bugün

bildiğin kısa metrajlı film olur bu konudan. küçücüktük, top oynar, acıkırdık. tamam, tamam uzatmayacağım. sizler de sütü pastörize kullanan bebelerden miydiniz? apartman çocuklarından mıydınız yani? püsküvüt çocuğu da diyollar. yani ahırdaki inekten sağıp anında lıkır lıkır içen köy bebelerinden değildiniz di mi? eğer dediğim niteliklere sahipseniz bana ulaşın. tel no..

ayol (ayol?) saçmalıyorum mütemadiyen. mazur görün kafam dağınık. konuya giriyorum. affınıza sığınarak. işte biz köy bebesi değildik ve haliyle bünye nerde pastörize gıda var ona meyilli diğerini reddediyordu. hala da öyle ya.. işte o demler küçükken yani.. yazları finduk toplamaya köyümüze giderdik. yaz tatillerinde finduk toplayup az para kazanmadım. yalan lan yalan. yedim o findukları. her neyse. köye gittiğimizde de böyle bir-iki ay filan kalırdık. kaldığımızda da e sürekli çarşıya inip bakterilerinden arındırılmış süt , yumurta bilmem ne bulmamız mimkin değil. bazen inek sütü içiyorduk. tabii süt içmeye nestle toz içecekle başlayanlar olarak süte ısınmamız zaten bir hayli zor bir de inek sütünü dayadıklarında burnumuza biz nestleyle süt içen apartman bebeleri olarak bi durduk bi sendeledik tabii.. "iç annem iç bişey yok. bak kakaoğ da gattık içine. iç bak ımm ne güzel. ben içerim he.." gibi gandırıkçı babaannelerin lafına ganıp içtik o sütleri. birgün yine inek sütü içip köy çocuğu taklidi yaparken, birden damağıma acayip kaygan bir nesne geldi. çok kayıyordu ve midemi de bulandırmaya başlamıştı. o ana kadar şekeri bile anne tarafından atılan sütler tükettiğim için kaymak ne bilmiyorum.(küçüğüm olm bildiğin.) dilimdeki kaymak denen nesneyle öylece kalakaldım. koşarak lavaboya gittim ve öğürdüm , öğürdüm. o günden sonra birkaç yıl süt içmedim. daha yeni yeni içiyorum işte süt.

sonra da çıcıklar süt içmiyolar. e kaymaklı? süzgeç diye bişey var kurbanın olam. sen azcık tedbirli olaydın bu çocuk süte de küsmezdi o demler. ah ah.. belki de boyum bundan dolayı kısa. hep sizlerin yüzünden. uhuhuhuhuh. (kes lan)