bugün
- yazarlardan akıl almak23
- kürt kızlarının namuslu olduğu gerçeği9
- gideon reid morgan jj38
- kızlar kilolu erkeklerle seksten zevk alırmı31
- 5 milyon tl verseler fatih ürekle sevişir misiniz15
- istanbul da yaşayan yazarlara soru10
- anın görüntüsü18
- bazen ekmek arası salça yiyorum9
- hasan can kaya'nın gözaltına alınması9
- türk kızlarının türk erkeklerinden nefret etmesi20
- arap milliyetçiliği24
- yetkili yapsanız da yeter11
- turk kizlarinin rus kizlardan daha guzel olmasi12
- özgür özel8
- epeydir sozluge fotomu atmamis olmam9
- özge özacar'ın memeleri11
- zall'ın yapacağı sözlüğe sokayım sorunsalı10
- tüm sözlük kölemdir25
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri13
- memati192324
- manyak olmaya karar verdim12
- erkeklerin çoğunun yalnız olması15
- aydinoglu bombala27
- magnum un 2 tl olduğu yıllar9
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak8
- neden fenerbahçeliyim11
- bamya seven insan20
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç14
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası14
- tayyip erdoğan gazilik ünvanını nereden aldı12
- siradansiradisibiri12
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler10
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler17
- travesti ile evlenmenin avantajları10
- ayet ile hadis çelişirse hadisten hüküm alırım14
- jose mourinho39
- artık kadınlardan uzak duruyorum11
- hiç kavga oluyormu sözlükte8
- sözlük yazarlarının kaç flörtü var11
- kel kadın olmaması9
- true'ya vurmak isteyen sözlük erkekleri tam liste8
- dinsiz kitapsız kafir ve küresel ıkınma ilişkisi8
- dolar neden düşmüyor avradnı sikiyim8
- insanlara nasıl faydalı olurum8
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması35
- 12 haziran 2024 istanbul sıcağı13
- eşcinsel bir erkeğe küresel'in fotosunu göstermek16
- yeşil pasaportlu koca arayan hanım abla16
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz15
- hakemlerle şampiyon olmak12
şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git. gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar, gitsinler. oysa ben gözlerinsiz edemem, bilirsin. Cemal Süreya.
Gece Nöbeti
Daha az seviyorum seni
Giderek daha az
Unutur gibi seviyorum
Azala azala
Aramızdaki uzaklığın karanlığında
Geçeler kısalıp gündüzler uzuyor öyle olunca
Daha az seviyorum seni .
Kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az
Ve zamanla
Sen geceyi tutuyorsun
Ben nöbetini
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi
Usul bir sis iniyor
Kopmuş yollara
Işığı hafif uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
Sevgilim, sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da
Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi ölür gibi
Daha az
Yeniden öğretiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini
Yeniden öğretiyorum
Yalnızca sevdiğimi değil
Evladımı kaybettim ben
Kaç acı birden imtihan etti beni
Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
Buda öyleydi
iyi ol
Sağ ol
Uzak ol
Ama bir daha görme beni
Murathan MUNGAN.
Daha az seviyorum seni
Giderek daha az
Unutur gibi seviyorum
Azala azala
Aramızdaki uzaklığın karanlığında
Geçeler kısalıp gündüzler uzuyor öyle olunca
Daha az seviyorum seni .
Kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az
Ve zamanla
Sen geceyi tutuyorsun
Ben nöbetini
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi
Usul bir sis iniyor
Kopmuş yollara
Işığı hafif uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
Sevgilim, sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da
Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi ölür gibi
Daha az
Yeniden öğretiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini
Yeniden öğretiyorum
Yalnızca sevdiğimi değil
Evladımı kaybettim ben
Kaç acı birden imtihan etti beni
Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
Buda öyleydi
iyi ol
Sağ ol
Uzak ol
Ama bir daha görme beni
Murathan MUNGAN.
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCı
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCı
nurullah genc ruveyda, muhtesem bir siir.
beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Baban kimdi bilemezdin serefsiz *
Turgay fişekçi-asmaların dansı.
Cemal süreyya-üvercinka.
Cemal süreyya-üvercinka.
mihriban
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
Yâr deyince, kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban.
Önce naz, sonra söz ve sonra hile...
Sevilen, seveni düşürür dile
Seneler, asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban.
Tabiplerde ilâç yoktur yarama
Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban.
Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne...
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban.
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı...
Çözemedim... Çözülmüyor Mihriban.
abdurrahim karakoç
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
Yâr deyince, kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban.
Önce naz, sonra söz ve sonra hile...
Sevilen, seveni düşürür dile
Seneler, asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban.
Tabiplerde ilâç yoktur yarama
Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban.
Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne...
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban.
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı...
Çözemedim... Çözülmüyor Mihriban.
abdurrahim karakoç
cemal süreya-ülke şiiri.
baudelaire'in albatros şiiridir.
Sen bilemezsin geceyi.
Geceleri sokak lambaları altında oturan yalnızlıkları.
Kaç gece sana dağlardan şarkılarını yolladı rüzgarlarla.
Sen, kaç geceye dost oldun. Kaç saat dayanabildin. Kıvrıldığın yerde uykuya mı daldın hep?
Sen bilemezsin yalnızlığı.
Hiç ses duymadığın bir yalnızlık yasadın mı?
Sen kaç yalnızlığa dost oldun.
Kaç saat dayanabildin ona.
Yüzüne kaç kapı kapayıp kaçtın yalnızlıkların?
Sen bilemezsin ağlamayı.
Gözlerin dolduğu anları ağlamaktan mı sayıyorsun hala? Sen, kaç kez bir basına ağladın.
Kaç saat dayanabildin gözyaşlarına.
Ellerinle yüzünü kapatıp, kendinden mi sakladın hıçkırıklarını?
Sen bilemezsin içmeyi.
Şişenin dibini bulduğun an midir sana göre içmek?
Sen kaç kez, şarap tadında buruk şarkılar söyledin.
Kaç saat dayanabildin sarhoşluğuna.
Kadehini aklındakilerle mi yoksa yüreğindekilerle mi içtin?
Sen bilmezsin sevgiyi.
Sevgi dediğin sadece seni sevenleri mi sevmek?
Kaç vakit ayırabildin sevmeye.
Sadece severek kaç vakit dayanabildin.
içinde öldürdüğün sevgilerin sahipleri nerede!
Kaç kalpten ceketini alıp cıktın şimdiye dek?
Geceleri sokak lambaları altında oturan yalnızlıkları.
Kaç gece sana dağlardan şarkılarını yolladı rüzgarlarla.
Sen, kaç geceye dost oldun. Kaç saat dayanabildin. Kıvrıldığın yerde uykuya mı daldın hep?
Sen bilemezsin yalnızlığı.
Hiç ses duymadığın bir yalnızlık yasadın mı?
Sen kaç yalnızlığa dost oldun.
Kaç saat dayanabildin ona.
Yüzüne kaç kapı kapayıp kaçtın yalnızlıkların?
Sen bilemezsin ağlamayı.
Gözlerin dolduğu anları ağlamaktan mı sayıyorsun hala? Sen, kaç kez bir basına ağladın.
Kaç saat dayanabildin gözyaşlarına.
Ellerinle yüzünü kapatıp, kendinden mi sakladın hıçkırıklarını?
Sen bilemezsin içmeyi.
Şişenin dibini bulduğun an midir sana göre içmek?
Sen kaç kez, şarap tadında buruk şarkılar söyledin.
Kaç saat dayanabildin sarhoşluğuna.
Kadehini aklındakilerle mi yoksa yüreğindekilerle mi içtin?
Sen bilmezsin sevgiyi.
Sevgi dediğin sadece seni sevenleri mi sevmek?
Kaç vakit ayırabildin sevmeye.
Sadece severek kaç vakit dayanabildin.
içinde öldürdüğün sevgilerin sahipleri nerede!
Kaç kalpten ceketini alıp cıktın şimdiye dek?
ne hasta bekler sabahı
ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bigünahı
seni beklediğim kadar
n. fazıl
ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bigünahı
seni beklediğim kadar
n. fazıl
Ben Kimsenin Her Şeyi Olamıyorum
ben acılarımın üstüne sünger çekip ayrılırım aranızdan
ben bu yeryüzünün en yalnız çocuğuyum
yaşadığım yerlerin yabancısı
ne sözlerim para ediyor buralarda
ne de yaşamak uğruna verdiğim kavgalar
okuduğum şiirler, terennüm ettiğim şarkılar işe yaramıyor
ben kimsenin herşeyi olamıyorum
kimse benim yalnızlığım olmuyor.
yaşamak yalnızlık üzerine söylenmiş bir şarkıdır
yalnızlığım bir şarkı oluyor gittiğim her yerde
gittiğim her yerde ayak izlerin oluyor.
gözlerin gelince aklıma her şey berrak,
adın anılınca her şey daha bir anlam kazanıyor.
gittiğim her yerde sen oluyorsun
ve sen hiçbir yerde bulunmuyorsun
ve ben kimsenin herşeyi olamıyorum
gel uykuma gir, uslu bir çocuk gibi dağıt saçlarımı
dürtmeden uyandır beni, ürkütmeden günaydın de
sıcacık bir öpüşle depreştir yüreğimi
bu ağır postallarla sana gelinmez üzgünüm
sen deli yürek, saçlarına rüzgardan tokalar yaptırmışsın
şimdi bir atın yelelerine bağla, kurtar beni
rüzgardan uçurtmalar yaparım sana inan
ellerimde sevgiler büyütürüm sıcacık
senin deniz kokusu saçlarına hasretim
korkunç bir gün geçirdim, bunu nasıl anlatsam?
tel örgülere çarpıp geri dönen gövdemi sana sevdiremem, ne de kimseye
ellerimi kuytularda saklıyorum
ben kimsenin herşeyi olamıyorum
ellerimi kuytularda saklıyorum, utanmayasın diye
utanmayasın diye karanlık yazıyorum
ben en çok bir çiçeğe uzanmaktan korkarım
çiçeğe dokunmayan ince parmaklarımdan
kan kırmızı güller saklıyorum parkamda
kar beyaz kesilmiş dudaklarına inat
beni dağıtabilirsin artık, vurabilirsin güzel kız!
seni bana sormasınlar,
yorgunum üstelik parasızım, pasaportsuzum.
yaşamak yalnızlık üzerine söylenmiş bir şarkıdır.
yalnızlığım bir şarkı oluyor gittiğim her yerde
gittiğim her yerde ayak izlerin oluyor.
ben kimsenin herşeyi olamıyorum
olamıyorum
Kahraman Tazeoğlu
ben acılarımın üstüne sünger çekip ayrılırım aranızdan
ben bu yeryüzünün en yalnız çocuğuyum
yaşadığım yerlerin yabancısı
ne sözlerim para ediyor buralarda
ne de yaşamak uğruna verdiğim kavgalar
okuduğum şiirler, terennüm ettiğim şarkılar işe yaramıyor
ben kimsenin herşeyi olamıyorum
kimse benim yalnızlığım olmuyor.
yaşamak yalnızlık üzerine söylenmiş bir şarkıdır
yalnızlığım bir şarkı oluyor gittiğim her yerde
gittiğim her yerde ayak izlerin oluyor.
gözlerin gelince aklıma her şey berrak,
adın anılınca her şey daha bir anlam kazanıyor.
gittiğim her yerde sen oluyorsun
ve sen hiçbir yerde bulunmuyorsun
ve ben kimsenin herşeyi olamıyorum
gel uykuma gir, uslu bir çocuk gibi dağıt saçlarımı
dürtmeden uyandır beni, ürkütmeden günaydın de
sıcacık bir öpüşle depreştir yüreğimi
bu ağır postallarla sana gelinmez üzgünüm
sen deli yürek, saçlarına rüzgardan tokalar yaptırmışsın
şimdi bir atın yelelerine bağla, kurtar beni
rüzgardan uçurtmalar yaparım sana inan
ellerimde sevgiler büyütürüm sıcacık
senin deniz kokusu saçlarına hasretim
korkunç bir gün geçirdim, bunu nasıl anlatsam?
tel örgülere çarpıp geri dönen gövdemi sana sevdiremem, ne de kimseye
ellerimi kuytularda saklıyorum
ben kimsenin herşeyi olamıyorum
ellerimi kuytularda saklıyorum, utanmayasın diye
utanmayasın diye karanlık yazıyorum
ben en çok bir çiçeğe uzanmaktan korkarım
çiçeğe dokunmayan ince parmaklarımdan
kan kırmızı güller saklıyorum parkamda
kar beyaz kesilmiş dudaklarına inat
beni dağıtabilirsin artık, vurabilirsin güzel kız!
seni bana sormasınlar,
yorgunum üstelik parasızım, pasaportsuzum.
yaşamak yalnızlık üzerine söylenmiş bir şarkıdır.
yalnızlığım bir şarkı oluyor gittiğim her yerde
gittiğim her yerde ayak izlerin oluyor.
ben kimsenin herşeyi olamıyorum
olamıyorum
Kahraman Tazeoğlu
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
içimden bir şey :
belki diyor.
nazım hikmet ran
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
içimden bir şey :
belki diyor.
nazım hikmet ran
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
nâzım hikmet ran.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
nâzım hikmet ran.
hani demiş ya şair;
sensizlikle yıkılan bu şehir
artık gelsende bir gelmesende bir...!
sensizlikle yıkılan bu şehir
artık gelsende bir gelmesende bir...!
(bkz: sessiz gemi)
şiir demek küçümsemek olur ama bir nedeni yok yalnızca öptüm... bir kısmı için;
insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamalısın. Darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. Sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. Bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. Aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım? Neden tarihin çuvalına tıkalım tatlı serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı? ! Ilımlılık mı kurtaracak insanlığı? Alttan alma mı örtecek bunca çirkefi, zorluğu, belayı? Demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. Senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terkettiğin gecedir. Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek? ! Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm
insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamalısın. Darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. Sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. Bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. Aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım? Neden tarihin çuvalına tıkalım tatlı serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı? ! Ilımlılık mı kurtaracak insanlığı? Alttan alma mı örtecek bunca çirkefi, zorluğu, belayı? Demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. Senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terkettiğin gecedir. Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek? ! Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm
cemal süreya'dan "gül".
Cemalettin seber'den "üvercinka".
can yücel başka türlü bir şey.
"biz kırıldık, daha da kırılırız.
kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza."
ve,
"yataklar var konuşmak için
öpüşmek için telefon kulübeleri."
kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza."
ve,
"yataklar var konuşmak için
öpüşmek için telefon kulübeleri."
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Birçoğunuz hayatında okuyacağı en güzel şiiri paylaşacağım. şiirin yazarı her gün trollediğiniz, türk milliyetçisi nihal atsız'a ait.
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
hüseyin nihal atsız
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
hüseyin nihal atsız
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar