kendisini ve ailesini ısıtabilmek için ne yazık ki fazladan bir soba dahi yapıp, alıp da evine getiremiyordu. Kazandığı para ancak ailesinin doyumluğuna yetiyordu, müşterileri kıt kanaat geçinen insanlardı, bir soba alan ödemesini ancak bir senede tamamlayabiliyordu, evet koskoca bir sene, hatta bazıları iki, üç! Emek usta, müşterilerine nimet misali sobalarını satıyordu satmasına ama vaziyet ne yazık ki bundan ötesine geçemiyordu, Emek usta’ nın hayatı eksilerde, ailesiyle birlikte koskoca bir çığın altında, ağlıyordu her gün gizli gizli Emek usta.

Emek usta’ nın karısı Züleyha, güzeller güzeli Züleyha, ceylan gibi gözleri, bir bakış baktı mı insanı dipsiz uçurumlara sürükleyen, edası hoş, nazı niyazı latif bir düş Züleyha… Bir gün aslanlar aslanı kocasına dedi ki:
- Emek’im, yiğidim, bırak bu işi, son yaptığın sobayı evimize koyalım, gel benim amcamın kayınbiraderinden yardım isteyelim, belki senin için güzel bir iş düşünür.
+ Katiyen olmaz Züleyha, buna kesinlikle izin veremem, yıllarca kimseye minnet etmeden emeğimle, bileğimle çalıştım çabaladım, olmaz Züleyha’m olmaz.

Emek usta çok gururluydu, gururun karın doyurduğu seneler var mıydı? Bu sorunun cevabını ancak Emek ustanın kendisi verebilirdi, hala bulabilir miyiz Emek usta’ yı, kim bilir; böyle insanlar hala yok mudur? Gelgelelim Emek usta daha sonra ne yaptı düze çıkmak için, onu da Emek usta’ nın o yıllarda yazdığı bir mektubu paylaşarak aktaralım:

Züleyha’m, canım çocuklarım;

Ben büyük bir kusur işledim size karşı, size layıkıyla bakamadım, geçiminizi doğru düzgün sağlayamadığım gibi, soğukta etleriniz epil epil erimesin diye de yaptığım sobalardan bir tanesini dahi eve getiremedim. Bunun nedenini açıklamak benim için çok zor… Şu an ki hissiyatımın ne kadar güneş tutulması karanlığı misali olduğunu bilseniz bana hak verir miydiniz bilemiyorum; ben seni aldattım Züleyha’m. Güzeller güzeli Züleyha’m, gözleri şafak aydınlığı, dipsiz kuyu, bakışı beni benden alan Züleyha’m. Çocuklarım, kıymetlilerim, evet, annenizi hem de hiç değmeyecek aşağılık bir sokak serserisiyle aldattım, rızkınızı o pespayeye yedirdim. Artık bunun utancıyla sizin yüzünüze bakamadığım için evi, yuvamı, eve zar zor getirdiğim rızkla yapılan sıcak çorbamı terk edip gidiyorum.
Mektup zarfının içinde bir miktar birikmişim var, onu da size bırakıyorum, sizi bir süre idare eder, memleketten kardeşlerime haber saldım, onlar size benim yokluğumu hissettirmeyecekler, Züleyha istersen al çocukları da yanına memlekete dön, orada yaşam daha kolay, hava daha temiz, insanlar daha naif, renkler daha bir canlı memleketimde.
Beni sorarsan, nereye gideceğimi ben bile bilmiyorum henüz.

Elveda,
Kocan Emek.

Emek karısına, ailesine böyle demek zorunda kalmıştı, “aldattım” demişti ki peşine düşmesinler diye, çünkü kendisiyle birlikte ailesini de yeni bir lağım çukuruna sürüklemek istemiyordu. Bıkmıştı bu yaşamdan Emek usta, geçim derdinden, ailenin, eşinin sorumluluğunu taşımak artık ağır geliyordu, o yüzden bu saklambaç oynar misali kaçışa meyletmişti.

Emek usta’ nın hikayesi de bu şekilde bilinmeze doğru giderek sonlanıyordu, arkasında gözü yaşlı bıraktığı ailesi ise ona hiç ama hiç nefret beslememişti, anlamışlardı asıl sebebini reislerinin kaçışının, gemiyi bu sefer ilk önce kaptan terk etmişti.

SON


NOT: söykü dergisi için yazılmıştır.

Edit: imla.
güncel Önemli Başlıklar